31 Mart 2014 Pazartesi
kirli balkon
Kirli balkon konuşması !....hem moralimi bozdu, hem de ümitlendim....bu balkon kirli bir balkon, aklanmamış bir balkon....kuranla dalga geçen birinin olduğu bir balkon, fakat 700 milyarlık saatı olan yok , toki yok, güler yok..acaba onları harcadımı?..çünkü bu kirli balkondakiler aklanmış ! oluyor, bence!..yarın herhalde fatura onlara çıkacak ve balkon temiz ! olarak yola devam, germeye. bölmeye devam ! diyecek....ALLAH ülkemizi, bölücülerden, vatan hainlerinden ve hırsızlardan korusun....
dilek ve temnni dua
ilaveten.. hırhızlardan, yolsuzluklardan, rüşvetten, haram yiyenden, zinayı serbest bırakandan, domuz etini helal sayanlardan, yalancılardan, yetim malı yiyenlerden, devlet malını kendi malı gibi ! yiyenlerden, kul hakkı yiyenlerden,millet malını üç paraya satanlardan, kupon arsaları tapon mal gibi paylaşandan, TÜRK MİLLETİNİ ayaklar altına alanlardan, seçim için son 4 ayda TÜRK bayrağını kullananlardan, dini siyasete alet edenlerden, emeviler gibi, yezidler gibi, cumayı siyasete sokanlardan, ve dahi bu gibi yüz kızartıcı, ahlaksız, cürümleri bigünah halk üzre işleyenlerden, cemii cümlesinden, bizleri koru, gözet, halas eyle, onlarıda gahrından yok eyle ya rabbi, cehennemin narıyla cezalandır, helak eyle ya rabbi. azabınla, gazabınla yok eyle ya rabbi, bir daha çıkmamak üzere sulara gark eyle ya rabbi, belaları, kazaları, musibetleri üzerlerinden eksik eyleme ya rabbi, şehidi şühedanın iki elleri yakalarındadır ya rabbi, sen hesabını gör ya rabbi, kıyamete bırakma ya rabbi, sen duaları kabul edensin, haklıyı haksızı bilensin, gaybı bilen "ol " deyince olduransın. rahmansın, rahimsin...sen esirge, bağışla bu TÜRK milletini ya rabbi. TÜRK milletinin islam-ı alemin kılıcı olduğunu, hizmetlerini sen bilirsin ya rabbi, ümmeti muhammet aşkına......HHHHHHHHHHHHÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜ. diyelim, HÜ......... vesselam.
seçimin ardından
Bazıları dudak bükebilir! velakin ben sözümden dönmüyorum !
Nagehan alçı nın dediği gibi, şimdi kendileri masturbasyonunu yapabilir !!!!!
Akepenin oyu % 31 dir...evet % 31 !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! !!!!!!
Bu kadar baskı, devlet gücü, millet parası, reklamlar, tüm ulusal kanallar ve medya, taşıma ve mobil mitingler, hırsızlık, yolsuzluk, dini siyasete alet etmek, muhafazakarları kandırmak, cuma camii siyaseti, büyükşehir modeli oy kazanımı, dağıtılan paralar, sadaka toplumu!, deniz feneri, havuz rüşvetleri, salma vergiler!, polis baskısı, oy çalmalar, sosyal medya yasakları, son 6 ay mitinglerde TÜRK BAYRAĞI nı kullanmak ( bundan sonra akepekakada TÜRK bayrağını zor görürsünüz )..mezarlara oy yazmak, suriyelilere oy kullandırmak, .....v.s....ilk aklıma gelenlerr.......çıkın bunların getirisini..geriye kalan % 31....alın bunuda nagehanın dediği gibi " herkes kendi mastürbasyonunu yapsın ".....hayırlı uğurlu olsun ! ne yazıkki millete hayırlı uğurlu olmayacaktır.....bölünme (süreç-barış-apo iti) özerklik, federasyon, bölünme, hızlanacak, hep beraber göreceğiz..vesselam.
Nagehan alçı nın dediği gibi, şimdi kendileri masturbasyonunu yapabilir !!!!!
Akepenin oyu % 31 dir...evet % 31 !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bu kadar baskı, devlet gücü, millet parası, reklamlar, tüm ulusal kanallar ve medya, taşıma ve mobil mitingler, hırsızlık, yolsuzluk, dini siyasete alet etmek, muhafazakarları kandırmak, cuma camii siyaseti, büyükşehir modeli oy kazanımı, dağıtılan paralar, sadaka toplumu!, deniz feneri, havuz rüşvetleri, salma vergiler!, polis baskısı, oy çalmalar, sosyal medya yasakları, son 6 ay mitinglerde TÜRK BAYRAĞI nı kullanmak ( bundan sonra akepekakada TÜRK bayrağını zor görürsünüz )..mezarlara oy yazmak, suriyelilere oy kullandırmak, .....v.s....ilk aklıma gelenlerr.......çıkın bunların getirisini..geriye kalan % 31....alın bunuda nagehanın dediği gibi " herkes kendi mastürbasyonunu yapsın ".....hayırlı uğurlu olsun ! ne yazıkki millete hayırlı uğurlu olmayacaktır.....bölünme (süreç-barış-apo iti) özerklik, federasyon, bölünme, hızlanacak, hep beraber göreceğiz..vesselam.
30 Mart 2014 Pazar
29 Mart 2014 Cumartesi
suyun faydaları
Herkese gerekli bir kaç öneri.
Birde tuz seker tereyağ baharat kola demli çay kahve hazır yiyeceklerden uzak duralım arkadaşlar...
Birde tuz seker tereyağ baharat kola demli çay kahve hazır yiyeceklerden uzak duralım arkadaşlar...
28 Mart 2014 Cuma
hepsini bir günde yaptı
Ağzına Sağlık Ahmet Hakan! Alkışlar onun için ; İşte beğeni rekoru kıracak günün yazısı;
Hürriyet
Yargıya müdahale ettiğini itiraf etti.
Hürriyet
Yargıya müdahale ettiğini itiraf etti.
Hepsini bir günde yaptı
*
“O hâkim Alevi” diye telefon muhabbeti çevirdiğini itiraf etti.
*
Adalet Bakanı’na “Buradan mutlaka bir mahkûmiyet çıkması gerekir” dediğini itiraf etti.
*
Mahkeme kararını takmadığını ve takmayacağını söyledi.
*
Mahkemeye “sıkıysa” diye meydan okudu.
*
İhaleye fesat karıştırdığını itiraf etti.
*
Sadullah Ergin’in “o kaset sahte” imalı açıklamasını yerle yeksan etti.
*
Kasetler için “Bunların alayı montajdır be ya” diyen yandaşlarını ters köşeye yatırdı.
*
Bir erdem anıtı olarak takdim ettiği “üç dönem kuralı”nı kaldırıp çöpe atacağını söyledi.
*
Gayet normal bir dikta rejiminde iki yıla yayılarak yapılabilecekleri...
Bir günde yaptı.
Helal olsun vallaha.
Bahçeli, Gülen’i eleştirince Erdoğan ne demişti?
MHP Lideri Devlet Bahçeli, birkaç yıl önce Fethullah Gülen’i eleştirmişti.
*
Yok yok...
Öyle “Haşhaşi” diyerek, “Örgüt” diyerek, “İn” diyerek, “Sahte Peygamber” diyerek, “Âlim müsveddesi” diyerek eleştirmemişti.
Çok daha hafif, çok daha yumuşak bir eleştiriydi Bahçeli’nin eleştirisi.
*
Tarih: 12 Mayıs 2011
Başbakan Erdoğan’a Bahçeli’nin Gülen’e yönelik eleştirileri soruluyor.
*
Erdoğan’ın söyledikleri şunlar:
-Bahçeli’nin Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili sözleri ihanet derecesindedir.
-Kınıyorum.
-İfadeler çok çirkin. Büyük ayıp.
-Yani Hocaefendi işi gücü bırakmış da Bahçeli’yle mi uğraşacak?
-Bir defa onun bulunduğu makam böyle bir şeye müsaade etmez.
-Ben inanıyorum ki aklıselim sahibi ülkücü kardeşlerim de Bahçeli’nin bu yaptığından ciddi manada rahatsızlar.
-Böyle bir yaklaşım olmaz.
*
Başbakan’a bu sözlerini hatırlatsak vereceği cevap belli:
“Safmışız, kandırılmışız.”
Benim söyleyeceğim şey de belli:
“Böyle bir saflık olmaz.”
Mücahit, hey!
Muammer Güler ile oğlu Barış Güler arasında geçtiği iddia edilen konuşmadan bir kesit:
-Nerdesin oğlum sen?
-Evdeyim baba. Arama yapıyorlar.
-Hangi evde arama yapıyorlar?
-Ritz Carlton’daki evde.
-Ne var oğlum evde?
-Ne olacak baba? Üç-beş kuruş kalan param var.
-Kaç para oğlum?
-1 trilyon civarı param var.
O kadar.
*
Mücahitler!
Sizlere sesleniyorum:
Bu konuşmanın cihatla, darbeyle, dinle, diyanetle, Filistin duyarlılığıyla, İslamcı siyasetle, Menderes’le, mücahit olmakla, 27 Mayıs’la,
kefenle, Mavi Marmara’yla, başörtüsüyle, himmetle ne türden bir ilgisi var?
Şantajcılarını biliyor ama bir şey yapmıyor
BEN Bülent Arınç’ın yalancısıyım.
*
Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a demiş ki:
-Dershane konusunda ortaya atıldığında beni tehdit ettiler.
-Bana “Elimizde kasetler var, bunları piyasaya süreriz” dediler.
-Şantaja boyun eğmedim.
-17 Aralık’tan sonra yaptıklarını görünce “Bu kadar alçalacağınızı tahmin etmemiştim” dedim.
*
“Beyefendi”ye soruyorum:
-Bülent Arınç’ın bu söyledikleri doğru mudur?
-Doğruysa kimdir bu şantajcılar?
-Neden bu şantajcıların isimlerini saklıyorsunuz?
-Neden bu şantajcıları ihbar etmediniz ve etmiyorsunuz?
İslam’da telefon dinlemenin hükmü
İSLAM’a göre...
Birinin özel telefon görüşmeleri dinlenir mi?
Dinlenen telefon görüşmeleri teşhir edilebilir mi?
*
İslam’ın bu konudaki kuralını aktarıyorum:
-İslam ahlakına göre insanların gizledikleri davranışlarını bilmek ve görmek için teşebbüste bulunmak men edilmiştir.
-Ama gizlenen kusur ve günah kamuyu ilgilendiriyor ve bilinmemesi kamuya zarar veriyorsa devreye zaruret girer ve zaruri olarak tespit
ve gerektiği kadar teşhir edilir.
-Ülkemizde ve dünyada zaman zaman gizlilikler ortaya çıkarılıyor, rezaletler teşhir ediliyor.
-Bu teşhirler yukarıda açıklanan kurala uygun ise denecek bir şey yoktur.
-Uygun değilse elbette yapılan ayıptır, günahtır.
*
Bu fetvayı ben vermiyorum.
Fetvayı veren kişi Prof. Hayrettin Karaman...
*
Hayrettin Karaman kimdir?
Başbakan Erdoğan’ın, verdiği fetvalara sonuna kadar güvendiği ünlü fıkıh hocasıdır. Yeni Şafak gazetesinin yazarıdır.
*
Hayrettin Karaman bu fetvayı ne zaman verdi?
2011 yılının Mayıs ayında.
(Yazının tamamını okumak isteyenler için: “Günah kasetleri ve teşhiri” başlıklı yazı... Yeni Şafak gazetesi... Tarih: 12.05.2011)
*
Karaman bu fetvayı hangi olay üzerine verdi?
Baykal’ın ve MHP’li milletvekillerinin kasetlerinin internete düşmesi üzerine.
*
Baykal’ın ve MHP’li milletvekillerinin bel altı kasetlerinin teşhir edilmesinin caiz olduğunu söyleyen Hayrettin Karaman’a soruyorum:
-Verdiğiniz fetvanın bugün de arkasında mısınız?
-Verdiğiniz fetvanın bugün de arkasında değilseniz neden değilsiniz?
-Verdiğiniz fetvanın arkasındaysanız aynı fetvayı neden bugün de hatırlatmıyorsunuz?
-Yoksa size göre İslam, Baykal ve MHP’liler söz konusu olduğunda farklı, Başbakan Erdoğan ve yakınları söz konusu olduğunda farklı bir
ilke mi koyuyor?
-Eğer olaya böyle yaklaşıyorsanız... Bu yaptığınız “İslam karşıtı propaganda” gibi bir şey olmuyor mu? Dostlar Dikkat: Sansüre karşı 400 bini geçtik destek için sen de katıl
*
“O hâkim Alevi” diye telefon muhabbeti çevirdiğini itiraf etti.
*
Adalet Bakanı’na “Buradan mutlaka bir mahkûmiyet çıkması gerekir” dediğini itiraf etti.
*
Mahkeme kararını takmadığını ve takmayacağını söyledi.
*
Mahkemeye “sıkıysa” diye meydan okudu.
*
İhaleye fesat karıştırdığını itiraf etti.
*
Sadullah Ergin’in “o kaset sahte” imalı açıklamasını yerle yeksan etti.
*
Kasetler için “Bunların alayı montajdır be ya” diyen yandaşlarını ters köşeye yatırdı.
*
Bir erdem anıtı olarak takdim ettiği “üç dönem kuralı”nı kaldırıp çöpe atacağını söyledi.
*
Gayet normal bir dikta rejiminde iki yıla yayılarak yapılabilecekleri...
Bir günde yaptı.
Helal olsun vallaha.
Bahçeli, Gülen’i eleştirince Erdoğan ne demişti?
MHP Lideri Devlet Bahçeli, birkaç yıl önce Fethullah Gülen’i eleştirmişti.
*
Yok yok...
Öyle “Haşhaşi” diyerek, “Örgüt” diyerek, “İn” diyerek, “Sahte Peygamber” diyerek, “Âlim müsveddesi” diyerek eleştirmemişti.
Çok daha hafif, çok daha yumuşak bir eleştiriydi Bahçeli’nin eleştirisi.
*
Tarih: 12 Mayıs 2011
Başbakan Erdoğan’a Bahçeli’nin Gülen’e yönelik eleştirileri soruluyor.
*
Erdoğan’ın söyledikleri şunlar:
-Bahçeli’nin Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili sözleri ihanet derecesindedir.
-Kınıyorum.
-İfadeler çok çirkin. Büyük ayıp.
-Yani Hocaefendi işi gücü bırakmış da Bahçeli’yle mi uğraşacak?
-Bir defa onun bulunduğu makam böyle bir şeye müsaade etmez.
-Ben inanıyorum ki aklıselim sahibi ülkücü kardeşlerim de Bahçeli’nin bu yaptığından ciddi manada rahatsızlar.
-Böyle bir yaklaşım olmaz.
*
Başbakan’a bu sözlerini hatırlatsak vereceği cevap belli:
“Safmışız, kandırılmışız.”
Benim söyleyeceğim şey de belli:
“Böyle bir saflık olmaz.”
Mücahit, hey!
Muammer Güler ile oğlu Barış Güler arasında geçtiği iddia edilen konuşmadan bir kesit:
-Nerdesin oğlum sen?
-Evdeyim baba. Arama yapıyorlar.
-Hangi evde arama yapıyorlar?
-Ritz Carlton’daki evde.
-Ne var oğlum evde?
-Ne olacak baba? Üç-beş kuruş kalan param var.
-Kaç para oğlum?
-1 trilyon civarı param var.
O kadar.
*
Mücahitler!
Sizlere sesleniyorum:
Bu konuşmanın cihatla, darbeyle, dinle, diyanetle, Filistin duyarlılığıyla, İslamcı siyasetle, Menderes’le, mücahit olmakla, 27 Mayıs’la,
kefenle, Mavi Marmara’yla, başörtüsüyle, himmetle ne türden bir ilgisi var?
Şantajcılarını biliyor ama bir şey yapmıyor
BEN Bülent Arınç’ın yalancısıyım.
*
Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a demiş ki:
-Dershane konusunda ortaya atıldığında beni tehdit ettiler.
-Bana “Elimizde kasetler var, bunları piyasaya süreriz” dediler.
-Şantaja boyun eğmedim.
-17 Aralık’tan sonra yaptıklarını görünce “Bu kadar alçalacağınızı tahmin etmemiştim” dedim.
*
“Beyefendi”ye soruyorum:
-Bülent Arınç’ın bu söyledikleri doğru mudur?
-Doğruysa kimdir bu şantajcılar?
-Neden bu şantajcıların isimlerini saklıyorsunuz?
-Neden bu şantajcıları ihbar etmediniz ve etmiyorsunuz?
İslam’da telefon dinlemenin hükmü
İSLAM’a göre...
Birinin özel telefon görüşmeleri dinlenir mi?
Dinlenen telefon görüşmeleri teşhir edilebilir mi?
*
İslam’ın bu konudaki kuralını aktarıyorum:
-İslam ahlakına göre insanların gizledikleri davranışlarını bilmek ve görmek için teşebbüste bulunmak men edilmiştir.
-Ama gizlenen kusur ve günah kamuyu ilgilendiriyor ve bilinmemesi kamuya zarar veriyorsa devreye zaruret girer ve zaruri olarak tespit
ve gerektiği kadar teşhir edilir.
-Ülkemizde ve dünyada zaman zaman gizlilikler ortaya çıkarılıyor, rezaletler teşhir ediliyor.
-Bu teşhirler yukarıda açıklanan kurala uygun ise denecek bir şey yoktur.
-Uygun değilse elbette yapılan ayıptır, günahtır.
*
Bu fetvayı ben vermiyorum.
Fetvayı veren kişi Prof. Hayrettin Karaman...
*
Hayrettin Karaman kimdir?
Başbakan Erdoğan’ın, verdiği fetvalara sonuna kadar güvendiği ünlü fıkıh hocasıdır. Yeni Şafak gazetesinin yazarıdır.
*
Hayrettin Karaman bu fetvayı ne zaman verdi?
2011 yılının Mayıs ayında.
(Yazının tamamını okumak isteyenler için: “Günah kasetleri ve teşhiri” başlıklı yazı... Yeni Şafak gazetesi... Tarih: 12.05.2011)
*
Karaman bu fetvayı hangi olay üzerine verdi?
Baykal’ın ve MHP’li milletvekillerinin kasetlerinin internete düşmesi üzerine.
*
Baykal’ın ve MHP’li milletvekillerinin bel altı kasetlerinin teşhir edilmesinin caiz olduğunu söyleyen Hayrettin Karaman’a soruyorum:
-Verdiğiniz fetvanın bugün de arkasında mısınız?
-Verdiğiniz fetvanın bugün de arkasında değilseniz neden değilsiniz?
-Verdiğiniz fetvanın arkasındaysanız aynı fetvayı neden bugün de hatırlatmıyorsunuz?
-Yoksa size göre İslam, Baykal ve MHP’liler söz konusu olduğunda farklı, Başbakan Erdoğan ve yakınları söz konusu olduğunda farklı bir
ilke mi koyuyor?
-Eğer olaya böyle yaklaşıyorsanız... Bu yaptığınız “İslam karşıtı propaganda” gibi bir şey olmuyor mu? Dostlar Dikkat: Sansüre karşı 400 bini geçtik destek için sen de katıl
feyste kapanırsa
FACEBOOK KAPATILACAKMIŞ ... TOR TARAYICI YÜKLEYİN.. GEREKTİĞİNDE KULLANIRSINIZ..VPN kurulumu
www.youtube.com
www.youtube.com
Proxy kullanmaya gerek kalmadan islerinizi halledebilirsiniz.Kasma yok daha hızlı güvenli internet... ip değiştirme,proxy, Free VPN Service | Free VPN Softwa.
VPN açık oluşturuyor dediler o nedenle biraz mesafeliyim... Geçen paylaşmıştım. Ama tor çok basit tek tık kuruyorsun. BS ile tecrübesi olmayanlara uygun. Tor da mail de dalih şifrelerinizi veriyorsunzu VPN bağlandığınızda normal tarayıcıları kullanıyorsunuz bence tor daha tehlikeli olabilir.27 Mart 2014 Perşembe
kaptan halil paşa cami muhallebici oldu
İBB BAŞKANI KADİR TOPBAŞ
Fatih Saray Muhallebicisi binası Kaptan-ı Derya Halil Paşa Cami parseli üzerinde yükseliyor.
Sayın Başkan Kadir Topbaş Fatih'te tapu kayıtlarında ada-parseli belli 169 cami, Eminönü'nde 144 caminin 75 tanesini ihya edeceğiz demiş.
Fevzipaşa caddesi üzerindeki Saray Muhallebicisin bulunduğu bina tarihi Feyzullah efendi medresesi (Şimdi Millet Kütüphanesi) yanında olduğunu bildiğimiz Kaptan-ı Derya Halil Paşa Cami parseli üzerinde yapılmış. İhya edileceğini söylediğiniz 75 cami,mescit çalışmalarına buradan başlayacak mısınız merak ediyoruz.
Bu bina yıkılacak mı, Kaptan-ı Derya Halil Paşa Camii ihya edilecek mi?
Kamuoyu şimdi sizleri (İBB başkanlığı, Fatih belediyesi, İstanbul 4. koruma kurulu) binlerce vakıf eserini hafızalardan silen yöneticiler olarak tanıdı. Fatih 1/1000'lik imar planlarında ortaya koyduğunuz Tarihi eserlerin adının, parselinin silinmesi işlemini hayata geçirmeye kararlı mısınız? Bu milletin hafızasında Cami-Medrese yok edenler listesine sizlerde girmeyi göze alıyor musunuz?
Milli Manevi söylemlerle İnançlı insanların oyları ile iktidara gelen yöneticiler, Böyle vahşi bir uygulamayı, İnançsız bildiğimiz kişilerin yönetimlerinde görmedik, Bu ortaya konan uygulamaları görüp te fikir yürütmekten aciz kaldık, Acilen 6306 sayılı afet yasası ile Fatih'in tamamını yıkmaktan vazgeçin, Sulukule'de, Ayvansaray Tokludede'de Tarihi tescilli, Bir iki katlı ahşap ve yarı kagir binaları yıktınız, Bu yıkımların gerekçesi deprem olamazdı. Ama yıktınız.
Şimdi ilçede 19 yenileme projesi alanı ilan ettiniz, tamamı tarihi dokusunu koruyan 1-3 katlı depreme dayanıklı olduğunu yaşayarak gördüğümüz tarihi binaların olduğu semtlerden başladınız. Niyetiniz Tarihi yarımada Fati'i boşaltmak mı. 5366 sayılı yasa ile 8400 yıllık bir bölgeyi, altyapısı tahrip edilerek Turizm-Ticaret-Konaklama alanı olarak ilan ettiniz, Camilerimiz, Saraylarımız, medreselerimiz, çeşmelerimiz, Konaklarımız, Han ve hamamlarımız bir bir yok ediliyor ve sizler seyrediyorsunuz..... | |
Tarih bu yıkımı, yok edişi hafızalarda yaşatacaktır, Yukarıda solda Feyzullah efendi medresesi, karşısında Saray muhallebicisinin bulunduğu cami üzeri bina. Ecdadımızın kemikleri sızlıyor, Bizim de. Fatih Saray Muhallebicisi’nin yerinde cami vardı! İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın ailesine ait Fatih’teki Saray Muhallebicisi’nin arsasında daha önceleri Kaptan-ı Derya Halil Paşa Cami vardı. Başkan Topbaş bu arsayı önce kiralamış, sonra da satın almıştı Camileri, laikler- Kemalistler, CHP'liler yıktılar yerlerine meyhane yaptılar, diye bizzat Başbakan'ın ağzından bir "çürütme" propagandası başladı. Ben de geçen gün bu köşede; "Bilin bakalım: Başbakan'ın cami yıkan yakın arkadaşı kim?" başlıklı bir yazı yazdım. Hatırlayacaksınız. Fatih'teydi bu cami. 16. yüzyılda yapılmıştı. Kaptan-ı Derya Halil Paşa'nın yaptırdığı tek revaklı kubbe, taştan minareli bu cami, 1929 yılında yıkılmıştı. Cami yıkılmış," ismi ile cismi buharlaşmış, imar planlarından silinmiş, 300 metrekare yeri kalmıştı. Yer kişilere satılmış, üzerine bina yapılmıştı. Buraya kadar olanlarla başbakanın yakın arkadaşı Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın hiçbir ilgisi şüphesiz yoktu. Fakat daha sonraki tarihte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş, sahibi olduğu Saray Muhallebi'nin Fatih şubesini bu arsa üzerindeki binayı, önce kiralayarak, sonra satın alarak kurmuştu. Belgeler, kayıtlar açık. 2005 yılında plan değişikliği olmuş. Fatihli bir vatandaşın, askı süresi içinde, plana itiraz etmesi üzerine Saray Muhallebicisi'nin bulunduğu arsanın "yıkılan Kaptan-Derya Halil Paşa Cami'nin yeri olduğu" ortaya çıkmıştı. Burası cami yeridir. Ticaret alanı ilan edilir. Üstünde muhallebici dükkanı. Plan Belediye'den geçer. Belediye Başkanı da Kadir Topbaş. ? ? ? İşte bunları anlatan benim yazı üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden bir açıklama geldi. Açıklamada özetle deniyor ki; "1960'da ve 1994'de yapılan Nazım İmar Planları'nda bu arsa cami yeri olarak gözükmüyordu. Anıtlar Kurulu'na tescilli eserler arasında da 'cami yeri' kaydı yoktu. Sonradan bir vatandaşın plana ' itirazı üzerine buranın Kaptan-ı Derya Camii'nin yeri olduğu anlaşıldı. Biz de Kadir Topbaş'ın başkanlığı döneminde Tarihi Yarımada Nazım İmar Planı'na bu parseli cami alanı olarak işledik." Tamam. Demek ki, burası cami yeri. Fakat üstünde hâlâ muhallebici! Fatih'ten Selami Tunçel'de yazımı okumuş, beni aradı. Şunları söyledi: "Biz sıradan insanlar bile bir yer alırken; bu yerin geçmişi nedir, üzerinde eskiden ne vardı diye sorarken Kadir Topbaş gibi hem yüksek mimar, hem Beyoğlu Belediye Başkanlığı, hem Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış birisi nasıl oluyor da bu yerin geçmişte ne olduğunu sormadan alıyor, üzerine muhallebici açıyor. Biz Fatihliler hep birlikte görüp şahit olduk: Saray Muhallebicisi açıldıktan sonra önündeki otobüs durağı 100 metre geriye kaydırıldı, gazete bayii, yolun karşısındaki Killer Köftecisi'nin kör noktasına taşındı. Muhallebicinin çatısına ilave inşaat konduruldu. Büyükada-Heybeli-Kınalı-Hayırsızada dahil "adalar seyirli sütlaç yeme mekanı" elde edildi. Ana cadde kaldırımları da saksılar ve paravanlarla kapatılıp "açık havada keşkül ve aşure yeme mekanı" yapıldı. Bütün Fatihliler öteden beri biliyoruz: burası yıkılan caminin yeridir. Biz şimdi Kadir Topbaş Bey'den rica ediyoruz. Bu muhallebici dükkanını dinamitle yarım saat içinde yıksın. Vakıflardan caminin rölevesini (ilk halini) buldursun ve camiyi eski yerine, tek revaklı kubbe ve taştan minareli olarak, yeniden yaptırsın. İlk Cuma namazını birlikte kılalım." Hadi bakalım. Görelim. Necati Doğru/Sözcü --------------- Kadir Başkan, cami arsası nasıl muhallebici yaptı! DİN adanılan, camilere giden müminlere öğretiyorlar. Diyorlar ki; Yüce Allah'ın küll-i iradesi, kişinin cüz-i iradesine göre her zaman üstündür. Camiyi yık. Muhallebici yap. Bu ne anlama gelir? Kulun iradesini Allah'ın evi olan caminin üstüne çıkartma anlamına gelir ki; bu da din adamlannın inanmış insanlara söyledikleriyle ters düşer. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın "cami arsası üzerine Saray Muhallebicisi dükkanı yapması" kulun mülk edinme iştahının öne geçirilmesi değilse nedir? Bu konuya ben giremem. Değerlendirmeyi din adamlarına bırakın. Olayın rant çıkartma yanı var. Ben onu yazacağım. Belgeleri gönderdiler. Belgelere dayanacağım. Olay şöyle başlıyor: İstanbul'un Fatih İlçesi, Hasan Halife Mahallesi'nde 16. yüzyıl mimarisi tek revaklı kubbe ve taştan minareli Kaptan-ı Derya Halil Paşa'nın yaptırdığı cami 1929 yılında yıkılır. Nedense yenilenmez. Nedense onarılmaz. Nedense sahip çıkılmaz. ••• Caminin 300 metrekare arsası özel mülkiyete geçer ve Halis Toprak'ın Adana'dan İstanbul'a gelip işlerini büyüttüğü yıllarda ona satılır. Halis Toprak buraya "Toprak Han" diye bir bina yapar. Saray Muhallebicisi'nin sahibi Kadir Topbaş'ın Beyoğlu Belediye Başkanlığı yaptığı yıllarda bu bina kiralanır ve Saray Muhallebicisi olarak çalışmaya başlar. Yıllar akar, geçer. Dükkan iyi iş yapar. Siyaset rüzgan keskin eser. Rüzgar kimilerinin talihini keser. Kimilerinin kısmetini, şansını açar. Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanlığı'ndan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na halkın oyuyla seçilmeyi başanr. Kiracısı olduğu cami arsası üzerindeki binayı Halis Toprak'tan satın alır. Binanın sahibi olduğu tarihte yani 2005 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı'dır ve Belediye Meclisi'ne 1/ 5Ö00 ölçekli bölge plan değişikliği önerisi gelir. Oy birliği kararı ile geçer. Yasaya göre, karan Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da (kendisi seyahatteyse yardımcısının) onaylaması gerekir. Onaylama olur. Cami arsası nitelik değiştirir. Ticari alan arsası oluverir. Görüyorsunuz değil mi? Kul iradesi, cami arsasına nitelik ve tür değiştirtebiliyor. Üstelik bu kul yani Kadir Topbaş, değişikliğe oybirliğiyle karar veren Belediye Meclisi'ne "değişiklik önerisini havale eden" kişi de oluyor. Fakat bir vatandaş çıkıyor. Askı süresi içinde itiraz ediyor. "Burası 16 yüzyıldan kalma Kaptan-ı Derya Halil Paşa Camifnin arsasıdır, burası ticari alan yapılamaz" diyor. Meclis bu itirazı da görüşüyor ve yeniden "Hayır burası ticari alan olacaktır" diye yeniden karar alıyor. Bu mızrak bu çuvala girer mi? Girmez diyenler çıkmış olmalı ki, "matbaa yanlışlığı yapmışız" diyerek karar yeniden görüşülüp, "Burası cami arsasıdır" diye düzeltme yapılıyor. Bu cami arsasında 2004 yılından beri Saray Muhallebicisi müşterilerini kabul etmeye devam ediyor. Nedense cami onarılmıyor. | |
tayyibin yalanları
Başbakan Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2010 cumartesi günü Sakarya mitinginde konuşurken, CHP'yi kötülemek için 1937-38 yıllarındaki Dersim (Tunceli) isyanlarına değindi ve ''Vergi vermediler diye Dersim Köylerini CHP bombaladı. O zamanki Cumhurbaşkanı'nın emriyle... Kimdi? İsmet İnönü CHP'nin başındaydı. 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!'' dedi.
Bu kısa konuşmada, iç içe geçmiş birçok yanlış ve çarpıtma vardır:
1- 1937 yılının 21 Mart'ında Dersim'deki bazı aşiretler isyan için harekete geçtiğinde, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü değil, Mustafa Kemal Atatürk'tür...
2- Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim isyanı çıktığında CHP'nin başında İsmet İnönü'nün olduğunu söyledi.
Bu da kısmen yanlıştır.
Çünkü CHP'nin lideri İsmet İnönü olsa da Atatürk; 10 Kasım 1938'de ölünceye kadar CHP'nin doğal lideridir.
3- Dersim'deki Kürtçü/Kürdistancı ayaklanma; Başbakan'ın iddia ettiği gibi CHP'ye karşı değil, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir ayaklanmadır.
Yani isyancıların hedefinde CHP değil, o sıralar devrimlerle Türkiye'yi ağalardan, aşiret reislerinden, şeyhlerden, seyitlerden kurtarmaya çalışan devrimci Türk devleti vardır.
İki kez patlak veren bu isyanları bastıran da CHP değil, 1937'deki İnönü hükümeti ve 1938'deki Celal Bayar hükümetidir.
4- Dersim'de devlete silah çeken isyancıların tepelenmesine ilişkin karar, 4 Mayıs 1937 tarihli gizli Bakanlar Kurulu toplantısında alınmıştır.
Bu toplantıda masanın bir tarafında Atatürk, bir tarafında da dini bütün Mareşal Fevzi Çakmak oturmaktadır.
Projenin sert biçimde uygulanmasını isteyen ismin, Atatürk ve İnönü değil, Mareşal Çakmak olduğunu; onun 1930 yılında bu bölge ile ilgili olarak hazırladığı rapor açıkça göstermektedir.
5- Başbakan, Dersim isyanının şiddetli bir şekilde bastırılmasından İsmet İnönü'yü sorumlu tutmaktadır.
Oysa ki, Dersim isyanın şiddetli bir biçimde bastırılmasında Celal Bayar'ın rolü çok daha büyüktür.
Bu Celal Bayar da bilindiği gibi kısa bir süre sonra CHP'den ayrılarak, Başbakan'ın çok sevdiği DP'nin kurucuları arasında yer almıştır.
Yani Dersim'de eğer bir şiddet uygulandıysa, bunun tek sorumlusu CHP'li İsmet İnönü değildir; DP'li Celal Bayar'ın da en az İsmet İnönü kadar sorumluluğu vardır.
Ama Başbakan nedense, Celal Bayar ve DP bağlantısını unutmaktadır!
6- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Vergi vermediler diye Dersim Köylerini CHP bombaladı'' diyerek isyanın nedenini sadece vergi konusuna dayandırmaktadır ki bu tamamen çarpıtmadır.
Bölge Valisi General Abdullah Alpdoğan, aşiret reislerine 1936'da haber yollayıp silahlarını teslim etmelerini istediğinde, onlar devlete şu şartları ileri sürmüşlerdir;
- İçimize karakollar yapmayacaksınız.
- Köprü-yol yapmayacaksınız,
- Yeniden nahiye ve ilçe merkezleri oluşturmayacaksınız.
- Silahlarımıza dokunmayacaksınız.
- Vergimizi de pazarlık usulüyle vereceğiz.
Yani operasyonun tek nedeni vergi vermemek değildir.
7- Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim'e yapılan operasyonda ölenlerin sayısını, hiçbir belgeye dayanmadan ''20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!'' biçiminde tarih biliminin asla kabul etmeyeceği bir gayri ciddilikte ifade etmiştir.
Burada zincirleme birkaç yanlış, çarpıtma, hatta yalan vardır:
- Öldürülenlerin ''yargısız infaz'' edildikleri yargısı, subjektif bir yargıdır; yani yorumdur.
Olayın nedenleri, gelişimi ve sonucu etraflıca incelendiğinde, Dersim'de ölenlerin tamamının ''yargısız infaz edildikleri'' gibi bir sonuç çıkarmak imkansızdır.
- Ölenlerin oranı, 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkmış...
20 binle 50 bin arasında çok ciddi bir fark vardır.
Bu rakamlar bile, Başbakan'ın elinde bu konuda resmi rakamlar olmadığının en açık kanıtıdır.
Başbakan'ın 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkması, olayı abartma eğiliminde olduğunun göstergesidir.
- Başbakan'ın cümlesinin sonu ''...kişininyargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!'' biçiminde bitmektedir.
Yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, elinde belge olmadan adeta kahve sohbetlerinde duyduklarına dayanarak tarihi bir olay hakkında yorum yapmaktadır.
Bu, çok gayri ciddi bir tavırdır.
Tabii bu durumda insanın aklına, Başbakan'ın tarih hocaları kimler sorusu geliyor!?
Ya da Başbakan'ı Cumhuriyet tarihi yalanlarıyla kandıranlar kimler sorusu geliyor!?
''Kitap okumadığını'' bizzat itiraf eden Tayyip Erdoğan'ın bu tarihçi/yazarları hangi ara okuyup onlardan etkilendiğini sorabilirsiniz!
Haklısınız...
Başbakan'ın bu tarihçi/yazarların birçoğunu ismen bile tanımadığını düşünüyorum, ama bildiğiniz gibi Başbakan'ın ''çok bilmiş'' danışmanları var.
Bütün bu tarihçilerden etkilenerek, Başbakan'ı da bu doğrultuda yönlendirenler onlar olsa gerek!
Bu yönlendirmelere kayıtsız şartsız boyun eğen, kendisine verilen bu abuk sabuk''tarihsel metinlere'' itiraz etmeyen ve o metinleri halkla paylaşan Başbakan Tayyip Erdoğan –işine geldiği için olsa gerek- bu ''yanlış'' ve ''çarpıtılmış'' tarihi benimsemiştir.
Ancak Başbakan'a er ya da geç, tarihle oyun oynanmayacağını, bizzat tarih gösterecektir.
(DERLEME)
Bu kısa konuşmada, iç içe geçmiş birçok yanlış ve çarpıtma vardır:
1- 1937 yılının 21 Mart'ında Dersim'deki bazı aşiretler isyan için harekete geçtiğinde, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü değil, Mustafa Kemal Atatürk'tür...
2- Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim isyanı çıktığında CHP'nin başında İsmet İnönü'nün olduğunu söyledi.
Bu da kısmen yanlıştır.
Çünkü CHP'nin lideri İsmet İnönü olsa da Atatürk; 10 Kasım 1938'de ölünceye kadar CHP'nin doğal lideridir.
3- Dersim'deki Kürtçü/Kürdistancı ayaklanma; Başbakan'ın iddia ettiği gibi CHP'ye karşı değil, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir ayaklanmadır.
Yani isyancıların hedefinde CHP değil, o sıralar devrimlerle Türkiye'yi ağalardan, aşiret reislerinden, şeyhlerden, seyitlerden kurtarmaya çalışan devrimci Türk devleti vardır.
İki kez patlak veren bu isyanları bastıran da CHP değil, 1937'deki İnönü hükümeti ve 1938'deki Celal Bayar hükümetidir.
4- Dersim'de devlete silah çeken isyancıların tepelenmesine ilişkin karar, 4 Mayıs 1937 tarihli gizli Bakanlar Kurulu toplantısında alınmıştır.
Bu toplantıda masanın bir tarafında Atatürk, bir tarafında da dini bütün Mareşal Fevzi Çakmak oturmaktadır.
Projenin sert biçimde uygulanmasını isteyen ismin, Atatürk ve İnönü değil, Mareşal Çakmak olduğunu; onun 1930 yılında bu bölge ile ilgili olarak hazırladığı rapor açıkça göstermektedir.
5- Başbakan, Dersim isyanının şiddetli bir şekilde bastırılmasından İsmet İnönü'yü sorumlu tutmaktadır.
Oysa ki, Dersim isyanın şiddetli bir biçimde bastırılmasında Celal Bayar'ın rolü çok daha büyüktür.
Bu Celal Bayar da bilindiği gibi kısa bir süre sonra CHP'den ayrılarak, Başbakan'ın çok sevdiği DP'nin kurucuları arasında yer almıştır.
Yani Dersim'de eğer bir şiddet uygulandıysa, bunun tek sorumlusu CHP'li İsmet İnönü değildir; DP'li Celal Bayar'ın da en az İsmet İnönü kadar sorumluluğu vardır.
Ama Başbakan nedense, Celal Bayar ve DP bağlantısını unutmaktadır!
6- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Vergi vermediler diye Dersim Köylerini CHP bombaladı'' diyerek isyanın nedenini sadece vergi konusuna dayandırmaktadır ki bu tamamen çarpıtmadır.
Bölge Valisi General Abdullah Alpdoğan, aşiret reislerine 1936'da haber yollayıp silahlarını teslim etmelerini istediğinde, onlar devlete şu şartları ileri sürmüşlerdir;
- İçimize karakollar yapmayacaksınız.
- Köprü-yol yapmayacaksınız,
- Yeniden nahiye ve ilçe merkezleri oluşturmayacaksınız.
- Silahlarımıza dokunmayacaksınız.
- Vergimizi de pazarlık usulüyle vereceğiz.
Yani operasyonun tek nedeni vergi vermemek değildir.
7- Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim'e yapılan operasyonda ölenlerin sayısını, hiçbir belgeye dayanmadan ''20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!'' biçiminde tarih biliminin asla kabul etmeyeceği bir gayri ciddilikte ifade etmiştir.
Burada zincirleme birkaç yanlış, çarpıtma, hatta yalan vardır:
- Öldürülenlerin ''yargısız infaz'' edildikleri yargısı, subjektif bir yargıdır; yani yorumdur.
Olayın nedenleri, gelişimi ve sonucu etraflıca incelendiğinde, Dersim'de ölenlerin tamamının ''yargısız infaz edildikleri'' gibi bir sonuç çıkarmak imkansızdır.
- Ölenlerin oranı, 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkmış...
20 binle 50 bin arasında çok ciddi bir fark vardır.
Bu rakamlar bile, Başbakan'ın elinde bu konuda resmi rakamlar olmadığının en açık kanıtıdır.
Başbakan'ın 20 binden başlayıp 50 bine kadar çıkması, olayı abartma eğiliminde olduğunun göstergesidir.
- Başbakan'ın cümlesinin sonu ''...kişininyargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya!'' biçiminde bitmektedir.
Yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, elinde belge olmadan adeta kahve sohbetlerinde duyduklarına dayanarak tarihi bir olay hakkında yorum yapmaktadır.
Bu, çok gayri ciddi bir tavırdır.
Tabii bu durumda insanın aklına, Başbakan'ın tarih hocaları kimler sorusu geliyor!?
Ya da Başbakan'ı Cumhuriyet tarihi yalanlarıyla kandıranlar kimler sorusu geliyor!?
''Kitap okumadığını'' bizzat itiraf eden Tayyip Erdoğan'ın bu tarihçi/yazarları hangi ara okuyup onlardan etkilendiğini sorabilirsiniz!
Haklısınız...
Başbakan'ın bu tarihçi/yazarların birçoğunu ismen bile tanımadığını düşünüyorum, ama bildiğiniz gibi Başbakan'ın ''çok bilmiş'' danışmanları var.
Bütün bu tarihçilerden etkilenerek, Başbakan'ı da bu doğrultuda yönlendirenler onlar olsa gerek!
Bu yönlendirmelere kayıtsız şartsız boyun eğen, kendisine verilen bu abuk sabuk''tarihsel metinlere'' itiraz etmeyen ve o metinleri halkla paylaşan Başbakan Tayyip Erdoğan –işine geldiği için olsa gerek- bu ''yanlış'' ve ''çarpıtılmış'' tarihi benimsemiştir.
Ancak Başbakan'a er ya da geç, tarihle oyun oynanmayacağını, bizzat tarih gösterecektir.
(DERLEME)
akepe nin ilkleri
... Türkiye' deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP' nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum.
AKP Genel Merkezi' nin canını oldukça sıkan bu Elektronik Posta bugüne kadar tam 16 milyon kişi gördü...
* İşte AK Parti' nin canını çok sıkan o mail:
... Türkiye' deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP' nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum.
* 1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz " dedi
*2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
*3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
*4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura " İMF' yi ikna edin " dedi.
*5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
*6- İlk kez cari a çığın üstünde borçlanma yapıldı
*7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye' de banka satın aldı.
*8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı
*9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi.
*10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa' nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
*11- İlk defa bir Başbakan " Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya " dedi.
*12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
*13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
*14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü " aldı.
*15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
*16- İlk defa bir Başbakan " bir dönem dini kullandık " dedi.
*17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
*18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
*19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
*20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
*21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP' un eş başkanı oldu.
*22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
*23- İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
*24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes' e razı oldu.
*25- İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
*26- İlk defa bir Başbakan Türkiye' yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
*27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
*28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere " Gözünü to p rak doyursun " dedi.
*29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
*30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı.
*31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
*32- İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır " diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
*33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi. *34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
* 35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için " Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi.
*36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı.
*37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
*38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti' nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü. < /u>.
. *39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE " ANANIDA AL GİT " DEDİ...
*40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİD ZİYARETTİNDE " ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR " DEDİ *41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ.
*42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ..... GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ.
*43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI.
*44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI.
*45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LÂİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU...
*46- İLK DEFA İSRAİLE ve ABD'ye bu kadar yüksek ve ne destek verildi..
*47- İLK DEFA israili korumak için ne gerekiyorsa ülkeye temin edildi.
*48- İLK DEFA TÜKİYE TOPRAKLARI NATONUNDUR DENDİ..
*49- İLK DEFA YOLLAR KÖPRÜLER SATILDI.
*50- İLK DEFA CAMİDE AYİN YAPILDI
*51- İLK DEFA KİLİSEDE CUMA NAMAZI KILINDI.
*52- İLK DEFA BESMELE İLE KİLİS AÇILDI..
*53- İLK DEFA PKK'NIN SİYASİ LİDERİ AKPNİN KONGRESİNE ŞEREF KONUĞU OLARAK DAVET EDİLDİ..
*54- İLK DEFA EŞCİNSELLERE HAK TANINDI..
*55- İLK DEFA BAŞÖRTÜSÜ HAKUKİ YOLDAN YASAKLANDI.
*56- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN AĞLARIM DENDİ..
*57- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN CANIM CİĞERİM DENİLDİ.
*58- İLK DEFA PKK İLE PAZARLIK MASASINA OTURULDU..
*59- İLK DEFA ÜLKEYİ BABALAR GİBİ SATARIZ DENDİ..
*60- İLK DEFA YAHUDİLER İNSANLIĞIN ONURUDUR DENDİ..
*61- İLK DEFA OKULLARDA DİĞER DİNLER HAK DİN OLARAK GÖSTERİLDİ..
*62- İLK DEFA AYETLER SANSÜRLENDİ..
*63- İLK DEFA OKULLARDA YUNANLILARIN TANRISI ZEUS ÖĞRETİLDİ...
*64- İLK DEFA OKULLARDA İSLAMİ OLAN 45 KELİME YASAKLANDI..
*65- İLK DEFA YAHUDİ ASKERLERİNE DUA EDİLDİ..
*66- İLK DEFA BOP EŞ BAŞKANI OLUP ÖVÜNÜLDÜ..
*67 İLK DEFA YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALINDI..
*68 İLK DEFA HIRİSTİYAN ONURU NİŞANI ALINDI..
*69 İLK DEFA PAPANIN HİZMETİNE GİRİLDİ.. AB YASALARINA UYUM SÜRESİ ADI ALTINDA İSLAMA ÇOK ZARAR VERİLDİ.
*70- İLK DEFA DİYALOG ADI ALTINDA MİSYONERLİK YAPILMAYA BAŞLANDI...
*71- İLK DEFA MAHKEME YIKAMAZ KARARINA OLDUGU HALDE DİKTATÖR BİR ŞEKİLDE KURAN KURSU YIKILDI..
*72- İLK DEFA CAMİLER GAZETE İLANI İLE SATILDI..
*73- İLK DEFA CAMİLERE HACİZ GÖNDERİLDİ....
*74- İLK DEFA BAŞBAKANIN EŞİ KİLİSEDE MUM YAKIP DİLE DİLEDİ..
*75- İLK DEFA AKPLİ BAKAN KİLİSE ALLAHIN EVİDİR DEDİ.
*76- İLK DEFA DİYANETTEN SORUMLU AKPLİ BAKAN, KURANIN ÜÇTE BİRİNİ KABUL ETMİYORUM DEDİ..
*77- İLK DEFA RUHBAN OKULU AÇMAK BİZİM BOYNUMUZUN BORCUDUR DENDİ..
*78- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İSLAMI KABUL ETMEDİĞİNİ AÇIKÇA SÖYLEDİ..
*79 - İLK DEFA Bİ HÜKÜMETİN REZİLLKİKLERİ SAY SAY BİTMEZ HALE GELDİ...
Bu hızla Tayyip Erdoğan b u dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak... İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda kendisini özelleştirir mi?
*- Türk Telekom, Arap' ın.
*- Telsim İngiliz' in.
*- Kuşadası Limanı İsrailli' nin.
*- İzmir Limanı Hong Konglu' nun...
*- Araç muayene işi Alman' ın.
*- Başak Sigorta Fransız' ın.
*- Adabank Kuveytli' nin.
*- İETT Garajı Dubaili' nin.
*- Avea Lübnanlı' nın.
*- Petkim? Ermeni' nin. ( Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni...) *- Rakı, Amerikalı' nın.
*- Finansbank Yunanlı' nın...
*- Oyakbank Hollandalı' nın.
*- Denizbank Belçikalı' nın.
*- Türkiye Finans Kuveytli' nin.
*- TEB Fransız'ın.
*- Cbank İsrailli' nin.
*- MNG Bank Lübnanlı' nın.
*- Alternatif Bank Yunanlı' nın.
*- Dışbank Hollandalı' nın.
*- Şekerbank Kazak' ın.
*- Yapı Kredi' nin yarısı İtalyan' ın.
*- Turkcell' in yarısı Finli' nin Rus' un.
*- Beymen' in yarısı Amerikalı' nın.
*- Enerjisa' nın yarısı Avusturyalı' nın.
*- Garanti' nin yarısı Amerikalı' nın.
*- Eczacıbaşı İlaç, Çek' in.
*- İzocam, Fransız' ın.
*- TGRT ( Fox ) Amerikalı' nın.
*- Demirdöküm Alman' ın.
*- Döktaş Fransız' ın.
*- Süper FM Kanadalı' nın. Hepsi TÜRK' tü bir zamanlar sadece 10 yıl önce. ( yani AKP hükümetinden önce
* 1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz " dedi
*2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
*3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
*4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura " İMF' yi ikna edin " dedi.
*5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
*6- İlk kez cari a çığın üstünde borçlanma yapıldı
*7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye' de banka satın aldı.
*8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı
*9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi.
*10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa' nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
*11- İlk defa bir Başbakan " Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya " dedi.
*12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
*13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
*14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü " aldı.
*15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
*16- İlk defa bir Başbakan " bir dönem dini kullandık " dedi.
*17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
*18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
*19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
*20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
*21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP' un eş başkanı oldu.
*22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
*23- İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
*24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes' e razı oldu.
*25- İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
*26- İlk defa bir Başbakan Türkiye' yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
*27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
*28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere " Gözünü to p rak doyursun " dedi.
*29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
*30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı.
*31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
*32- İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır " diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
*33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi. *34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
* 35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için " Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi.
*36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı.
*37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
*38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti' nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü. < /u>.
. *39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE " ANANIDA AL GİT " DEDİ...
*40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİD ZİYARETTİNDE " ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR " DEDİ *41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ.
*42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ..... GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ.
*43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI.
*44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI.
*45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LÂİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU...
*46- İLK DEFA İSRAİLE ve ABD'ye bu kadar yüksek ve ne destek verildi..
*47- İLK DEFA israili korumak için ne gerekiyorsa ülkeye temin edildi.
*48- İLK DEFA TÜKİYE TOPRAKLARI NATONUNDUR DENDİ..
*49- İLK DEFA YOLLAR KÖPRÜLER SATILDI.
*50- İLK DEFA CAMİDE AYİN YAPILDI
*51- İLK DEFA KİLİSEDE CUMA NAMAZI KILINDI.
*52- İLK DEFA BESMELE İLE KİLİS AÇILDI..
*53- İLK DEFA PKK'NIN SİYASİ LİDERİ AKPNİN KONGRESİNE ŞEREF KONUĞU OLARAK DAVET EDİLDİ..
*54- İLK DEFA EŞCİNSELLERE HAK TANINDI..
*55- İLK DEFA BAŞÖRTÜSÜ HAKUKİ YOLDAN YASAKLANDI.
*56- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN AĞLARIM DENDİ..
*57- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN CANIM CİĞERİM DENİLDİ.
*58- İLK DEFA PKK İLE PAZARLIK MASASINA OTURULDU..
*59- İLK DEFA ÜLKEYİ BABALAR GİBİ SATARIZ DENDİ..
*60- İLK DEFA YAHUDİLER İNSANLIĞIN ONURUDUR DENDİ..
*61- İLK DEFA OKULLARDA DİĞER DİNLER HAK DİN OLARAK GÖSTERİLDİ..
*62- İLK DEFA AYETLER SANSÜRLENDİ..
*63- İLK DEFA OKULLARDA YUNANLILARIN TANRISI ZEUS ÖĞRETİLDİ...
*64- İLK DEFA OKULLARDA İSLAMİ OLAN 45 KELİME YASAKLANDI..
*65- İLK DEFA YAHUDİ ASKERLERİNE DUA EDİLDİ..
*66- İLK DEFA BOP EŞ BAŞKANI OLUP ÖVÜNÜLDÜ..
*67 İLK DEFA YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALINDI..
*68 İLK DEFA HIRİSTİYAN ONURU NİŞANI ALINDI..
*69 İLK DEFA PAPANIN HİZMETİNE GİRİLDİ.. AB YASALARINA UYUM SÜRESİ ADI ALTINDA İSLAMA ÇOK ZARAR VERİLDİ.
*70- İLK DEFA DİYALOG ADI ALTINDA MİSYONERLİK YAPILMAYA BAŞLANDI...
*71- İLK DEFA MAHKEME YIKAMAZ KARARINA OLDUGU HALDE DİKTATÖR BİR ŞEKİLDE KURAN KURSU YIKILDI..
*72- İLK DEFA CAMİLER GAZETE İLANI İLE SATILDI..
*73- İLK DEFA CAMİLERE HACİZ GÖNDERİLDİ....
*74- İLK DEFA BAŞBAKANIN EŞİ KİLİSEDE MUM YAKIP DİLE DİLEDİ..
*75- İLK DEFA AKPLİ BAKAN KİLİSE ALLAHIN EVİDİR DEDİ.
*76- İLK DEFA DİYANETTEN SORUMLU AKPLİ BAKAN, KURANIN ÜÇTE BİRİNİ KABUL ETMİYORUM DEDİ..
*77- İLK DEFA RUHBAN OKULU AÇMAK BİZİM BOYNUMUZUN BORCUDUR DENDİ..
*78- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İSLAMI KABUL ETMEDİĞİNİ AÇIKÇA SÖYLEDİ..
*79 - İLK DEFA Bİ HÜKÜMETİN REZİLLKİKLERİ SAY SAY BİTMEZ HALE GELDİ...
Bu hızla Tayyip Erdoğan b u dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak... İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda kendisini özelleştirir mi?
*- Türk Telekom, Arap' ın.
*- Telsim İngiliz' in.
*- Kuşadası Limanı İsrailli' nin.
*- İzmir Limanı Hong Konglu' nun...
*- Araç muayene işi Alman' ın.
*- Başak Sigorta Fransız' ın.
*- Adabank Kuveytli' nin.
*- İETT Garajı Dubaili' nin.
*- Avea Lübnanlı' nın.
*- Petkim? Ermeni' nin. ( Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni...) *- Rakı, Amerikalı' nın.
*- Finansbank Yunanlı' nın...
*- Oyakbank Hollandalı' nın.
*- Denizbank Belçikalı' nın.
*- Türkiye Finans Kuveytli' nin.
*- TEB Fransız'ın.
*- Cbank İsrailli' nin.
*- MNG Bank Lübnanlı' nın.
*- Alternatif Bank Yunanlı' nın.
*- Dışbank Hollandalı' nın.
*- Şekerbank Kazak' ın.
*- Yapı Kredi' nin yarısı İtalyan' ın.
*- Turkcell' in yarısı Finli' nin Rus' un.
*- Beymen' in yarısı Amerikalı' nın.
*- Enerjisa' nın yarısı Avusturyalı' nın.
*- Garanti' nin yarısı Amerikalı' nın.
*- Eczacıbaşı İlaç, Çek' in.
*- İzocam, Fransız' ın.
*- TGRT ( Fox ) Amerikalı' nın.
*- Demirdöküm Alman' ın.
*- Döktaş Fransız' ın.
*- Süper FM Kanadalı' nın. Hepsi TÜRK' tü bir zamanlar sadece 10 yıl önce. ( yani AKP hükümetinden önce
UYAN EY TÜRKİYE KENDİNE DÖNMEYİ DENE
26 Mart 2014 Çarşamba
tomoğrafide tehlike
Tomografi Hiroşima gibi!
Vücüdun maruz kaldığı radyasoyn Hiroşima'da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar
Normal röntgenden onlarca kat fazla radyasyon verilmesine neden olan tomografi çekimlerine İngiliz Sağlık Bakanlığı'ndan yasak geldi. Sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. Bakanlığa göre, vücüdun maruz kaldığı radyasoyn Hiroşima'da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar
Normal röntgenden onlarca kat fazla radyasyon verilmesine neden olan tomografi çekimlerine İngiliz Sağlık Bakanlığı'ndan yasak geldi. Sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesi yasaklandı. Bakanlığa göre, vücüdun maruz kaldığı radyasoyn Hiroşima'da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar
İNGİLİZ Sağlık Bakanlığı önceki akşam çok kritik bir karara imza atarak sağlıklı kişilerin vücut tomografisi çektirmesine yasak getirdi. Bu yasağa gidilmesine gerekçe olarak tomografi sırasında yayılan ve vücuda nüfuz eden radyasyon oranının çok yüksek olması gösterildi. Tomografi çektirmek geçen yıllarda osteoropoz, kalp rahatsızlığı, damar tıkanıklığı ve diyabet gibi hastalıkları önceden tespit edebildiği için sağlık uzmanları tarafından sıklıkla tavsiye ediliyordu. Sağlıklı bireylerin her 5 yılda bir tomografi çektirmesini öneren doktorların bu tavsiyesi üzerine harekete geçen bakanlık tüm vücudu tarayan tomografinin normal bir röntgenden 400 kat daha fazla radyasyon yaydığını tespit edince yasak kararı aldı. Tomografiye sağlıklı giren her 50 hastadan birinin maruz kalınan radyasyon nedeniyle çekim sonrasında kansere yakalandığı belirtildi.
1 tomografi 442 röntgene bedel
Yayınlanan raporda sık tomografi çektirenlerin vücutlarındaki birikmiş radyasyon seviyesinin II. Dünya Savaşı'nda Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarından kurtulanlarla eş seviyede olduğu belirtildi. Sıradan bir röntgen vücudu görüntülemek için tek bir ışın gönderirken tomografide daha detaylı bir görüntü elde etmek için art arda birçok ışın gönderiliyor. 2009 sonunda California Üniversitesi'nde görevli Prof. Rebecca Smith-Bindman'ın 1.119 kişiyi inceleyerek yürüttüğü araştırmada tek bir tomografinin 442 göğüs röntgenine ve 74 mamografiye (meme röntgeni) eş oranda radyasyon yaydığı ortaya çıkmıştı. Uzmanlar tomografideki bu riske karşın MR'ın hiçbir yan etkisi olmadığı konusunda görüş birliğine vardı. MR çekimleri sırasında sadece radyo dalgaları kullanılıyor. Bunlar da insan sağlığına zararsız.
Etkileri 30 yıl sonra ortaya çıkar
* Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Türkiye'de bir çok insan tomografi çektiriyor. Hastaya x ışınlarının yani radyasyonun verilmesi kansere sebep olan şeydir. Bunlar vücutta kalıcı olduğu için yok edilemez. Hiç şikayeti olmayan bir kişiyi teşhis edelim diyerek tomografiye sokulmaz. İnsan tomografi çektirdiği anda kanser olmuyor. 30 ya da 40 yıl sonra ortaya çıkıyor.
* Prof. Dr. Murat Kınıkoğlu
Diğer tetkiklere göre üstün yönleri var ama kanser riskini artırması büyük bir dezavantaj. Baş ağrısı nedeniyle tomografiye giren 10 bin hastadan birinde beyin tümörü çıkıyor. Zararlı madde X ışınıdır. Tomografilerde, basit röntgen tetkiklerinden 50-200 kez daha fazla X ışını alınır. Küçük yaştakilerde ve hamile kadınlarda radyasyona bağlı kanserojen etki daha çoktur.
SEVDİKLERİN DE OKUYABİLSİN DİYE PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN
25 Mart 2014 Salı
SONER YALÇIN KASEDİ SEYRETMİŞ
“Kutsal kaset”…
Hz. Musa’nın Kutsal Asa’sı gibi; Kızıldeniz’i ikiye bölecek ve insanları aydınlığa çıkaracak!
“Kutsal kaset” bir ortaya çıkacak, Erdoğan dönemini bitecek!
Yazık.
Getirildiğimiz/ aşağılandığımız hale bakar mısınız:
Umudumuz seks kaseti!
Ayıptır.
Cemaat 25 Mart’ta Erdoğan’ı koltuğundan edecek seks kaseti çıkaracakmış ve Erdoğan siyaseti bırakacakmış!
“Bizim Mahalle” nefesini tuttu, işte bu “kutsal kaseti” bekliyor.
Ortaçağ’a yenildiğimizin resmidir bu. Hayatı salt iki bacak ahlakı üzerine inşa edenlerin bizi getirdiği yer bu çukurdur.
AKP ya da Cemaat ile mücadelede, onların kirli yöntemlerini kullanmak veya o kirli yöntemlerden medet ummak biliniz ki bağnazlıktır; sıradan bir kötülükten yarar beklemektir.
Yapmayınız.
Biz erdemli olmak zorundayız.
Bize yakışan soyluluktur.
Sahi, ne var o “kutsal kaset”in içinde; bilmiyor musunuz?
Ben o kaseti seyrettim…
Çok mu merak ediyorsunuz?
Yazayım…
Hz. Musa’nın Kutsal Asa’sı gibi; Kızıldeniz’i ikiye bölecek ve insanları aydınlığa çıkaracak!
“Kutsal kaset” bir ortaya çıkacak, Erdoğan dönemini bitecek!
Yazık.
Getirildiğimiz/ aşağılandığımız hale bakar mısınız:
Umudumuz seks kaseti!
Ayıptır.
Cemaat 25 Mart’ta Erdoğan’ı koltuğundan edecek seks kaseti çıkaracakmış ve Erdoğan siyaseti bırakacakmış!
“Bizim Mahalle” nefesini tuttu, işte bu “kutsal kaseti” bekliyor.
Ortaçağ’a yenildiğimizin resmidir bu. Hayatı salt iki bacak ahlakı üzerine inşa edenlerin bizi getirdiği yer bu çukurdur.
AKP ya da Cemaat ile mücadelede, onların kirli yöntemlerini kullanmak veya o kirli yöntemlerden medet ummak biliniz ki bağnazlıktır; sıradan bir kötülükten yarar beklemektir.
Yapmayınız.
Biz erdemli olmak zorundayız.
Bize yakışan soyluluktur.
Sahi, ne var o “kutsal kaset”in içinde; bilmiyor musunuz?
Ben o kaseti seyrettim…
Çok mu merak ediyorsunuz?
Yazayım…
Seks kaseti
Neymiş, Cemaat Erdoğan’ı yıkacak seks kaseti çıkaracakmış.
Erdoğan ve seks ilişkisi…
Biz kimsenin özel hayatına burnumuzu sokamayız.
Ama biri bizim hayatımıza burnunu sokarsa onunla mücadele ederiz.
Madem birilerinin seks kaseti beklentisi var; işte onlara seks kaseti hizmeti:
Yıl: 1989
Yer: Sakarya/Adapazarı,
Kristal Düğün Salonu…
Bir turizm firması “Doğum Kontrolü ve Türkiye” adı altında konferans düzenledi.
Konuşmacı Refah Partisi’nin Beyoğlu ilçe başkanı Recep Tayyip Erdoğan. İktidara geldiklerinde kürtaja son vereceklerini açıklamasıyla, çoğunluğu kadın “Siz bizim vücudumuza karışamazsınız” diye kürsüyü işgal etti. Tartışmalar üzerine Erdoğan kürsüden inmek zorunda kaldı.
Erdoğan’ın asıl seks kaseti işte budur.
Erdoğan’ın asıl seks kaseti; Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde oturup, vapurla Kadıköy’ den gelen kızlarımızın-kadınlarımızın kıyafetlerini dikizlemesidir.
Kızlı-erkekli evlere polislerini göndermesidir.
Kaç çocuk doğurulacağına; bebeklerin nasıl dünyaya getirileceğine karar veren mercii olarak sadece kendisini görmesidir.
Evlat sahibi olmayanları aşağılamasıdır.
Dikkat ediniz:
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “ahlak” sözcüğünü Erdoğan kadar ağzına alan bir başka siyasetçi yoktur.
Ve tarih göstermiştir ki; ahlak, Alplere tırmanan yollar gibi, durmadan “u” dönüşüyle karşılar insanı…
Yani o sözler bir gün onun karşınıza mutlak çıkar…
Erdoğan ve seks ilişkisi…
Biz kimsenin özel hayatına burnumuzu sokamayız.
Ama biri bizim hayatımıza burnunu sokarsa onunla mücadele ederiz.
Madem birilerinin seks kaseti beklentisi var; işte onlara seks kaseti hizmeti:
Yıl: 1989
Yer: Sakarya/Adapazarı,
Kristal Düğün Salonu…
Bir turizm firması “Doğum Kontrolü ve Türkiye” adı altında konferans düzenledi.
Konuşmacı Refah Partisi’nin Beyoğlu ilçe başkanı Recep Tayyip Erdoğan. İktidara geldiklerinde kürtaja son vereceklerini açıklamasıyla, çoğunluğu kadın “Siz bizim vücudumuza karışamazsınız” diye kürsüyü işgal etti. Tartışmalar üzerine Erdoğan kürsüden inmek zorunda kaldı.
Erdoğan’ın asıl seks kaseti işte budur.
Erdoğan’ın asıl seks kaseti; Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde oturup, vapurla Kadıköy’ den gelen kızlarımızın-kadınlarımızın kıyafetlerini dikizlemesidir.
Kızlı-erkekli evlere polislerini göndermesidir.
Kaç çocuk doğurulacağına; bebeklerin nasıl dünyaya getirileceğine karar veren mercii olarak sadece kendisini görmesidir.
Evlat sahibi olmayanları aşağılamasıdır.
Dikkat ediniz:
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “ahlak” sözcüğünü Erdoğan kadar ağzına alan bir başka siyasetçi yoktur.
Ve tarih göstermiştir ki; ahlak, Alplere tırmanan yollar gibi, durmadan “u” dönüşüyle karşılar insanı…
Yani o sözler bir gün onun karşınıza mutlak çıkar…
Erdoğan çırılçıplak
O “kutsal kaset” ortaya çıkacakmış, Erdoğan gidecekmiş!
Yahu…
Ne göreceksiniz o kasette?
O kasette ne izleyeceksiniz ki, “işte Erdoğan” diyeceksiniz?
Erdoğan zaten çırılçıplak ortada değil mi?
Kendini hiç saklamadı ki…
Siz de seyrettiniz o kaseti:
“Elhamdülillah şeriatçıyız” dediğini unuttunuz mu?
“Yılbaşına karşıyım” dediğini unuttunuz mu?
“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok; her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor” dediğini unuttunuz mu?
“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak” dediğini unuttunuz mu?
“Sadece imamlar resmi nikah kıysın” dediğini unuttunuz mu?
Uzun uzun yazmaya gerek var mı?..
Bunların hepsini biliyorsunuz:
“Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecek be” demedi mi?
“Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fikirler değişmez” demedi mi?
“Tek hedefimiz İslam devletidir” demedi mi?
“1.5 milyarlık İslam alemi, Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak” demedi mi?
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır” demedi mi?
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır; amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız” demedi mi?
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır; istediğimiz durağa gelince ineriz” demedi mi?
AİHM kararını beğenmeyince, “Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir; ulema ne diyorsa o olur” demedi mi?
Danıştay’ın türban kararını beğenmeyince de, “Efendi sen kim oluyorsun, buna (Osmanlı Hukuku) Mecelle karar verir” demedi mi?
Köylüye, “Ulan terbiyesizlik yapma! Artistlik yapma ulan! Hadi ananı da al git” demedi mi?
Gurbetçi işçiye, “sahtekar” demedi mi?
Şehit yakınına, “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” demedi mi?
Şehit anasına “Ne konuşacam ben o kadınla yahu” demedi mi?
Atatürk’ten, İnönü’den “iki ayyaş” diye bahsetmedi mi?
Alevilere hakaret etti, Caferilere hakaret etti. Cemevi’ne “ucube” demedi mi?
Berkin Elvan’ın annesini yuhalatmadı mı?
Her şey ortada değil mi; kral çıplak değil mi?
Yahu…
Ne göreceksiniz o kasette?
O kasette ne izleyeceksiniz ki, “işte Erdoğan” diyeceksiniz?
Erdoğan zaten çırılçıplak ortada değil mi?
Kendini hiç saklamadı ki…
Siz de seyrettiniz o kaseti:
“Elhamdülillah şeriatçıyız” dediğini unuttunuz mu?
“Yılbaşına karşıyım” dediğini unuttunuz mu?
“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok; her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor” dediğini unuttunuz mu?
“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak” dediğini unuttunuz mu?
“Sadece imamlar resmi nikah kıysın” dediğini unuttunuz mu?
Uzun uzun yazmaya gerek var mı?..
Bunların hepsini biliyorsunuz:
“Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecek be” demedi mi?
“Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fikirler değişmez” demedi mi?
“Tek hedefimiz İslam devletidir” demedi mi?
“1.5 milyarlık İslam alemi, Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak” demedi mi?
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır” demedi mi?
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır; amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız” demedi mi?
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır; istediğimiz durağa gelince ineriz” demedi mi?
AİHM kararını beğenmeyince, “Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir; ulema ne diyorsa o olur” demedi mi?
Danıştay’ın türban kararını beğenmeyince de, “Efendi sen kim oluyorsun, buna (Osmanlı Hukuku) Mecelle karar verir” demedi mi?
Köylüye, “Ulan terbiyesizlik yapma! Artistlik yapma ulan! Hadi ananı da al git” demedi mi?
Gurbetçi işçiye, “sahtekar” demedi mi?
Şehit yakınına, “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” demedi mi?
Şehit anasına “Ne konuşacam ben o kadınla yahu” demedi mi?
Atatürk’ten, İnönü’den “iki ayyaş” diye bahsetmedi mi?
Alevilere hakaret etti, Caferilere hakaret etti. Cemevi’ne “ucube” demedi mi?
Berkin Elvan’ın annesini yuhalatmadı mı?
Her şey ortada değil mi; kral çıplak değil mi?
Ne var o kasette?
Hâla umudunu bir kasete bağlayanlar “titreyip kendine” gelmelidir.
O kaseti herkes seyretti, dinledi aslında…
O kasette:
Erdoğan, “hırsızlık babadan oğla geçer” dedi.
Erdoğan, “Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir” dedi.
17 Aralık lağımı Türkiye’yi kirletti.
Oğlu Bilal Erdoğan’a dediğini unuttunuz mu:
“Senin evinde ne var ne yok, sen bunları bir çıkar, tamam mı…”
“Şey yapmanızda fayda var, parayı tamamıyla sıfırlamanızda fayda var…”
“Tamamen sıfırlandı mı…”
Evlerden kamyon dolusu para çıktı.
Evlerden para kasaları çıktı.
Ayakkabı kutuları hırsızlığın simgesi oldu.
Rabia işareti 4 hırsız Bakan’ı tarif eder oldu.
İnsanların kutsal değerleriyle kimse bu derece alay etmedi; Bakara suresi, makara oldu. Rüşvet parasıyla Mekke’ye gittiler.
17 Aralık’ta tüm gerçekler ortaya çıktı.
Türkiye tarihi böyle bir rezilliği görmedi.
O halde…
Canım kardeşim!
Daha ne çıkmasını bekliyorsun o “kutsal kasetten”?
Her şey ortada değil mi?..
O kaseti herkes seyretti, dinledi aslında…
O kasette:
Erdoğan, “hırsızlık babadan oğla geçer” dedi.
Erdoğan, “Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir” dedi.
17 Aralık lağımı Türkiye’yi kirletti.
Oğlu Bilal Erdoğan’a dediğini unuttunuz mu:
“Senin evinde ne var ne yok, sen bunları bir çıkar, tamam mı…”
“Şey yapmanızda fayda var, parayı tamamıyla sıfırlamanızda fayda var…”
“Tamamen sıfırlandı mı…”
Evlerden kamyon dolusu para çıktı.
Evlerden para kasaları çıktı.
Ayakkabı kutuları hırsızlığın simgesi oldu.
Rabia işareti 4 hırsız Bakan’ı tarif eder oldu.
İnsanların kutsal değerleriyle kimse bu derece alay etmedi; Bakara suresi, makara oldu. Rüşvet parasıyla Mekke’ye gittiler.
17 Aralık’ta tüm gerçekler ortaya çıktı.
Türkiye tarihi böyle bir rezilliği görmedi.
O halde…
Canım kardeşim!
Daha ne çıkmasını bekliyorsun o “kutsal kasetten”?
Her şey ortada değil mi?..
24 Mart 2014 Pazartesi
vekillerin kamp kayıtları
ÖNCÜ DEPREMLER...
ÇOK İLGİNÇ BİLGİLER GELİYOR..
ÇOK İLGİNÇ BİLGİLER GELİYOR..
1- Tüm vekilleri üstünde "kayıtsız, şartsız" hakimiyet isteyen Erdoğan, onlarla ilgili bilgileri yıllardır topluyor. #İçimizeSinmiyor
2- Vekillerle ilgili "hukuk dışı" her türlü bilgi ve belge, Y. Akdoğan tarafından toparlanıp, ona sunuluyordu. Ama yetmedi. #İçimizeSinmiyor
3- Erdoğan, son Kızılcahamam Kampı'ndan önce, oteldeki kamera kayıtlarının dahi toplanmasını, izlenmesini istedi.#İçimizeSinmiyor
4- Amacı sadece bilgi toplamak değil, kim - kiminle görüşüyor, neler yapıyor onu öğrenmekti. Çünkü kimseye güvenmiyor. #İçimizeSinmiyor
5- Fakat "bazı" görüntüler de onların eline geçti. Çünkü "tüm" kayıtlar istenmişti. Vekillerin hanımları dahi kayıt altına alınmıştı.
7- Ve elbette, her "sinsi" hareket gibi, bu bilgi de kamptaki vekillere sızdırıldı. İşte bütün fırtına bundan sonra koptu. #İçimizeSinmiyor
8- Bakanın kast ettiği, "Eşinizin porno görüntüsü çıksa" lafı aslında bu konudaki bilgilerine dayanmaktadır. #İçimizeSinmiyor
9- Yoksa size anlatıldığı gibi, her AKP'linin evine "gizli kameralar" yerleştirilmedi. Esas "korku", kampta yaşananlar. #İçimizeSinmiyor
10- Vekiller bunu duyunca ortalık karışmaya başladı. Ve Akdoğan kendine göre bir çözüm buldu. Vekiller bu sözü hatırlar; #İçimizeSinmiyor
11- Hiçbir günahı olmayan vekil hanım ve kızları kameralar ile kayıt altına alındı. "Uygunsuz görüntü" korkusu başladı. #İcimizeSinmiyor
12- O kampa katılan vekillere sesleniyoruz; "Korkmayın, gerçekleri biliyoruz." Pekiyi sonra neler yaşandı? #İçimizeSinmiyor
13- Kızılcahamam Kampı'nı bilenler bilir, kadınlara ayrı özel bir alan vardır. Orada hanımlar ve eşler, daha rahat hareket ederler.
14- Haliyle de bazı "nispeten" açık görüntülerin de bulunması muhtemeldir. İşte size şantajın kendisi. #İçimizeSinmiyor
15- Bu durumu öğrenen iki vekil, Akdoğan'ın yanına gitti. "Durum nedir Hocam?" diye sordular. Çünkü söylenti inanılmazdı. #İçimizeSinmiyor
16- Akdoğan, iki vekile -ki makam sahibidir kendileri- "Kayıtlar hala duruyor, bir sıkıntı yok" dedi. Kozunu kaybetmek istemiyordu. Ama...
17- Vekiller ikna olmadı. Kayıtların, "kopyasının" alınabileceğini biliyorlardı. Kampın son günlerine de yaklaşılmıştı. #İçimizeSinmiyor
18- Akdoğan, onlara "araştırma" sözü verdi. Fakat söylenti öyle bir boyuta geldi ki birçok vekil, ailesini kamptan yolladı. #İçimizeSinmiyor
19- Kızılcaham Kampı'nda, Arınç - Erdoğan - Akdoğan mücadelesi yaşanırken, vekiller ise can derdine düşmüşlerdi. #İçimizeSinmiyor
20- Bugün, "Haremimize girdiler" diyen Erdoğan, o gün vekillerin "hareminde" cirit atabilecek bilgiyi edindi. Ama bitmedi.#İçimizeSinmiyor
21- "Silikon Maskeden" şikayet eden Erdoğan, çıkması muhtemel kayıtlardan birinin oradan sızdığını düşünüyor. #İçimizeSinmiyor
22- Kampın son gününe gelindiğinde, iki vekil, yanlarına birini daha alarak tekrar Akdoğan'ın yanına gitti. #İçimizeSinmiyor
23- "Hoca, kopyalama durumu var mı? Olmadı şu kayıtlara bir de biz bakalım" dediler. Akdoğan ise, biraz daha süre istedi. #İçimizeSinmiyor
24- Akdoğan, vekillerin hanım ve kızları üzerinden kurulan bu "şantaj" fırsatını "biat etsinler" diye kaçırmak istemedi. #İçimizeSinmiyor
25- Akdoğan'ın hesabına göre, "doğru" bir hedef gösterilir ve eğer yeterince söylenirse, kimse yerinden kıpırdayamazdı.#İçimizeSinmiyor
26- Tıpkı Baykal kasedinde olduğu gibi bir gece yarısı Akit Gazetesi'nin internet sitesine çıkmayı kimse göze alamazdı. #İçimizeSinmiyor
27- Akdoğan iki vekili yanına çağırdı. Toplantı, kampın son gününde, saat dokuz sularında, yönetim odasında gerçekleşti. #İçimizeSinmiyor
28- Akdoğan, bombayı patlattı; "Araştırdık ama tam bilemiyoruz. Bize de böyle şeyler geldi, birileri kayıt odasına girmiş." #İçimizeSinmiyor
29- Akdoğan, zaten Baykal kasedi çıkınca "Cemaat yaptı" algısı yaratılan AKP'li vekiller için can alıcı kozunu oynadı. #İçimizeSinmiyor
30- Akdoğan, "Bizden birilerinin eline geçmiş olabilir, temkinli olmak gerek" dedi. İşte olayın rengi o anda sonra değişti. #İçimizeSinmiyor
31- Akdoğan'nın "bizden birileri" lafı, "cemaat" olarak dolanmaya başladı. Bugün dahi vekillerin hepsi, o mevzuyu bilir. #İçimizeSinmiyor
32- Yoksa siz, tüm vekillerin "Erdoğan Aşkından" dolayı mı yanında olduğunu sanıyordunuz? Esas mesele, "korunma" kazanmak.#İçimizeSinmiyor
33- Erdoğan'ın "koruması" altında kalmaya mecbur bırakılan vekiller, o günden sonra her fırsatta "cemaate" laf ettiler. Hatırlar mısınız?
34- O kasetlerin hepsi, hala malum insanın elindedir. "Cemaatin" otelinde yaşananlar, kime mal edilecekti? #İcimizeSinmiyor
35- Akdoğan ve Erdoğan, "Cemaat" sızdırması adı altında, vekillerin görüntülerini verebilecek durumdadırlar. #İçimizeSinmiyor
36- Kızılcahamam Kampı'nda, "kaset skandalı" ile ilgili tek bir aksi söz söylenebilir mi? "Biatsa biat" diyenlerden bekleriz.
37- "Cemaatin elinde kasetleriniz var" algısı ile korkutulan vekiller, o günden beri biat halindeler. İşte AKP'deki "Erdoğan etkisi"
38- Kendi vekillerinin "uygunsuz görüntülerini" ellerinde tutanlar, "dürüst" insanları da hareketsiz bıraktılar. #İçimizeSinmiyor
39- Akdoğan, "şantaj" kasetlerini bugünler için saklamıştı. Gökçek'in şehrinde, aksi de beklenemezdi. #İçimizeSinmiyor
40- Hem otele "kayıtları tut ve bize ver" diyeceksiniz hem de "Cemaatin eline geçti" diyerek vekillere boyun eğdireceksiniz. İşte Akdoğan.
41- Fakat işin bir de Erdoğan boyutu var elbette. Acaba Akdoğan, Erdoğan'a tüm görüntüleri gerçekten verdi mi? #İçimizeSinmiyor
42- "Eşlerin porno kasetini" dillendiren bakan ile "Haremimize girdiler" diyen Erdoğan'ın derdi aynı aslında. Fakat tek bir farkla...
43- Erdoğan'ın dillendirdiği diğer bir meselenin, aynı kayıtlarda bulunduğu söyleniyor. Tabii yalnız Akdoğan'ın elinde. #İcimizeSinmiyor
44- Erdoğan'ın ses ve görüntü kayıtlarından bu kadar emin olmasının nedeni, Kızılcahamam Kampı'ndakilerin sızma ihtimali. Pekiyi ne oldu?
45- Erdoğan ile ilgili yıllardır dillendirilen "mut'a nikahının" kanıtları olduğu söyleniyor. Kendilerinden korkuyorlar. #İçimizeSinmiyor
46- Erdoğan'ın toplantı aralarında bir köşeye çekildiği herkes tarafından biliniyor. Mesele, yanına kimin gittiğinde... #İçimizeSinmiyor
47- Erdoğan'ın, o kadınla el-ele, göz-göze, sevgi dolu görüntülerinin olduğu uzun zamandır konuşuluyor. İspatı Akdoğan'da. #İçimizeSinmiyor
48- Erdoğan, bu yüzden, muhalif İ. N. Şahin için "kaseti var" diyor. Çünkü gördü, biliyor. Ama kendisinden haberi yok. #İçimizeSinmiyor
49- Erdoğan'ın "hırsızlıktan" zerre korkusu yok. Bütün mesele, kendi ile birlikte kimlerin "alaşağı" edileceğinde. #İçimizeSinmiyor
50- İ. N. Şahin'e yapılan "kasetin var" tehditi, aylardır tüm vekillere uygulanıyor. Madem hepsini biliyordun, neden operasyon yapmadın?
51- Madem Cemaat, şantaj yapıyordu ve bunu biliyordun, neden sustun? Çünkü aslında hepsini sen yapıyordun. #İçimizeSinmiyor
52- Her vekille ilgili gizli bilgi edinmek için topladığın kayıtlar, şimdi hepinizin boyunu aşmış durumda. #İçimizeSinmiyor
53- Günün birinde, vekillerle ilgili "ard arda" görüntüler yayınlanırsa, şaşırmayınız. Her şey Erdoğan'ın bekaası için. #İçimizeSinmiyor
54- Yoksa siz, Bilal'in o evden sadece paraları çıkardığını mı sanıyorsunuz? Hem belki onu da kanlı-canlı görürüz yakında. #İçimizeSinmiyor
55- Erdoğan'ın, "mağdur" duruma düşürülmesi gerekirse, o kasetleri de izleyebiliriz. Şantaj da onlarda, kirli siyaset de. #İçimizeSinmiyor
56- Kızılcahamam'daki kasetlerin kopyaları Akdoğan'ın elinde. İşin özü, beklenti Cemaat'ten değil, AKP'den olmalı. #İçimizeSinmiyor
57- Yoksa siz, "istifadan dönen bakanların" memleket için mi gitmekten vazgeçtiklerini sanıyordunuz? #İçimizeSinmiyor
58- Eğer, "Başbakan da ortaktır buna" derseniz, kulağınız çekilir, "kasetiniz" ortaya konur. Sonra da biat edersiniz. #İçimizeSinmiyor
59- Yolsuzlukları ortaya dökülen, her mecrayı yönetme derdine düşen Erdoğan, evvela kendi yakın çevresine baksın. Çünkü... #İçimizeSinmiyor
60- Çünkü Erdoğan, kendi kazdığı kuyuya, kendi adamları tarafından itilecek. Şantaja bu kadar hakimiyetin, korkunun nedeni budur.
61. Twit Ankara @TwitAnkara 2 sa.
Velhasıl kelam, Akdoğan bu ülkenin "kara kutusu" konumundadır. Onu vazgeçilmez yapan da budur. O giderse, herkes gider. #İçimizeSinmiyor
2- Vekillerle ilgili "hukuk dışı" her türlü bilgi ve belge, Y. Akdoğan tarafından toparlanıp, ona sunuluyordu. Ama yetmedi. #İçimizeSinmiyor
3- Erdoğan, son Kızılcahamam Kampı'ndan önce, oteldeki kamera kayıtlarının dahi toplanmasını, izlenmesini istedi.#İçimizeSinmiyor
4- Amacı sadece bilgi toplamak değil, kim - kiminle görüşüyor, neler yapıyor onu öğrenmekti. Çünkü kimseye güvenmiyor. #İçimizeSinmiyor
5- Fakat "bazı" görüntüler de onların eline geçti. Çünkü "tüm" kayıtlar istenmişti. Vekillerin hanımları dahi kayıt altına alınmıştı.
7- Ve elbette, her "sinsi" hareket gibi, bu bilgi de kamptaki vekillere sızdırıldı. İşte bütün fırtına bundan sonra koptu. #İçimizeSinmiyor
8- Bakanın kast ettiği, "Eşinizin porno görüntüsü çıksa" lafı aslında bu konudaki bilgilerine dayanmaktadır. #İçimizeSinmiyor
9- Yoksa size anlatıldığı gibi, her AKP'linin evine "gizli kameralar" yerleştirilmedi. Esas "korku", kampta yaşananlar. #İçimizeSinmiyor
10- Vekiller bunu duyunca ortalık karışmaya başladı. Ve Akdoğan kendine göre bir çözüm buldu. Vekiller bu sözü hatırlar; #İçimizeSinmiyor
11- Hiçbir günahı olmayan vekil hanım ve kızları kameralar ile kayıt altına alındı. "Uygunsuz görüntü" korkusu başladı. #İcimizeSinmiyor
12- O kampa katılan vekillere sesleniyoruz; "Korkmayın, gerçekleri biliyoruz." Pekiyi sonra neler yaşandı? #İçimizeSinmiyor
13- Kızılcahamam Kampı'nı bilenler bilir, kadınlara ayrı özel bir alan vardır. Orada hanımlar ve eşler, daha rahat hareket ederler.
14- Haliyle de bazı "nispeten" açık görüntülerin de bulunması muhtemeldir. İşte size şantajın kendisi. #İçimizeSinmiyor
15- Bu durumu öğrenen iki vekil, Akdoğan'ın yanına gitti. "Durum nedir Hocam?" diye sordular. Çünkü söylenti inanılmazdı. #İçimizeSinmiyor
16- Akdoğan, iki vekile -ki makam sahibidir kendileri- "Kayıtlar hala duruyor, bir sıkıntı yok" dedi. Kozunu kaybetmek istemiyordu. Ama...
17- Vekiller ikna olmadı. Kayıtların, "kopyasının" alınabileceğini biliyorlardı. Kampın son günlerine de yaklaşılmıştı. #İçimizeSinmiyor
18- Akdoğan, onlara "araştırma" sözü verdi. Fakat söylenti öyle bir boyuta geldi ki birçok vekil, ailesini kamptan yolladı. #İçimizeSinmiyor
19- Kızılcaham Kampı'nda, Arınç - Erdoğan - Akdoğan mücadelesi yaşanırken, vekiller ise can derdine düşmüşlerdi. #İçimizeSinmiyor
20- Bugün, "Haremimize girdiler" diyen Erdoğan, o gün vekillerin "hareminde" cirit atabilecek bilgiyi edindi. Ama bitmedi.#İçimizeSinmiyor
21- "Silikon Maskeden" şikayet eden Erdoğan, çıkması muhtemel kayıtlardan birinin oradan sızdığını düşünüyor. #İçimizeSinmiyor
22- Kampın son gününe gelindiğinde, iki vekil, yanlarına birini daha alarak tekrar Akdoğan'ın yanına gitti. #İçimizeSinmiyor
23- "Hoca, kopyalama durumu var mı? Olmadı şu kayıtlara bir de biz bakalım" dediler. Akdoğan ise, biraz daha süre istedi. #İçimizeSinmiyor
24- Akdoğan, vekillerin hanım ve kızları üzerinden kurulan bu "şantaj" fırsatını "biat etsinler" diye kaçırmak istemedi. #İçimizeSinmiyor
25- Akdoğan'ın hesabına göre, "doğru" bir hedef gösterilir ve eğer yeterince söylenirse, kimse yerinden kıpırdayamazdı.#İçimizeSinmiyor
26- Tıpkı Baykal kasedinde olduğu gibi bir gece yarısı Akit Gazetesi'nin internet sitesine çıkmayı kimse göze alamazdı. #İçimizeSinmiyor
27- Akdoğan iki vekili yanına çağırdı. Toplantı, kampın son gününde, saat dokuz sularında, yönetim odasında gerçekleşti. #İçimizeSinmiyor
28- Akdoğan, bombayı patlattı; "Araştırdık ama tam bilemiyoruz. Bize de böyle şeyler geldi, birileri kayıt odasına girmiş." #İçimizeSinmiyor
29- Akdoğan, zaten Baykal kasedi çıkınca "Cemaat yaptı" algısı yaratılan AKP'li vekiller için can alıcı kozunu oynadı. #İçimizeSinmiyor
30- Akdoğan, "Bizden birilerinin eline geçmiş olabilir, temkinli olmak gerek" dedi. İşte olayın rengi o anda sonra değişti. #İçimizeSinmiyor
31- Akdoğan'nın "bizden birileri" lafı, "cemaat" olarak dolanmaya başladı. Bugün dahi vekillerin hepsi, o mevzuyu bilir. #İçimizeSinmiyor
32- Yoksa siz, tüm vekillerin "Erdoğan Aşkından" dolayı mı yanında olduğunu sanıyordunuz? Esas mesele, "korunma" kazanmak.#İçimizeSinmiyor
33- Erdoğan'ın "koruması" altında kalmaya mecbur bırakılan vekiller, o günden sonra her fırsatta "cemaate" laf ettiler. Hatırlar mısınız?
34- O kasetlerin hepsi, hala malum insanın elindedir. "Cemaatin" otelinde yaşananlar, kime mal edilecekti? #İcimizeSinmiyor
35- Akdoğan ve Erdoğan, "Cemaat" sızdırması adı altında, vekillerin görüntülerini verebilecek durumdadırlar. #İçimizeSinmiyor
36- Kızılcahamam Kampı'nda, "kaset skandalı" ile ilgili tek bir aksi söz söylenebilir mi? "Biatsa biat" diyenlerden bekleriz.
37- "Cemaatin elinde kasetleriniz var" algısı ile korkutulan vekiller, o günden beri biat halindeler. İşte AKP'deki "Erdoğan etkisi"
38- Kendi vekillerinin "uygunsuz görüntülerini" ellerinde tutanlar, "dürüst" insanları da hareketsiz bıraktılar. #İçimizeSinmiyor
39- Akdoğan, "şantaj" kasetlerini bugünler için saklamıştı. Gökçek'in şehrinde, aksi de beklenemezdi. #İçimizeSinmiyor
40- Hem otele "kayıtları tut ve bize ver" diyeceksiniz hem de "Cemaatin eline geçti" diyerek vekillere boyun eğdireceksiniz. İşte Akdoğan.
41- Fakat işin bir de Erdoğan boyutu var elbette. Acaba Akdoğan, Erdoğan'a tüm görüntüleri gerçekten verdi mi? #İçimizeSinmiyor
42- "Eşlerin porno kasetini" dillendiren bakan ile "Haremimize girdiler" diyen Erdoğan'ın derdi aynı aslında. Fakat tek bir farkla...
43- Erdoğan'ın dillendirdiği diğer bir meselenin, aynı kayıtlarda bulunduğu söyleniyor. Tabii yalnız Akdoğan'ın elinde. #İcimizeSinmiyor
44- Erdoğan'ın ses ve görüntü kayıtlarından bu kadar emin olmasının nedeni, Kızılcahamam Kampı'ndakilerin sızma ihtimali. Pekiyi ne oldu?
45- Erdoğan ile ilgili yıllardır dillendirilen "mut'a nikahının" kanıtları olduğu söyleniyor. Kendilerinden korkuyorlar. #İçimizeSinmiyor
46- Erdoğan'ın toplantı aralarında bir köşeye çekildiği herkes tarafından biliniyor. Mesele, yanına kimin gittiğinde... #İçimizeSinmiyor
47- Erdoğan'ın, o kadınla el-ele, göz-göze, sevgi dolu görüntülerinin olduğu uzun zamandır konuşuluyor. İspatı Akdoğan'da. #İçimizeSinmiyor
48- Erdoğan, bu yüzden, muhalif İ. N. Şahin için "kaseti var" diyor. Çünkü gördü, biliyor. Ama kendisinden haberi yok. #İçimizeSinmiyor
49- Erdoğan'ın "hırsızlıktan" zerre korkusu yok. Bütün mesele, kendi ile birlikte kimlerin "alaşağı" edileceğinde. #İçimizeSinmiyor
50- İ. N. Şahin'e yapılan "kasetin var" tehditi, aylardır tüm vekillere uygulanıyor. Madem hepsini biliyordun, neden operasyon yapmadın?
51- Madem Cemaat, şantaj yapıyordu ve bunu biliyordun, neden sustun? Çünkü aslında hepsini sen yapıyordun. #İçimizeSinmiyor
52- Her vekille ilgili gizli bilgi edinmek için topladığın kayıtlar, şimdi hepinizin boyunu aşmış durumda. #İçimizeSinmiyor
53- Günün birinde, vekillerle ilgili "ard arda" görüntüler yayınlanırsa, şaşırmayınız. Her şey Erdoğan'ın bekaası için. #İçimizeSinmiyor
54- Yoksa siz, Bilal'in o evden sadece paraları çıkardığını mı sanıyorsunuz? Hem belki onu da kanlı-canlı görürüz yakında. #İçimizeSinmiyor
55- Erdoğan'ın, "mağdur" duruma düşürülmesi gerekirse, o kasetleri de izleyebiliriz. Şantaj da onlarda, kirli siyaset de. #İçimizeSinmiyor
56- Kızılcahamam'daki kasetlerin kopyaları Akdoğan'ın elinde. İşin özü, beklenti Cemaat'ten değil, AKP'den olmalı. #İçimizeSinmiyor
57- Yoksa siz, "istifadan dönen bakanların" memleket için mi gitmekten vazgeçtiklerini sanıyordunuz? #İçimizeSinmiyor
58- Eğer, "Başbakan da ortaktır buna" derseniz, kulağınız çekilir, "kasetiniz" ortaya konur. Sonra da biat edersiniz. #İçimizeSinmiyor
59- Yolsuzlukları ortaya dökülen, her mecrayı yönetme derdine düşen Erdoğan, evvela kendi yakın çevresine baksın. Çünkü... #İçimizeSinmiyor
60- Çünkü Erdoğan, kendi kazdığı kuyuya, kendi adamları tarafından itilecek. Şantaja bu kadar hakimiyetin, korkunun nedeni budur.
61. Twit Ankara @TwitAnkara 2 sa.
Velhasıl kelam, Akdoğan bu ülkenin "kara kutusu" konumundadır. Onu vazgeçilmez yapan da budur. O giderse, herkes gider. #İçimizeSinmiyor
23 Mart 2014 Pazar
KANAL HAVA ALANI VE RANT
RANT RANT RANT.....
AKEPE DENİNCE , VATAN MİLLET SAKARYA !...BOŞ. NE VARSA RANT İÇİN.
KANAL, KÖPRÜ, HAVA ALANI....HEPSİNE PARA DİYE BAKILIYOR!. İNSAN OBJESİ HİÇ YOK! TABİAT, DOĞA, YEŞİL, ORMAN HAK GETİRE! Y O K !
ÖRNEĞİN HAVA ALANI!
BASİTE İNDİRGERSEK, RAKAM KALABALIĞINI MÜHENDİSLERE VE İŞİ BİLENLERE BIRAKIRSAK, R A N T VARRRRR.
YEŞİLKÖYE İLAVE İLE, PİST İLAVESİ İLE KAPASİTE İKİ KATINA, HEMDE DAHA EKONOMİK OLMAK ÜZERE, ARTIRILABİLİYOR...BUNLARI AKADEMİK ÜNİVERSİTELER VE MÜHENDİS ODALARI VE TEKNİK BİRİMLER SÖYLÜYORRR..İŞTE TAM DA BU DURUM AKEPEKAKA YA UYMUYOR! NEDEN? ÇÜNKÜ RANT ! YOK!..ŞİMDİ BAKIN NELER OLUIYOR?
HAVAALANI YENİ YAPILINCA; 1) - BÜYÜK BİR TOPRAK DÖKÜM ALANI MEYDANA ÇIKIYOR!, 2) - ÖNCEDEN ORAYA YATIRIM YAPAN ÖNCEDEN HABERLİ TOPRAK SATIN ALAN!, HIRSIZ VE YOLSUZLAR , YANDAŞ ZENGİNLER, MÜTHİŞ BİR RANT SAĞLIYOR! 3) - BU İŞLERİ ALANLAR, YAPANLAR , YANDAŞ MÜTEAHHİTLER, HAFRİYATI TAŞIYANLAR ÇABUK VE KISA YOLDAN ZENGİN OLUYORLAR!, 4) - YEŞİLKÖY TAŞININCA NE OLUYOR?, BOŞA ÇIKAN ARSA!, YEŞİLKÖYDE! HEMDE! NE BİÇİM "KUPON ARSA " OLUYOR? TOKİ ALEVERE DALEVERE MALUM ÇEVREYE SIFIR ÜCRETLE AKTARIYOR!. ..BİZ BUNA NE DİYORUZ? BİR TAŞLA 3-5 KUŞ ! NASIL AMA, İBLİSİN AKLINA GELİRMİ? BÖYLE BİR ZARARI, ÜLKEYE , ŞEYTAN VEYA ZEBANİ! VEREBİLİRMİ?...
BUNUN YANINDA ÜLKEYE ZARARI, ORMANIN YOK OLMASI, TABİATIN KATLEDİLMESİ, IKLİMİN BOZULMASI, DOĞANIN DENGESİNİN BOZULMASI, SU KAYNAKLARININ YOK OLMASI, KURUMASI, SUSUZLUK, KITLIK, OLMASI..
ÖRNEĞİN KANAL İLE , BİN YILLARCA DOĞAL HALDE OLAN KARA DENİZ, MARMARA HAYATİ DENGESİ!, CANLILAR, EKOLOJİK DENGE, FİZİKİ DENGE, IKLİM DENGESİ, ALLAH ' IN DENGESİ , YOK OLUYOR, HATTA DEPREM İÇİN İSTANBULUN YERALTI, ZEMİN YAPISI DENGESİ BOZULUYOR! YAPISI, SU DURUMU, TABAKA YAPISI, JEOLOJİK YAPISI BOZULUYORRR!
VELHASIL İS T A N B U L YOK OLUYORRR, YOK EDİLİYORRR. VELAKİN ! NE GAM ! AKEPEKAKA RANT SAĞLIYOR, ZENGİNİNİ YARATIYOR, DOYMUYOR, BÜYÜK BİR KİN VE HIRSLA ÜLKEYİ BATIRIYOR. DİLLE, BAYRAKLA, MİLLETLE , " TÜRK MİLLETİNİ " BÖLÜYOR. ANLAŞMALARINA SADIK KALARAK ÜLKEYİ YAVAŞ YAVAŞ BATIRIYOR, SATIYOR!, VE SÖZ VERDİĞİ GİBİ B Ö L Ü Y O R R . BÖLÜYORR B Ö L Ü Y O R R !..RANT RANT, R A N T SAĞLIYOR, PARA PARA PARA ! DOYMUYORRRR!.. VESSELAM.........................ALLAH BU ÜLKEYE ZARAR VERENLERİN AEVLERİNE, OCAKLARINA, NESİLLERİNE ATAŞLAR SALSIN.........EBABİL KUŞLARINI GÖNDERSİN..........................
AKEPE DENİNCE , VATAN MİLLET SAKARYA !...BOŞ. NE VARSA RANT İÇİN.
KANAL, KÖPRÜ, HAVA ALANI....HEPSİNE PARA DİYE BAKILIYOR!. İNSAN OBJESİ HİÇ YOK! TABİAT, DOĞA, YEŞİL, ORMAN HAK GETİRE! Y O K !
ÖRNEĞİN HAVA ALANI!
BASİTE İNDİRGERSEK, RAKAM KALABALIĞINI MÜHENDİSLERE VE İŞİ BİLENLERE BIRAKIRSAK, R A N T VARRRRR.
YEŞİLKÖYE İLAVE İLE, PİST İLAVESİ İLE KAPASİTE İKİ KATINA, HEMDE DAHA EKONOMİK OLMAK ÜZERE, ARTIRILABİLİYOR...BUNLARI AKADEMİK ÜNİVERSİTELER VE MÜHENDİS ODALARI VE TEKNİK BİRİMLER SÖYLÜYORRR..İŞTE TAM DA BU DURUM AKEPEKAKA YA UYMUYOR! NEDEN? ÇÜNKÜ RANT ! YOK!..ŞİMDİ BAKIN NELER OLUIYOR?
HAVAALANI YENİ YAPILINCA; 1) - BÜYÜK BİR TOPRAK DÖKÜM ALANI MEYDANA ÇIKIYOR!, 2) - ÖNCEDEN ORAYA YATIRIM YAPAN ÖNCEDEN HABERLİ TOPRAK SATIN ALAN!, HIRSIZ VE YOLSUZLAR , YANDAŞ ZENGİNLER, MÜTHİŞ BİR RANT SAĞLIYOR! 3) - BU İŞLERİ ALANLAR, YAPANLAR , YANDAŞ MÜTEAHHİTLER, HAFRİYATI TAŞIYANLAR ÇABUK VE KISA YOLDAN ZENGİN OLUYORLAR!, 4) - YEŞİLKÖY TAŞININCA NE OLUYOR?, BOŞA ÇIKAN ARSA!, YEŞİLKÖYDE! HEMDE! NE BİÇİM "KUPON ARSA " OLUYOR? TOKİ ALEVERE DALEVERE MALUM ÇEVREYE SIFIR ÜCRETLE AKTARIYOR!. ..BİZ BUNA NE DİYORUZ? BİR TAŞLA 3-5 KUŞ ! NASIL AMA, İBLİSİN AKLINA GELİRMİ? BÖYLE BİR ZARARI, ÜLKEYE , ŞEYTAN VEYA ZEBANİ! VEREBİLİRMİ?...
BUNUN YANINDA ÜLKEYE ZARARI, ORMANIN YOK OLMASI, TABİATIN KATLEDİLMESİ, IKLİMİN BOZULMASI, DOĞANIN DENGESİNİN BOZULMASI, SU KAYNAKLARININ YOK OLMASI, KURUMASI, SUSUZLUK, KITLIK, OLMASI..
ÖRNEĞİN KANAL İLE , BİN YILLARCA DOĞAL HALDE OLAN KARA DENİZ, MARMARA HAYATİ DENGESİ!, CANLILAR, EKOLOJİK DENGE, FİZİKİ DENGE, IKLİM DENGESİ, ALLAH ' IN DENGESİ , YOK OLUYOR, HATTA DEPREM İÇİN İSTANBULUN YERALTI, ZEMİN YAPISI DENGESİ BOZULUYOR! YAPISI, SU DURUMU, TABAKA YAPISI, JEOLOJİK YAPISI BOZULUYORRR!
VELHASIL İS T A N B U L YOK OLUYORRR, YOK EDİLİYORRR. VELAKİN ! NE GAM ! AKEPEKAKA RANT SAĞLIYOR, ZENGİNİNİ YARATIYOR, DOYMUYOR, BÜYÜK BİR KİN VE HIRSLA ÜLKEYİ BATIRIYOR. DİLLE, BAYRAKLA, MİLLETLE , " TÜRK MİLLETİNİ " BÖLÜYOR. ANLAŞMALARINA SADIK KALARAK ÜLKEYİ YAVAŞ YAVAŞ BATIRIYOR, SATIYOR!, VE SÖZ VERDİĞİ GİBİ B Ö L Ü Y O R R . BÖLÜYORR B Ö L Ü Y O R R !..RANT RANT, R A N T SAĞLIYOR, PARA PARA PARA ! DOYMUYORRRR!.. VESSELAM.........................ALLAH BU ÜLKEYE ZARAR VERENLERİN AEVLERİNE, OCAKLARINA, NESİLLERİNE ATAŞLAR SALSIN.........EBABİL KUŞLARINI GÖNDERSİN..........................
22 Mart 2014 Cumartesi
21 Mart 2014 Cuma
hırsızlık miktarı
Kılıçdaroğlu'na ayakkabı fırlatıldı
Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında platform önünde bulunan bir genç ayakkabılarını sahneye fırlattı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Gaziantep'te halka hitap etti. Konuşması sırasında işsiz ve 8 ayrı suçtan sabıkalı olduğu öğrenilen Mehmet Yıldız adlı kişi Kılıçdaroğlu'na ayakkabı attı. Yıldız olay sonrası gözaltına alındı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğle saatlerinde beraberinde eşi ve parti kurmayları ile birlikte Gaziantep’e geldi. Özel uçakla kente gelen ve partililer tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, konvoy eşliğinde şehir turu yaptıktan sonra
HARAMİLERİN İKTİDARINI YIKACAĞIZ
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, CHP İktidarında tüm komşularla barış içerisinde yaşanacağını ifade etti. Gaziantep’in tarım şehri olduğunu ancak üreticinin alın terinin karşılığını alamadığını savunan Kılıçdaroğlu, CHP’nin iktidara gelmesi durumunda devleti yönetemeyeceği iddialarını eleştirerek şunları söyledi:
"Gaziantep’ten söylüyorum, bütün Türkiye’deki çiftçiler duysun; CHP iktidarında çiftçi için mazotun litresi 1,5 lira olacaktır nokta. Emekli işine devam edince yüzde 15 sosyal güvenlik primi kesiliyor. Türkiye’deki esnaflar duysun CHP iktidarında esnafın emekli aylığından hiçbir kesinti yapılmayacaktır nokta. Diyorlar ki; ’CHP iktidara gelirse devleti yönetemez’, yahu böyle saçma şey olur mu? Devleti kuran parti niye yönetemesin. Devleti biz kurduk. Yine diyorlar ki; ’CHP iktidara geldiğinde yardımları kesecek?" Niye keselim. CHP iktidara geldiğinde yurttaşın aldığı yardım birken en az iki olacaktır. 30 Mart’ta bayram havasında kol kola omuz omuza sandığa gideceğiz ve haramilerin iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız."
KONUŞMALAR MONTAJ DEĞİL, ANTEP KADAR GERÇEK
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının ardından çıkan ses kayıtlarının montaj olduğunun savunulduğunu ancak çağrılarına rağmen Başbakan Erdoğan’ın bunun aksini ispatlayamadığını ifade eden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ’Hiçbirisi montaj değil. Antep ne kadar gerçekse bunlarda o kadar gerçek’ diyerek şöyle konuştu:
"Antep’in vicdanına sesleniyorum; ayın 30’unda sandığa gideceksiniz ya helale ya harama oy vereceksiniz. Helalden yana oy kullanacağız, harama ortak olmayacağız. Bu milletin vicdanı harama ortaklığı kabul etmez."
DİKTATÖRE DEMOKRASİ DERSİ VERECEĞİZ
Twitter’e getirilen yasağı da eleştiren ve bu sosyal ağı en çok kullanan kesim olan 2,5 milyon gencin ilk kez sandığa gideceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dün Bursa’da konuşmuş bu başçalan. Niye başçalan diyorum onu da söyleyeyim. Balık baştan kokar diye bir atasözü var. O götürüyor, bakanları götürüyor, banka genel müdürü götürüyor, işadamları götürüyor. En baştaki yaparsa ’o götürdü ben niye götürmeyeyim’ diyen genel müdür 4,5 milyon doları ayakkabı kutusuna yerleştiriyor. Bakın bir gerçek daha hiçbir zaman ’bu ses bana ait ses değildir’ demedi, diyemedi. Şimdi yasaklar getiriyor. Dün konuşmuş ’Twitter yasağı getireceğim’ demiş getirmiş. Gençler en çok siz kullanıyorsunuz Twiter’i, size sesleniyorum. İlk kez 2,5 milyon gencimiz bu seçimlerde oy kullanacak. O gençlere sesleniyorum; özgür Türkiye istiyor musunuz?, iyi bir demokrasi istiyor musunuz?, düşüncelerini özgürce açıklamak istiyor musunuz?, aş ve işiniz olsun istiyor musun? Twitter yasakları kalksın istiyor musunuz? Facebook yasağı kalksın istiyor musunuz? O zaman adres belli. Ayın 30’unda sandığa kol kola, omuz omuza, bir bayram havasında gideceğiz ve diktatöre demokrasi dersi vereceğiz" diye konuştu.
RABİA İŞARETİ 4 BAKAN İLE KENDİSİNİN İŞARETİ
Konuşmasında daha sonra eliyle Rabia işareti yapan ve bu işareti Başbakan Erdoğan’ın sıkça yaptığına değinen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti.
"Rabia işareti yapıyor, bu nedir; dört bakan, bir başçalan. Aynen öyle dört bakan, bir başçalan. Erdoğan yaptığında dört bakandan bahsediyor ama birde başçalan var. Bir ülkede vatandaş soyuluyorsa ve soyan iktidarsa telefonlarda başka şeyler yapıyorlarsa hesabını soracağız. Allah’ın kelamıyla dalga geçilmez. Özellikle AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. Hiç kimse dünyada Allah’ın kelamıyla dalga geçmemiştir. Ama bunların bir bakanı çıkıp bunu yapmıştır. Bunların bir bakanı çıkıp ’her cuma bir ayet sallıyorum’ demiştir. Şimdi vicdanlara sesleniyorum; Allah’ın kelamıyla dalga geçen bu kişilere oy verecek misiniz? Oy verirseniz harama ortak olursunuz, bu kadar açık ve net söylüyorum. Ben tüm yurttaşlarımı seviyorum. Kimse arasında ayrılık gayrılık yapmadım. Herkese saygı gösteriyorum, demokrasi gereği neyse yerine getirmeye çalışıyorum ama kul hakkı yiyeni affetmem, kimse kusura bakmasın."
GENÇLER DİKTATÖRE DERSİNİ VERİN
Sandığa ilk kez gidecek gençlerden yasaklar getiren diktatöre demokrasi dersi vermesini isteyen Kılıçdaroğlu, "2,5 milyon gencimiz ilk kez sandığa gidecek ve oyunu kullanacak. 2,5 milyon gencimize sesleniyorum; internete yasak yasak getirdiler, gösteri yapıyorsunuz barışçı gösteri o yasak, HES’lere karşı çıkıyor vatandaş o yasak, sendikalaşmak yasak. Peki ne serbest? Hırsızlık serbest. Eğer bir ülkede demokrasi yasaklanıyorsa, özgürlükler yasaklanıyorsa, hırsızlardan hesap sorulmuyorsa 2,5 milyon gencimize, o çocuklara sesleniyorum; bu ülkenin geleceği için Çanakkale’de dedelerimiz kucak kucağa yatıyor, Antep savunmasını, Maraş’ı, 30 Ağustos’u, Anafartalar’ı biliyorsunuz. Onlar bize güzel bir Türkiye bırakmak için canlarını feda edip kanlarını akıttılar. Biz de çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız. Bu gençler ülkeyi seviyor, sizlerin bir diktatöre diz çöktürdüğünüzü de biliyorum. Ayın 30’unda 2,5 milyon genç sandığa gidin ve bir diktatöre dersini verin."
BAKANLARIN ALDIKLARI RÜŞVETLER...
Konuşmasının devamında TBMM’de yapılan fezleke görüşmelerinin eleştiren ve yaşananları komedi olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, fezlekede yer aldığını ifade ettiği rakamları açıklayarak şunları söyledi:
"Bu bakanlar ne kadar götürdü? Çok değil mi? Ama çokun üstünde. TBMM’ye fezlekeler geldi, görüşmeleri izlediniz tam bir komedi. Ama ben o fezlekelerden bazı rakamları sizlere sunmak istiyorum. Bu rakamlar benim rakamım değil savcının rakamı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan rüşvette çağlamış 28 defada 52 milyon dolar götürmüş. Antep’in, bütün temiz insanların vicdanına sesleniyorum; görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, rengi ne olursa olsun bir bakan altında kırmızı plakalı araç 28 defada 52 milyon dolar rüşvet alırsa hala gidip o partiye oy verecek misiniz? Onun için diyorum; ya helale ya harama ortak olacaksınız. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Antep’te valilik yaptığını da biliyorum. Benim üzüldüğüm devlete bu kadar yıl hizmet etmiş birisinin nasıl bu hale düştüğüdür? Sabah 07.30’da oğlunu arıyor evde ne kadar para olduğunu konuşuyorlar. Oğlu babasına bildiğini söylüyor ve birkaç kuruş diyor. Baba ısrar edince evlat ’1 trilyon kadar’ diyor. Gaziantep’in, Türkiye’nin vicdanına sesleniyorum; hangi bakanın oğlunun evinde yatak odasında boy boy kasalar olur ve içinde 1 trilyon nakit para olur? Kimin paraları bunlar, sizin paralarınız, hepimizin paraları. Alın teri çalındı çünkü orda. Üçüncüsü Egemen Bağış; hani diyor ya ’bakara makara’, Allah’ın kelamıyla dalga geçiyor, ’her cuma bir ayet sallıyorum’ diyor, ’milleti uyutuyorum’ diyor. Bu da 3 defada 1,5 milyon dolar götürmüş. Şimdi temiz bir Türkiye, beraber yaşamak, huzurlu bir Türkiye, çocuklarımıza daha güzel Türkiye bırakmak, kadın erkek eşitliği istiyor muyuz?"
BAYRAĞI SİYASETE ALET ETTİLER, BAYRAK EDEBİYATI YAPIYORLAR
AK Parti’nin Türk bayraklı reklamını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bir reklam yaptılar Türk bayrağını siyasete alet ettiler. Kırkpınar güreşlerinin olduğu gün Edirne’ye gittim, Stadyumda büyük bir bayrak 20-25 genç tarafından tribünlerin önünde gezdiriliyor. Hangi tribün önünden geçerse insan ayağa kalkar saygı duruşunda bulunur. İlk kez bayrak şeref tribünü önünden geçerken herkes ayağa kalktı 4 bakan ayağa kalkmadı, AKP’li bakan. Şimdi bayrak edebiyatı yapıyorlar. Bayrak geçerken ayağa kalkmayan o AKP milletvekili, bakanlar için bir şey yaptı mı? Sahtekarlığı buradan belli" dedi.
KİMSENİN EKMEĞİYLE OYNAMAYACAĞIZ
Kadınların başörtüsü üzerinden büyük ölçüde siyaset yapıldığını ama ister açık ister kapalı tüm kadınların başının üstünde yeri olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, oy versin vermesin CHP’nin kimsenin ekmeğiyle oynamayacağını ifade ederek, "Ama bu gazeteye telefon ediyor. Eskiden bir ’Alo Fatih’ vardı, şimdi ’Alo Mustafa’ var. Mustafa’ya telefon ediyor başı kapalı kardeşimiz köşe yazarı yazı yazıyor hoşuna gitmediği için işten attırıyor. Bir vatandaşın ekmeğiyle oynamak ve bunu yapan kişiyle bir araya gelmek benim istemediğim bir şey. Hiçbir zaman kimsenin ekmeğiyle kimsenin uğraşmasını istemem. Herkes aş iş sahibi olsun, her evde huzur olsun, her anne çocuğunu güler yüzle okula göndersin, hiçbir anne ve babanın gelecek kaygısı olmasın, huzurlu bir toplum olsun, mahallede evlerde barış olsun, huzur olsun isterim" dedi.
ADAM YERİNE KOYMUYORUM, CİDDİYE ALMIYORUM
Başbakan Erdoğan’ın kendisine her türlü lafı ettiğini ama kendisinin adam yerine koymadığı için konuşmasını ciddiye almadığını dile getiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Biliyorsunuz bu arada bir bana her türlü lafı eder. Hiç önemli değil. Adam yerine koymadığım için zaten konuşmasını da ciddiye almıyorum. Onu Allah’a havale ettik." diye konuştu.
YUMURTA ATANDAN ŞİKAYETÇİ OLMADIM
Hiç kimse arasında ayırım yapmadıklarını ve her vatandaşa inanıp güvendiğini de anlatan Kılıçdaroğlu, "Ben beni protesto eden vatandaşıma bile saygı gösterdim. Rize’ye gittim, bir Rizeli kardeşim bana yumurta attı. Polis yakalayıp karakola götürmüş, dava açmışlar. Hakim sordu ’davacı değilim’ dedim. Biz yeni bir Türkiye inşa edeceğiz. Bunun için vatandaşlardan ruhsat istiyoruz, izin istiyoruz. Sandığa giderken tek bir şey istiyorum, kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, elini vicdanına koyup oyunu öyle kullansın. Nazım’ın dediği gibi; bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi beraberce yaşayacağız. Kimseyi ikinci sınıf vatandaş konumuna sokmayacağız. Her yurttaş eşittir. Rengi, kimliği, kılık kıyafeti ne olursa olsun her yurttaş eşittir. Benim için yandaş yok vatandaş var" dedi.
KILIÇDAROĞLU’NA AYAKKABI ATAN ŞÜPHELİYE GÖZALTI
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, platformda konuştuğu sırada kalabalıktaki bir kişi tarafından ayakkabı attı. Kılıçdaroğlu’nun bacağına temas eden ayakkabılar, koruma polisleri tarafından platformdan alındı. Polisler tarafından ayakkabıyı attığı belirlenen 31 yaşındaki Mehmet Yıldız ise gözaltına alındı. Polis Merkezi’ne götürülen Yıldız’ın işsiz olduğu ve 8 ayrı suçtan sabıkası olduğu bildirildi.
DHA
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


