8 Ocak 2016 Cuma
hükümeti israilli olmakla suçladı..
İHH BAŞKANI; HÜKÜMET İÇİNDE İSRAİLLİLER, YAHUDİLER, AJANLAR, ORTADOĞU VE TÜRKİYE'Yİ BÖLMEYE YEMİNLİ MÜSLÜMAN GÖRÜNÜMLÜ HAİNLER VAR. DIŞ GÜÇLERİN MAŞASI AKP ORTADOĞU ÜLKELERİNİ BİLEREK SAVAŞA SÜRÜKLEMİŞTİR. IRAK, LİBYA, MISIR, CEZAYİR, SURİYE AKP DEKİ YAHUDİLER EŞLİĞİNDE İÇ SAVAŞLARA SÜRÜKLENMİŞ, ORTADOĞU VE İSLAM ÜLKELERİ YOK EDİLMEK İSTENMİŞTİR..
AKP' NİN ASIL AMACI; İSLAM DÜNYASI VE TÜRKİYE'Yİ ORTADAN KALDIRMAKTIR.
Ocak 8, 2016
Bülent Yıldırım’dan Mavi Marmara isyanı
Hükümetin dış politikasını yerden yere vuran İHH Başkanı Yıldırım, Mavi Marmara davası ile ilgili devlet içinde İsrail lehine çalışanlar olduğunu savundu.
Zeynep GÜRCANLI/ANKARA
AKP hükümetine yakın sivil toplum örgütlerinden İnsani Yardım Vakfı’ndan (iHH) Mavi Marmara ile alakalı şok bir çıkış geldi. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, AKP hükümetinin dış politikasını yerden yere vurdu. Mavi Marmara gemisini İsrail’e gönderip, krizin önünü açmakla suçlanan İHH’nın Başkanı’nın en sert eleştirisi, İsrail’le iş yapan Müslümanlara yönelik oldu. Yıldırım devlet içinde İsrail lehine çalışanların olduğunu da iddia etti.
“KURAN BİZİM İSRAİLLE TİCARET YAPANLARIN DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan’ın da, deniz taşımacılık şirketi aracılığıyla İsrail’le ticaret yaptığı haberleri çıkmıştı. İHH Başkanı, “yerlere atılan Kur’an-ı Kerim bizim, fakat demek ki İsrail’le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş” diye konuştu.
İHH Başkanı, İsrail’le yapılan ön anlaşma çerçevesinde gündeme gelen doğalgaz işbirliğine de değinerek, “Doğalgaz anlaşmalarının el altından yapılması, birtakım şirketlerin bu anlaşmaların içinde yer alması, bazı bürokrat ve siyasilere ortaklıklar teklif edilmesi, ortaklıkların kapalı kapılar ardında kurulması, ticaret hacminin artması… Bütün bunlar İsrail’e şunu söyletiyor: ‘Biz istediğimizi parayla satın alabiliriz.’ Yerlere atılan Kur’an-ı Kerim bizim fakat demek ki İsrail’le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş diyorum.” diye konuştu.
TÜRKİYE MAVİ MARMARA İÇİN CEZA MAHKEMESİNE BELGE GÖNDERMEDİ
İHH’nın Mavi Marmara olayını Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşıdığını, mahkemenin davayı kabul ettiğini söyleyen İHH Başkanı Yıldırım; Türkiye’nin mahkemenin istediği ve “İsrail’in ceza almasına neden olacak” belgeleri göndermediğini de söyledi.
Bülent Yıldırım “Ne yazık ki Türkiye’nin bazı bürokratları yetkilileri ikna ederek UCM Türkiye’den bilgi ve belge istemesine rağmen bu bilgi ve belgeyi göndermediler. Türkiye bilgi ve belge gönderseydi, bu mahkemedeki ifadeleri gönderseydi burada mesela kasten adam öldürme dedi, ki 10 kişi öldü. Ama 60 kişiden fazla yaralama vardı. Esaret ne kadardı? 700 kişiydi. Bütün bu ifadeler Türkiye mahkemelerinden oraya gitmiş olsaydı mağdur olan kişilerin sayısının çokluğundan dolayı UCM İsrail’i mahkûm edecekti. Türkiye’de birileri İsrail lehine çalışarak UCM’ye bu bilgi ve belgeyi göndertmedi.” diye konuştu.
AKP DIŞ POLİTİKASINI YERDEN YERE VURDU
Bülent Yıldırım, Genç Öncü dergisine verdiği demeçte, AKP’nin Suriye ve Mısır’da izlediği dış politikayı da yerden yere vurdu. Mısır’da İhvan’ın seçimlere katılmak istemediğini, ancak Türk hükümetinin zorlamasıyla seçimlere girdiğini söyleyen Bülent Yıldırım, şöyle konuştu;
“Mısır’da İhvan seçimlere girmek istemiyordu. Türkiye’nin zoruyla seçimlere girdi. Aslında seçimlere girmeme kararında haklıydı. Çünkü bütün yükü omuzlarına almış olacaktı. Nitekim öyle oldu. Ve Mursi hükümetinin başarısız gösterilmesine sebep olundu.”
“SURİYE İLE DİPLOMATİK İLİŞKİLERİ KESMEK YANLIŞTI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun izlediği, Beşar Esad rejimini “tümden dışlamak” politikasının yanlış olduğunu savunan İHH Başkanı Yıldırım, eleştirilerini şöyle sürdürdü; “Biz Suriye’de muhaliflerin yanındayız, bu doğru. Ama İHH olarak biz hiçbir zaman bir iç savaşı da istemedik. Bu yüzden biz Suriyeli muhaliflerle İran arasında hatta rejim arasında arabuluculuk yapmaya çalıştık. Türkiye Suriye ile diplomatik ilişkileri kesmemeliydi ne olursa olsun. Türkiye devlet olarak Suriye ile ilişkilerini devam ettirmeliydi. Alttan STK’lar da halkın taleplerinin yerine getirilmesi için çalışmalar yapmalıydı”
7 Ocak 2016 Perşembe
YILBAŞI HARAMMI
Ali Kaplan
1 Ocak, 18:30 ·
Facebookda, twiterda görüyorum ki Müslüman kardeşlerim mütemadiyen “Yılbaşı Kutlamayalım” vs paylaşımlarda bulunuyorlar… Doğru Müslüman insanın yılbaşı ile Noel ile işi olmaz. Yani bunları kutlamaz.
*Peki Müslüman rüşvet yer mi? Yemez, ama yiyor
*Müslüman rakı vs içer mi? İçmez, Ama içiyor.
*Müslüman torpil yapar veya yaptırır mı? Asla yapmaz yaptırtmaz, ama kralını yapıyor.
*Müslüman fuhuş yapar mı? Zinhar! yapmaz, ama yapıyor, hem de bizim oyumuzla yapanları da var.
*Müslüman kendisi 30 bin lira alırken din kardeşine 1500 lira bunlara çok bile der mi? Diyebiliyor.
*Müslüman toplantı vesair içi boşaltımış hazineyi soyma girişimlerine tevessül eder mi ? Etmez, ama ediyor, hemi de açık büfe götürerek…
*Müslüman kamuya ait arabalarla karısını kızını bir yerlere gönderir mi veya mea aile gezer tozar mı? Asla yapmaz, ama âlasını yapabiliyor (Kul-kamu hakkı demeden götürüyor)
*Müslüman yıl boyu cebe harcırah indirebilmek için kendine her gün uyduruk görev yazıp çoğuna da gitmeden hazineyi soyar mı? Neuzubillah soymaz cehennem ateşidir. Ama yiye yiye kıçı mazot fıçısına dönmüş…
*Müslüman masum insanları öldürür mü? Öldürmez, ama öldürüyor.
*Müslüman savunmasız eşini her akşam döver mi ? Dövmez, el bile kaldıramaz, ama dövüyor, boşanmak istediğinde öldürüyor.
*Müslüman kötülük başkasından gelince şahin olup kendi etrafından geldiğin de süt dökmüş kedi gibi olur mu? Asla olamaz, ama oluyor.
*Müslüman tarikatini, cemaatini, partisini, dininde üstün tutar mı? Tutmaz, ama tutuyor.
*Müslüman İslamla Kuranla Hz Peygamber ile alay edilmesine izin verir mi? Vermez tepki gösterir, iyi ama tepki göstermediği gibi alay edilmesine izin de verebiliyor.
*Müslüman Kuran-ı kerim’i ticaret yapar mı? Yapmaz ağzı gözü eğilir, çocuklarına haram para yedirmez. İyi ama çatır çatır yiyor bebelerine de yediriyor.
*Peki Müslüman Müslüman kardeşine kuyu kazar mı, ayak oyunları yapar mı? Yapmaz, ama yapıyor.
*Müslüman eşini akrabasını asistanını illegal olarak rant havuzuna sokar mı? Asla sokmaz. Haramdır. Ama yapıyor.
*Müslüman Dinine, vatanına, bayrağına, devletine ihanet eder mi ? Etmez, ama ediyor.
*Müslüman millete tevazuyu emredip tavsiye edip kendisi müsrifçe ve ahlaksızca yaşar mı? Asla yaşamaz, ama yaşıyor.
*Peki Müslüman gönlünde kin nefret, hased fesat taşır mı? Asla taşımaz, iyi ama kralını taşıyor.
*Peki Müslüman gürültü yaparak, ağaç keserek, orman yakarak, pet şişeleri ve her türlü pisliğini denize, dereye tabiatin muhtelif yerlerine atarak, avcılık yapıyorum deyip önüne gelen her hayvanı vurup doğanın ekelojik dengesini bozarak hayvanata, nebatata ve insanlara zarar verir mi ? Vermez, ama veriyor…
*Müslüman hırsızlık yapar mı? Başkasının malına el uzatır mı? Uzatmaz, ama uzatıyor, çalıyor.
O halde bu ülkemin ve İslam ülkelerinin hali ne be hemşehrim…? İnsanlarımızı bu hale getiren ne Noel ne Yılbaşı ne de Dünya Kadınlar Günü vs…
Toplumumuzun tek ve tartışmasız problemi “AHLAK” problemidir….
Eğer ahlaksızsak bizi ne namazımız ne orucumuz ne de sanal alemdeki klavye dindarlığımız kurtarabilir…
Yüce Allah’ım yeni senede güzellikler, barış, huzur ve sevgi tohumlarını bir virüs gibi sînelerimize nakşeylesin.
Nüshâ-i âşufte-i dîvân-ı ömrüm sorma hiç!
Hat galat, imlâ galat, inşâ galat, manâ galat…
Adnan Zeki BIYIK
Kırklareli Müftü Yardımcısı
YA MHP OLSAYDI
1.) Zinayı serbest bırakan, MHP OLSAYDI !
2.) Domuz etini kasaplık hayvan yapan , MHP OLSAYDI !
3.) Faiz bir dünya gerçeğidir diyen, MHP OLSAYDI !
4.) Kilise açan, MHP OLSAYDI !
5.) Kiliseyi açarken 'Ya Allah Bismillah' diyen, MHP OLSAYDI !
6.) ABD'ye Irak'ı bombalamasına mani olmayıp izin veren, MHP OLSAYDI !
7.) ABD askerlerine dua eden, MHP OLSAYDI !
8.) Yahudilerden ödül alan, MHP OLSAYDI !
9.) Yahudi'ye kardeşim diyen, MHP OLSAYDI !
10.) ABD'ye dostumuz diyen, MHP OLSAYDI !
11.) Yabancılara toprak satımını 25 dönümden, 600 dönüme çıkaran, MHP OLSAYDI !
12.) Ayakkabı kutularından milyon dolarların çıktığı parti MHP OLSAYDI !
13.) Papa ile El Ele kol kola Olan MHP Olsaydı !
14.) Apo Piçine bu kadar taviz veren, Her İstediğini Yapan MHP Olsaydı !
15) 1.5 Milyar dolarlık Saraylar da Oturan MHP Olsaydı
16) Teröristleri Habur da Davul Zurna İle Karşılayan MHP Olsaydı
Dünyada bunlardan daha gavur kimse yoktu !
Ama bunları yapan "MÜSLÜMANIM" diyenler olunca "ONLARIN BİR BİLDİĞİ VAR!" oluyor..
1 Ocak 2016 Cuma
MUSUL VE KERKÜK ANKARA ANLAŞMASI
ANKARA ANDLAŞMASININ TAM METNİ
Türkiye 1926 yılında İngiltere ile yeniden görüşmelere başladı, bu sınır uyuşmazlığı, tarafların statükoyu kabul etmesiyle sona ermişti. 5 Haziran 1926’da Ankara’da imzalanan antlaşma, iki gün sonra yani 7 Haziran 1926’da T.B.M.M’de tasdik olunarak kabul edildi.
Söz konusu antlaşma 3 fasıldan oluşmaktadır;
Birinci Fasıl: Türkiye ile Irak Arasındaki Hudut
Madde 1: Türkiye ile Irak arasındaki hudut Cemiyet-i Akvam’ın 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaştırıldığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşmiştir.
Madde 2: Son fıkrası saklı kalmak üzere 1. maddede tesbit edilmiş hudut bu antlaşmaya bağlı 1/250000 ölçekli harita üzerinde gösterilmiştir. Metin ile harita arasında aykırılık vukuunda metin geçerli olacaktır.
Madde 3: 1. maddede tasrih edilen hudut hattını arazi üzerinde belirlemek üzere bir “Hudut Komisyonu” kurulacak, bu komisyon Türkiye Hükûmetince tayin olunacak iki yetkili ve İngiltere ile Irak hükûmetleri tarafından beraberce tayin edilecek iki temsilci ile uygun gördüğü takdirde İsviçre Cumhurbaşkanınca İsviçre vatandaşları arasından seçilecek bir başkandan oluşacaktır. Komisyon en kısa sürede ve en geç bu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde toplanacak ve çoğunluğun alacağı karara bütün tarafların uyması mecburî olacaktır.
Tahdid-i Hudut Komisyonu her durumda bu antlaşmadaki tarifleri pek yakından takibe gayret edecek, komisyonun masrafları Türkiye ile Irak arasında eşit olarak taksim olunacaktır. İlgili devletler komisyonun vazifesini yapabilmesi için gerekli yerleşme, işçi, malzeme ile ilgili bütün mevzularda gerek doğrudan doğruya gerekse mahallî makamlar eliyle yardım etmeyi taahhüt ederler.
Söz konusu devletler bundan başka komisyonca konulacak nirengi noktalarına, hudut işaretlerine kazık ve alâmetlere riayet etmeyi taahhüt ederler.
Hudut işaretleri birinden diğeri görülebilecek surette yerleştirilecek ve üzerlerine numara konulacaktır. Bunların mevkileri ile numaraları bir harita üzerinde gösterilecektir.
Hudut belirleme kesin zabıtnamesi.; ve buna ekli harita ve vesikalar üç nüsha olarak tanzim edilecek ve bunlardan ikisi hemhudut devletlerin hükûmetlerine ve üçüncüsü, aslına uygun tastiklenmiş suretleri Lozan Antlaşması’na imza koyan devletlere tebliğ edilmek üzere, Fransa Hükûmeti’ne verilecektir.
Madde 4: 1. madde mucibince Irak’a terkedilen arazideki ahâlînin tabiiyyeti Lozan Antlaşması’nın 30-36. maddelerine dayanılarak halledilecektir.
Taraflar Lozan Antlaşması’nın 31, 32 ve 34. maddelerinde kayıtlı, seçme hakkının bu antlaşmanın yürürlüğe konulduğu tarihten başlayarak on iki ay müddetle geçerli olabileceğini kararlaştırmışlardır.
Bununla beraber Türkiye, ahâlîden seçme haklarını Türkiye uyruğu için kullananların işbu haklarını tanımak hususunda hareket serbestisini muhafaza eder.
Madde 5:Taraflardan herbiri 1. maddede belirlenen sınır hattının kesin ve bozulmaz olduğunu kabul ederek bunu değiştirmeye matuf her türlü teşebbüsten sakınmayı taahhüd eder.
İkinci Fasıl: Türkiye ile Irak Arasındaki İyi Komşuluk Münasebetleri
Madde 6: Taraflar bir veya birkaç silahlı kişinin sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkiyalık yapmak maksadıyla girişecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüd ederler.
Madde 7: 11.maddede zikredilen yetkili memurlar sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkiyalık yapmak için bir veya birkaç silahlı kişinin hazırlıklarda bulunduklarını haber aldıklarında ihmal etmeden birbirlerini haberdar edeceklerdir.
Madde 8: 11.maddede zikredilen yetkili memurlar, bulundukları yerlerde yapılmış olabilecek bütün yağmacılık ve haydutluk fiillerinden karşılıklı olarak birbirlerine haber vereceklerdir.
Haberdar edilecek memurlar ellerindeki bütün vasıtalarla söz konusu fiillerin fâillerinin sınırdan geçmelerine mani olmaya gayret edeceklerdir.
Madde 9: Silahlı bir veya birkaç kişi sınır mıntıkasında bir cinayet veya cürüm işledikten sonra diğer sınır mıntıkasına ilticâ ederse oranın, bu kişileri silahları ve yağma ettikleri eşya ile birlikte, uyruğu bulunduğu tarafa teslim etmesi mecburîdir.
Madde 10: Antlaşmanın işbu faslının tatbik mıntıkası Türkiye’yi Irak’dan ayıran bütün sınır ile bu sınırın iki yanında 75 km. derinliğinde bulunan mıntıkadır.
Madde 11: Antlaşmanın işbu faslını tatbik etmekle görevli yetkili memurlar şunlardır: Umumî işbirliğini tanzim ve alınacak tedbirlerin mesuliyeti kendilerinde olmak üzere; Türkiye tarafından askerî sınır kumandanı, Irak tarafından Musul ve Erbil mutasarrıfları; mahallî bilgilerin ve acil tebligatın teatisi için Türkiye tarafından vâlilerin uygun görmesi ile tayin edilecek memurlar; Irak tarafından Zaho, kaymakamı; İmâdiye, Zibar, Revanduz kaymakamlarıdır.
Türkiye ve Irak hükûmetleri gerek on üçüncü maddede zikrolunan Dâimi Hudut Komisyonu marifetiyle ve gerek siyasî yolla birbirini haberdar ederek, idarî sebeplerden dolayı yetkili memurların listesini değiştirebileceklerdir.
Madde 12: Türkiye ile Irak memurları diğer taraf uyruğundan olup, kendi toprakları üzerinde bulunan aşiret beyleri, şeyh veya öteki azaları ile resmî veya siyasî mahiyete sahip her türlü haberleşmeden kaçınacaklardır. Taraflar sınır mıntıkasında diğer devlet aleyhine yönelmiş hiçbir propaganda teşkilâtına ve topluluğuna izin vermeyeceklerdir.
Madde 13: Antlaşmanın bu faslının hükümlerinin icrasını kolaylaştırmak ve genellikle sınır üzerinde iyi komşuluk münasebetlerini sürdürmek üzere zaman zaman Türkiye ve Irak hükûmetleri tarafından karşılıklı olarak tayin edilecek, eşit sayıda memurlardan mürekkeb bir “Dâimî Hudûd Komisyonu” kurulacak ve en az altı ayda bir kere ve durum gerektirdiği takdirde daha sık olarak toplanacaktır. Sıra ile Türkiye ve Irak’da toplanacak olan bu komisyon, antlaşmanın bu faslının hükümlerinin icrasına müteallik işleri ve ilgili sınır mıntıka memurları arasında anlaşmazlığa sebebiyet veren, diğer her türlü sınır meselelerini dostça çözmek vazifesiyle mükellef olacaktır. Komisyon bu antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihi takib eden iki ay zarfında ilk olarak Zaho’da toplanacaktır.
Üçüncü Fasıl: Genel Hükümler
Madde 14: Her iki ülke arasında ortak çıkarlar sahasını genişletmek maksadıyla, Irak Hükûmeti bu antlaşmanın yürürlüğe konulması gününden itibaren 25 sene müddetle, 14 Mart 1925 tarihli İmtiyaz Mukavelenamesi’nin 30.maddesi mucebince “Turkısh Petroleum Kumpanyası”ndan, petrol ihraç edebilecek olan şirketlerden veya şahıslardan, teşkil edilecek olan muavin şirketlerden sağlanan gelirlerin %10’unu Türkiye Hükûmeti'ne ödeyecektir.
Madde 15: Türkiye ve Irak, dost devletler arasında geçerli bir “suçluların iadesi” antlaşması yapmak üzere açık müzakerelere girişmeğe karar vermişlerdir.
Madde 16: Irak Hükûmeti kendi ülkesinde ikamet eden şahısları bu antlaşmanın imzasına kadar Türkiye lehindeki düşünce ve siyasî hareketlerinden dolayı tedirgin etmemeği ve onlara en geniş manada bir genel af tanımayı taahhüd eder.
Bu konuda verilmiş mahkeme kararlarının hepsi geçersiz kabul edilecek ve sürdürülmekde olan bütün kovuşturmalar durdurulacaktır.
Madde 17: Bu antlaşma tasdiknamelerin teatisinden itibaren yürürlüğe girecektir. Antlaşmanın ikinci faslı antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on sene müddetle yürürlükte kalacaktır.
Antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonunda taraflardan her biri söz konusu faslı kendi açısından feshetmek hakkına sahip olacaktır. Keyfiyet, feshin bildirildiği tarihten itibaren bir sene sonra geçerli olacaktır.
Madde 18: Bu antlaşma taraflarca tasdik edilecek ve tasdiknameler süratle Ankara’da teati edilecektir. Antlaşmanın tasdiklenmiş suretleri Lozan Antlaşması’nı imza eden devletlere gönderilecektir.
Ek: Bu fasıl Türkiye ile Irak arasında sınır hattının Cemiyet-i Akvam’ın 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaştırılmış güzergâha göre tespit olunan kesin şeklini açıklamaktadır.
Antlaşmanın imza edilmesinden sonra aynı gün İngiltere Büyükelçisi Sir Ronald Sharl Lındzey ve Irak Temsilcisi Nuri Said Paşa tarafından Hâricîye Vekili Tevfik Rüşdü Bey’e yazılan notada 14. maddeye atıfla, antlaşmanın yürürlüğe konulmasını takib eden on ay zarfında Türkiye Hükûmeti sözkonusu olan yıllık paylarını sermayeye tahvil etmek isterse Irak Hükûmeti’ne bu talebini bildirecek ve Irak Hükûmeti bu ihbar üzerine otuz gün içinde o madde hükmünün tamamıyla yerine getirilmesi için Türkiye Hükûmeti’ne 500 bin İngiliz Lirası ödeyecektir.
Türkiye Hükûmeti, söz konusu yıllık payını bir üçüncü tarafın ödemeye hazır olabileceği fiyattan daha fazla olmamak üzere Irak Hükûmeti’ne satın alma fırsatı vermeden elinden çıkarmamayı taahhüd ettiği ve bu notaların antlaşmanın tamamlayıcı parçasını oluşturmasını kararlaştırdıklarını tebliğ etmişti.
Hâricîye Vekili Tevfik Rüşdü Bey de Sir Ronald Sharl Lindzey ve Nuri Said Paşa’ya, tarafına gönderilen notayı senet saydığını bildirmişti. http://www2.tbmm.gov.tr/d22/7/7-0558c.pdf
Kaydol:
Yorumlar (Atom)