27 Nisan 2023 Perşembe

Rizeli potuslar

ATMA HAMİDİYE ATMA ! (potamya'lı rumlar ve oraya komşu ülkelerden gelen davetsizlerin kuyruk acısı) *RİZE’de: Ne var ne oldu ki bazı Rize Doğumlular ATATÜRK’e hakaret ve küfür ederler dertleri nedir…? İşte cevap:* *Kurtuluş yıllarında* 13 kasım 1918 de işgal kuvvetlerinin işgaliyle birlikte, *RİZE* merkezli o bölgede *RUM’lar isyan ettiler RUMPONTUS* hükümdarlığı kurdular… *BAĞIMSIZLIK* ilan ettier. 13 Kasım 1918 den 15 Aralık 1925 yılına kadar *BAĞIMSIZ DEVLET* olarak yaşadılar… 1925 Yılına kadarda kendilerini yönettiler. Devlete vergiyi kestiler, OSMANLI'ya askere gitmeme kararı aldılar. POTAMYA denilen bölge de buraya dahildi… - 1923 de Ülke işgalden kurtulduktan sonra *ATATÜRK'ün emriyle HAMİDİYE savaş gemisi 15 Aralık 1925 denizden buraları bombaladı, karadan da TÜRK ordusu tarafından kuşatıldı ve RUMPONTUS hükümdarlığı yıkıldı.* İstiklal mahkemesi kuruldu, pek çok isyancı asıldı, kesildi, sürgün edildi… Çok meşhur şu sözlerde o zamandan kalmadır. *”Atma hamidiye atma; Vergüda verecüük, Askerda edecüük, Şapkada giyecüük.”* Bu tarihi gelişmenin tabii sonucu olarak Bizans Pontus Rumlarının *POTAMYA* adını verdiği bölgenin adı Türkleştirme hareketi sonrası adı *GÜNEYSU* oldu. - Osmanlı Arşiv araştırmacısı ve uzman Muhammed Safi’nin Osmanlı Arşivinde bulunan 1850 tarihli Rize Tahrir-i Öşür defteri bu konuda ayrıntılı bilgiler vermektedir. Osmanlı yönetimine bağlı memurlar acil askeri ihtiyaçlardan dolayı Rize köylerini dolaşarak mahalle ve köylerde hanelere uğrayarak isimleri deftere yazdılar. *Aynı defter içinde* *o zamanki adı* *POTAMYA’nın “Karye-i Pulihoz Kaluharaf”* *köyü başlığı altında yazılanlar günümüzde Güneysu ilçesi Dumankaya köyünde yaşayanlardır.* *Bu köyün 1800 yıllarında tamamı hıristiyan iken 1900 lü yılların başında köyün inanç durumu yarısı müslüman yarısı hıristiyandı. Dumankaya köyü de* *R. T. ERDOĞAN’ın ve atalarının köyüdür* *R. T. ERDOĞAN’ın nüfus kayıtlarında BABA Sülalesinin RUM kökenli HIRISTİYAN Eşkiya MEMİŞ sülalesinden olduğu, ve baba tarafının isimleri genelde RUMCA olduğu sabittir.*,, *(R.T.ERDOĞAN'ın dedesinin adı TEYUP gibi)* *Anne soyunun ise GÜRCİSTAN Tq'varcheli şehrine bağlı BAGATA kazasından YAHUDİ bir aile'den geldiği ve ANNE tarafında Havuli, Farfuli ve Fatuli gibi gürcüce isimlere rastlanıldığı.* *Ahmet ve Yunus ERDOĞAN’ın ana adı Havuli'dir*. *R.T ERDOĞAN'ın annesi olan Vesile ERDOĞAN’ın ana adı Fatuli’dir.* *FATULİ ERDOĞAN’ın ana adı Farfuli'dir.* *Bu Kazanın nüfus yapısı genelde hırıstiyan ve Yahudidir.* *ATATÜRK’e alerjisi olanlar;* *Kadir Mısıroğlu* *Tayyip Erdoğan* *Şevki Yılmaz* *Hasan Mezarcı* *Yavuz Bahadıroğlu* *Mustafa Demirkan.* *Bunların hepsi Rize’li* *Tesadüf diye bir şey yoktur.* Bütün bunlar gösteriyor ki; *Pontus asıllı Rize’lilerde kuyruk acısı hala devam ediyor ve bu yüzden Mustafa Kemal ATATÜRK’e saldırıyorlar.* *Ergün Poyraz’ın Musa'nın Çocukları* Kitabından. .

19 Nisan 2023 Çarşamba

Kimi anlatıyor?

https://www.facebook.com/100000509679708/posts/pfbid0WZqxmd23N1xBTd7g9chYUj2ovjae5VYGTV6KJ3Fh68Xxhre2ZGVjv5o9gCQCzLwVl/?mibextid=Nif5oz

11 Nisan 2023 Salı

Recebi yamyam kibiri bitirecek

FATMA SİBEL YÜKSEK' in "TAYYİP ERDOĞAN" hakkındaki korkusuz ve müthiş yazısı... "SENİ BU YAMYAM KİBİRİN BİTİRECEK!" Billboardlardaki resimlerine baktım; güya “kudretli” görünesin diye en çılgın bakışlı fotoğraflarını seçmişler. Kontrolsüz bir adrenalin ile geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları. Ne yapsan olmuyor. Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne geçiyor. Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup durup sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor. Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. “Bana saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi öpün” diye tepiniyorsun ama olmuyor. Olmuyor işte. En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar. En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler. Boşsun, bomboşsun. Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın. Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, “delikanlılığın” da naylon. Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş. Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini. Sahi kimsin sen? Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin? Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim? Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor? Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli? “Olmayan” biri misin yoksa sen? Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı beynin? Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin? Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu sayfalarında yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun. Duyduk ki şimdi de “padişahçılık” oynuyormuşsun. Şah oldun, sıra şahbaz olmaya geldi. Her mevki ve makamı tattın, geriye “padişahlık” kaldı öyle mi? Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir Kanuni olmaz ama Deli İbrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ olabilir. Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir bez bebek. Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun. Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun. İyi de sen ne istiyorsun? Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor, gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü. Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın, ailelerini açlığa mahkûm ettin. Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar ediyor. Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor; emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor. Şehit katilleri Meclis'te suratımıza çemkiriyor. Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım som altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da kusuyorsun. Kime bu kinin? Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü? Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu? İtikadın da yalan biliyoruz. Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu? Evet var. Hesap günü var. Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor. Artık Allah’ın gözüne batıyorsun birader! Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın. Böyle bir kapasiten yok çünkü. Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmişlerdensin. Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor... Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek… FATMA SİBEL YÜKSEK KENT GAZETESİ ( BURSA )

10 Nisan 2023 Pazartesi

Allah ın evi olmaz

Kâbe Allah'ın evi değildir. Allah kişi değildir ki evi olsun. O ev Hz. İbrahim'in Hacer ile ondan doğan İsmail için yaptığı evdir. Hiçbir kutsallığı yoktur. Peki, Hacer kimdir? (Kur'anda ismi geçen Mısırlı kadındır. Çocuğu olmayan Sare tarafından İbrahim'e sunulduğunda henüz genç yaştaydı, İsmail'i doğurdu. İslam kaynaklarına göre, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan'ın İbrahim'in karısı Sare'ye hediye ettiği bir köledir. İbrahim, çocuğu olmayan Sare'nin izniyle Hacer'le evlenir. Peki, İbrahim kimdir? Urfalı bir Aramidir. Hz. Muhammed'den 2500 yıl önce yaşamış Yahudilerin atası, İsrail'in kök kurucusudur. O dönemde İslamiyet yok ki Müslüman olsun. Put perestti. Peki, Herkesin ona tapmasını istediği putunun adı neydi? Elilah(Allah). Peki, Erkeklerde sünneti çıkaran kimdi? İbrahim. Peki, Sünnet olmayan kişi kimdi? İbrahim? (Abraham) Peki! Sünnet ne anlama gelir? Ben de İbrahim'in putuna inanıyorum demektir. Peki, Biz kimiz? Türk. (Neden sadece Yahudi ve Müslüman erkekleri sünnetlidir?) Hani namaza dururken 'döndüm kıbleye' diyorsun ya kardeş, İşte o aslında döndüm, Kibele 'ye demektir. Gerçi namaz da İslamiyetten bin yıllar önce pagan dinlerinde yapılan bir tür tapınma ayinidir de o konuya hiç girmeyeceğim şimdilik. Kibele ise Friglerin bereket tanrısının adıdır. Cennetten gelmiş diye ağlayarak kafanı içine soktuğun, Hacerul Esved isimli taş da, Kibele'nin vajinasını {doğurganlığı} temsil eder. Şekline bakarsan anlaman zor olmayacaktır. Sonra cehennem diye bir yerin varlığına inanıyorsun. Yok öyle birşey.. Senin cehennem dediğin şey, bu gün ki İsrail topraklarında bulunan ve tabanından petrol ve metan gazları çıktığı için sürekli yanan G-hinnom isimli vadinin adıdır, ve 'azap verici yer' anlamına gelir. Sümerler döneminde ağır suçluları oraya atıp yakarlarmış. Sonra bu vadinin ismi Sümerlerden Tevrat'a ordan da senin inandığın kitaba kopyalanmış Zaten inandığın dinin tamamı Sümer, Mısır ve Yunan mitolojilerinden kopyalanmış. Azıcık okusan, merak etsen anlayacaksın ama işte. Neyse.. Bir de Allah var tabi İslamiyet öncesi arapların çok tanrılı dinlerindeki en kudretli tanrısı olan Elilah. Namı diğer ay tanrısı Yani bugün senin Allah diye inandığın şey aslında Ay tanrısı El-ilah'tan başkası değildir. Hani şu minarelerin tepesindeki ay var ya ?? Hah işte o ay tanrısını temsil eder... Muhammed çok tanrılı dinlere son verdi ve kabedeki en kudretli put olan Al-ilah'ı tek tanrı olarak kabulettirdi yaşadığı topluma. Allah diye bir yaratıcının olduğu Muhammed'e ayetlerle bildirilen yeni bir durum olsa babasının adı "Abdullah' olmazdı. Aynı şeyi zamanında, Mısır firavunu, Akheneton da yapmak istedi. Çok tanrılı dinleri ve firavunların kutsiyetini yok etmeye kalkıştı ama sarayın ileri gelen rahipleri ve yobaz halkı tarafından linç edildi maalesef.. Tüm firavunların ihtişamlı mezarları varken, Akheneton'un mezarı dahi yoktur. Ha bir de Yahudilerden nefret ediyorsun, kullandığın isimler bile onların isimleri Josef - Yusuf Jackop - Yakup Abraham - İbrahim Tothmoses- musa Elyesa - İlyas Daha liste uzar gider... Ne Arap, ne de Yahudi soyuyla hiç bir ilgimiz yoktur. Peki, Neden onların efsanelerine uyup bu tür tapınım işlerini yapıyoruz? Bir Arap ile Yahudi inancı ki Cumhuriyetimizi batırıyor. Biz halen gerçekleri göremiyoruz. Yerin dibine batsın kör cehalet. Bir dinin ayakta kalabilmesi, onun ekonomik olarak da güçlü olmasına bağlıdır. Çorak bir arazide olan Mekke’nin gelir kaynağı da, kutsal olan Kâbenin tavaf edilmek için dünyanın her yerinden gelen müslümanların ziyaretiyle sağlanıyor. Velhasıl, bir şeye inanıyorsun ama neye inandığını bile bilmiyorsun. Merak edip araştıranlar da fikrini söylediği zaman kuduz gibi saldırıyorsun. Çünkü verecek mantıklı bir cevabın yok. Sen, gerçekler yerine bağnazlığı tercih ediyorsun. İnancın başkalarının haklarına, özgürlüklerine ve yaşamına müdahale ediyor. İşte sorun da burda başlıyor Yoksa kimse senin dinine inancına düşman felan değil. Neye inanırsan inan, nasıl ibadet edersen et, beni ilgilendirmez. Yeterki inancını başkalarına diretme. Kendin gibi düşünmeyenlerin fikirlerine ve yaşamlarına saygı duy.. İyi ve ahlaklı bir insan olmanın senin inandığın din kitap ile bir ilgisi olmadığını idrak et artık Unutma, Sahip olduğun din yaşadığın topluma zarar vermediği sürece saygıyı hak eder... Muazzez İlmiye Çığ