31 Mayıs 2014 Cumartesi
bozgun şiiri
Müslümanı,Türk'ü düşman sürmüş,
Altındağ üstünü düşman bürümüş,
Ruhlarla melekler ufka yürümüş,
Başını çevirip bakan kalmamış,
Millet sevgisini duyan kalmamış,
Ağla gözüm ağla,hicran yaraşır,
Vatansız erkeğe zindan yaraşır,
Hak güneşi midir karşımda batan?
Nazlı ninem midir yerlerde yatan?
Sen misin sen misin ey garip vatan?
Harap edilmiş hep otağın,bağın,
Ağla gözüm ağla,hicran yaraşır,
Erkeksiz vatana düşman yaraşır...(1)
--------------
(1) Bu şiir Mustafa Nihat "ın "Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı"Devlet Matbaası İstanbul ,1934 adlı kitabının 216.sayfasında alınmıştır.
Altındağ üstünü düşman bürümüş,
Ruhlarla melekler ufka yürümüş,
Başını çevirip bakan kalmamış,
Millet sevgisini duyan kalmamış,
Ağla gözüm ağla,hicran yaraşır,
Vatansız erkeğe zindan yaraşır,
Hak güneşi midir karşımda batan?
Nazlı ninem midir yerlerde yatan?
Sen misin sen misin ey garip vatan?
Harap edilmiş hep otağın,bağın,
Ağla gözüm ağla,hicran yaraşır,
Erkeksiz vatana düşman yaraşır...(1)
--------------
(1) Bu şiir Mustafa Nihat "ın "Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı"Devlet Matbaası İstanbul ,1934 adlı kitabının 216.sayfasında alınmıştır.
30 Mayıs 2014 Cuma
kas ve romatizma
https://www.facebook.com/drsitesi/photos/a.430101651582.228182.65744541582/10152082025596583/?type=1&theater
fatihin tahribe bedduası
FATİH SULTAN MEHMET'İN ERDOĞAN'A BEDDUASI!
Fatih Sultan Mehmet Han'ın, yıllar önceden yaptığı bu bedduaya âmin diyorum ve bu ağır bedduanın Erdoğan'ı kısa bir zaman sonra haki yeksan edeceğinden eminim.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın, yıllar önceden yaptığı bu bedduaya âmin diyorum ve bu ağır bedduanın Erdoğan'ı kısa bir zaman sonra haki yeksan edeceğinden eminim.
Çağlar açan İstanbul fatihi Sultan Mehmet Han, Bizans’ı fethettikten sonra imparatorluk sarayını gezerken bir ara mahzene iner ve zindanda yaşlı bir papaza rastlar.
”Bu halin nedir niye buraya hapsedildin?”
diye sorar.
diye sorar.
PAPAZ ŞU CEVABI VERİR:
”Arz edeyim sultanım. Kuşatma başladığında imparator beni huzura çağırdı ve İstanbul’un düşüp düşmeyeceğini sordu. Ben de ilmime dayanarak bunun son muhasara olduğunu, şehrin elimizden çıkacağını söyledim. Çok kızdı, bana eziyet edip buraya attırdı”
”Arz edeyim sultanım. Kuşatma başladığında imparator beni huzura çağırdı ve İstanbul’un düşüp düşmeyeceğini sordu. Ben de ilmime dayanarak bunun son muhasara olduğunu, şehrin elimizden çıkacağını söyledim. Çok kızdı, bana eziyet edip buraya attırdı”
Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet Han bir an düşünür ve o papaza şu soruyu sorar:
”Peki bu şehir bir gün olur bizim de elimizden çıkar mı? ”
”Peki bu şehir bir gün olur bizim de elimizden çıkar mı? ”
PAPAZIN CEVABI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR.
“Ne zaman ki içinizde fesat artar, halkınız kendi menfaatlerine teslim olur, mülklerini yabancılara satanlar çoğalır, idarecileriniz yabancılardan medet umarlar ve onlarla işbirliği yaparlar, işte o zaman bugün aldığınız şehir o gün elinizden çıkar.”
“Ne zaman ki içinizde fesat artar, halkınız kendi menfaatlerine teslim olur, mülklerini yabancılara satanlar çoğalır, idarecileriniz yabancılardan medet umarlar ve onlarla işbirliği yaparlar, işte o zaman bugün aldığınız şehir o gün elinizden çıkar.”
FATİH ORADA HEMEN DİZ ÇÖKÜP ELLERİNİ ALLAH'A AÇAR VE ŞÖYLE BEDDUA EDER.
“Ya Rabb! Böylelerini kahrına ve gazabına uğratmanı dilerim, Allah’ın bütün gazabı bu toprakları yabancılara satanların üzerlerine olsun, iki cihanda da yüzleri üzere sürünüp, yarın mahşer meydanına boyunlarında lânet halkaları takılı bir vaziyette sürüklenerek getirilsinler ve ebedi makamları cehennem olsun… ”
“Ya Rabb! Böylelerini kahrına ve gazabına uğratmanı dilerim, Allah’ın bütün gazabı bu toprakları yabancılara satanların üzerlerine olsun, iki cihanda da yüzleri üzere sürünüp, yarın mahşer meydanına boyunlarında lânet halkaları takılı bir vaziyette sürüklenerek getirilsinler ve ebedi makamları cehennem olsun… ”
Dikkat edilecek olursa, Fatih Sultan Han, bedduasında sadece ERDOĞAN dememiştir lâkin bedduanın günümüzdeki adresi Erdoğan'ın taaa kendisidir.
Bu bedduanın günümüzdeki ilk muhatabı Erdoğan'dır, sonrasında ise halen daha ısrarla onu destekleyenlerdir.
Aslında bu bedduanın muhataplarının kimler olduklarını toplumun ekseriyeti çok iyi biliyor da, makam koltukları, çıkar, menfaat, makarna ve kömür çuvalları gözleri perdeleyip basiretleri bağlamış vaziyette.
Orhan KILIÇOĞLU
27 Mayıs 2014 Salı
nursi saidin kürdü kaldırıldı!
YILLARCA ,TEVRATTAN ÇALINTILAR YAPAN KÜRTÇÜ BİR DELİNİN PEŞİNDEN KOŞTURULAN TÜRKLER
FETHULLAHIN VE NURCULARIN SIĞINDIKLARI RİSALEDEKİ KÜRTÇE İFADELER ÇIKARILDI VE KÜRT DEVLETİNİ KURULMASI İSTEĞİ SAKLANDI .
MUHALEFET TARAFINDAN DA HALKTAN ÖZENLE SAKLANAN GERÇEK !
FETHULLAHIN VE NURCULARIN SIĞINDIKLARI RİSALEDEKİ KÜRTÇE İFADELER ÇIKARILDI VE KÜRT DEVLETİNİ KURULMASI İSTEĞİ SAKLANDI .
MUHALEFET TARAFINDAN DA HALKTAN ÖZENLE SAKLANAN GERÇEK !
TÜRK MİLLETİNE TEVRAT'I YAHUDİLERİN KUTSAL KİTABINI OKUTUYORLAR
HADİ AK/PKK ANLATMAZ YA CHP VE MHP NEDEN ANLATMAZ ?
BU İHANETTEN ELDE ETTİĞİNİZ PARA VE SİYASİ GÜÇ TATLI GELİYOR DEĞİL Mİ VATAN HAİNLERİ SİZE .
İlk adı Said Kürdi’dir. Cumhuriyetten sonra risaleleri yazmaya başladığında Kürd sözcüğünden duyduğu rahatsızlık nedeniyle lakabını Nursi yapar.
Saidi Nursi öğretisi ile dünya çapında güç , otorite kazanan ve büyük bir ekonomik güce ulaşan Fetullah Gülen’in cemaatin temel kaynağı olan ve orjinal hali Osmanlıca yazılan Risale-i Nur metinlerinde çarpıtma ve değişikliklerin yapıldığı ortaya çıkmıştır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Kayıhan İçel, Prof. Dr. Erol Cihan ve Doç.Dr. Köksal Bayraktar gibi isimlerin raporlarında, Sözler, Lemalar, Mektubat, Tarihçe, Mesnev-İ Nuriye, İşarat-Ül İ’caz başta olmak üzere temel Risale-i Nur eserlerinde çok sayıda tahrifat saptanmıştı.
1-Ancak yeni ortaya çıkan tahrifatlar ise özellikle Risale-i Nur’larda “Atatürk”, “Kürt”, “Rejim” ile ilgili çoğu kelimelerin değiştirildiğini su yüzüne çıkardı.
2-Sözkonusu metinlerde Fetullah Gülen cemaatinin yaptığı çarpıtmalar Said-i Nursi El Kurdi’nin kendini Kürt ve Kürdistanlı olarak tanımladığı parçalar tamamen çıkartılmış.
3-Nursi’nin Kürtlere ilişkin metinlerinde yer alan sosyal ve politik ifadeler ise çarpıtılarak Kürt ve Kürdistan kavramları başka kavramlarla yer değiştirilmiş.Bu konudaki skandal tahrifatlar, Risale-i Nurların Osmanlıcadan tekrar Türkçe’ye çevrilmesine karar veren Kürt yayıncılar tarafından açığa çıkartıldı
4-Bu çevirilerde, Fetullahçıların özellikle Kürt kelimelerini, “vatandaş” ya da “Azeri” kavramlarıyla ikame ettikleri belirlendi.
5-“Ey Asuriler ve Keyaniler’in cihangirlik zamanında pişdar kahraman askerleri olan Arslan Kürtler” ifadesi, “Ey eski çağların cihangir Asya Ordularının kahraman askerlerinin ahfâdı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim” şeklinde tahrif edildi.
ahmetdursun374. Blogcu.com
24 Mayıs 2014 Cumartesi
rabiacılar mısırlımı?
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152338396613046&set=p.10152338396613046&type=1&theater
soma patr nu kim koruyor? ahmet hakan
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152338395788046&set=p.10152338395788046&type=1&theater
haluk koç
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152338394248046&set=p.10152338394248046&type=1&theater
recep tahrik erdoğan
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152338388953046&set=p.10152338388953046&type=1&theater
sokağa çıkana kurşun
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152338388093046&set=p.10152338388093046&type=1&theater
19 Mayıs 2014 Pazartesi
özdi li kovdurma çağrısı
http://www.ulushaber.org/basbakandan-yilmaz-ozdil-ve-yazgulu-aldogani-isten-atma-cagrisi.html
13 Mayıs 2014 Salı
T5 peryodik bakım listesi
http://forum.jettapassattr.com/teknik_bilgiler/periyodik_bakim_listesi-t139.0.html
zeytinburnundaki ucube zihniyet
İşte bu zihniyet !...demişki! " manzaraya, nereden, hangi açıdan baktığına bağlı " !.zeytinburnuna küsüp-darılıp traşla! dedikleri, ama sarkıt , ucube gibi dikilen binaları yıkmayan zihniyet!..oraya 10 bina daha dikiyor!..o silueti, o çirkinliği, o ucubeyi! görmemek için belli bir yerden, belli bir açıdan bakmak lazım gelirmiş!.....hiç böyle bir izah ! duydunuzmu?akla ziyan değilmi?...doğa! nerden bakarsan bak! sağdan- soldan, yukardan- aşağıdan aynı doğayı görebilmen gerekli ! değilmi?..bu zihniyet, padişahlık için osmanlıya sahip çıkarken, eserlerine kıymet vermeyip, ucube yapılarla görünüşünü kapatanlardır.. bu zihiyet, sultanlık için osmanlıya sahip çıkarken, eserlerine, eski eserlere " çanak-çömlek " diyen ! zihniyettir!...bu zihniyet !..rant için, tarihini gömen, zalim, gaddar, yezid bir zihniyettir....bu zihniyet, geçmişi olmayan, tarihi olmayan, başkalarının tarihinden de nefret eden, intikam alan bir zihniyettir....peki bu hukuksuzluğa hakları varmıdır?..şimdilik adalet ! olmadığı için serbest at oynatabiliyorlar...var olduklarını zannediyorlar!...velakin şimdilerde olmayan bu adalet bir gün mutlaka yüzünü gösterecektir. vesselam...
11 Mayıs 2014 Pazar
edepsizlik yok . ahmet hakan
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26394852.asp?yazarid=131&hid=26395521
isegev-türgev
Bilal Erdoğan'ın vakfı ile ilgili bomba bir dosya daha deşifre oldu!
Şok gerçek!! Paylaşım-->> http://www.ulusalpost.com/skandal-o-tarihte-turgev-yok-ama-bagis-var-13173h.htm
Şok gerçek!! Paylaşım-->> http://www.ulusalpost.com/skandal-o-tarihte-turgev-yok-ama-bagis-var-13173h.htm
felç tanısı..S T R..ççgülümse konuş kaldır
Okumanız Sadece 1 Dakikanızı Alır!
• Bir Kan Pıhtısı = Felç/İnme - Şimdi Tanı için Dördüncü bir Endikatör var: Dil
• Felç (STROKE): İlk üç harfini hatırlayın: S: Smile/ Gülümse. T: Talk/ Konuş. R: Raise/Kaldır.
• Felç Teşhisi
Barbekü esnasında, bir kadın tökezledi ve düştü, paramedikleri çağırmayı önerenlere kendisinin iyi olduğunu, yeni ayakkabıları nedeniyle taşa takıldığını söyledi.
Onu temizlediler ve yeni bir tabak yemek verdiler. Biraz sarsılmış görünse de Jane akşamın geri kalanını eğlenerek geçirdi.
Jane'in kocası daha sonra telefonla arayarak eşinin hastaneye kaldırıldığını söyledi (akşam 06:00'da Jane öldü.) Barbekü'de felç geçirmişti. Eğer felç'in işaretlerini tanımlayabilselerdi, belki de Jane şu anda aramızda olacaktı; bazıları ölmüyor, ama çaresiz ve ümitsiz bir durumda kalıyorlar.
Bunu okumak sadece bir dakikanızı alır.
Bir nörolog felç vakalarını inmenin geldiği zamandan üç saat içinde müdahale edebilse felcin etkilerini tamamen geri çevirebileceğini söylüyor. Püf noktasının felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın medikal bakımının başlaması olduğunu söylüyor.
• Felcin tanımlanmasında üç test: "S.T.R."
Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz kalır.
Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin üç basit soru sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor:
S *Gülümsemesini söyleyin (Smile)
T *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (Talk) (örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (Raise)
T *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (Talk) (örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (Raise)
Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil servis numarasını arayın ve semptomları almaya gelenlere söyleyin.
•Felcin yeni işareti: Dilinizi çıkarın!
Dikkat: Felcin birbaşka işareti şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da felç işaretlerindendir.
Bir kardiyolog bu mektubu her alanın 10 kişiye iletmesi halinde iletenin en azından bir hayat kurtaracağını söylüyor.
Ben kendime düşeni yaptım, Siz yapar mısınız???
sinek koruyucu
http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/cevre/69627/6/Cevre_dostu_sinek_koruyucunuzu_kendiniz_yapin.html
8 Mayıs 2014 Perşembe
DERSİM YALANI
Dersim yalanı ve gerçekler
Yıllardır Dersim konusu çarpıtılarak anlatılır ve özellikle gerici ve Kürtçü kesimlerce Dersim'de yaşanan acı olaylardan Atatürk sorumlu gösterilmeye çalışılır. Sanki Dersim'de bir Alevi katliamı planlanmış ve uygulanmış gibi yansıtılır. Bu konunun Alevilikle bir ilgisi yok. Bu konu Sivas, Çorum, Maraş katliamlarına benzemiyor. Bu konu Madımak katliamından farklı.
Eğer Kurtuluş Savaşı sırasında çıkartılan isyanlar, cumhuriyet dönemindeki feodal kalkışmalar Alevilere mal edildiği takdirde Alevilere en büyük iftira yapılmış olur. Bir hırsızın, bir katilin, bir sapığın mezhebine bakıp "Bu Sünniymiş" diyerek ne tüm Sünniler karalanabilir, ne de "Bu Aleviymiş" diyerek tüm Aleviler.
Seyit Rıza'nın mezhebi Alevi olabilir. Ama yaptıklarının ve isyanının Alevilikle ilgisi yoktur. Yandaşları ona Alevi diye katılmamışlardır, eşkiyalıklarından, kanun-kural tanımamazlıklarından, uşaklıklarından, akrabalıklarından, aşiret dayanışmasından ve feodal zihniyetlerden dolayı katılmışlardır.
Çapulcu feodal derebeyi Seyit Rıza idama giderken "Evladı Kerbelayız, zulümdür, günahtır" demiş ya;
Zulümden şikayet eden bu eşkiyadan daha zalimi çıkmamıştır Dersim'den:
Seyit Rıza'nın oğlu Bava bir görüşmeden dönerken pusuya düşürülerek öldürülür.
Katilinin Sadoğlu aşiretinden olduğu söylenir. Seyit Rıza silahlı adamlarıyla aşiretin köyünü basar. Herkesi çoluk-çocuk-kadın-yaşlı demeden katleder.
Evleri yakar. Taş üstünde taş bırakmaz. Öyle bir kindir, öyle bir zalimliktir ki bu hırsını alamaz, köy mezarlığına bile saldırırlar. Mezar taşlarını yerlerinden söker, mezarları parçalar, dağıtırlar. Yani sağ olanların canını almakla yetinmemiş, geçmişteki ölülerine bile saldırmıştır. Üstelik katlettiği insanlar da Alevidir.
Bu bilgiyi Alevilerden saklarlar. Açığa vurulsa bir anda gözden düşecektir ama siyaseten gizlerler. O dönemin ünlü bir Alevi ozanı vardır Dersim'de, adı Sey Kaji.
Seyit Rıza, bu ozandan oğlu Bava için bir ağıt yazmasını ister. Ancak Sey Kaji kabul etmez: "Sen ki Sin'i yaktın, ben senin acına rağmen oğluna ağıt yakamam" der.
Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizlerin kışkırtmasıyla çıkarılan Koçgiri İsyanının elebaşılarından Alişer ile Baytar Nuri'yi devlete teslim etmeyip, onlarla yeni bir isyana hazırlanan çapulcu Seyit Rıza'nın İngilizlere yazdığı mektubu görelim şimdi:
Tarih: 30 Temmuz 1937
"Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığına,
Yıllardır, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor ve bu amaçla halkı eziyor, Kürtçe yayınları ve gazeteleri yasaklıyor, anadilini konuşan insanlara işkence ediyor ve sistematik olarak insanları Kürdistan'ın bereketli topraklarından söküp, Anadolu'nun çorak bölgelerine göçe zorluyor ve birçoğu oralarda telef oluyor.
Türk Hükümeti son olarak, hükümetle yapılan anlaşma gereği, bu işkencelerin dışında tutulan Dersim'e de girmeye çalıştı. Bu olay karşısında Kürtler, uzak sürgün yollarında yok olmaktansa, 1930′da Ağrı Dağında, Zilan vadisinde ve Beyazıt'ta yaptıkları gibi, kendilerini savunmak üzere silaha sarıldılar. Üç aydan beri ülkemi, acımasız bir savaş kırıp geçiriyor. Savaş araçları bakımından eşitsizliğe rağmen ve bombardıman uçaklarının yangın bombaları, zehirli gaz bombaları atmalarına rağmen, ben ve arkadaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Direncimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombalıyor, ateşe veriyor, savunmasız kadın ve çocukları öldürüyor ve böylelikle Türk Hükümeti, başarısızlığının intikamını tüm Kürdistan'da işkence yaparak almak istiyor.Hapisler, ağzına kadar masum Kürtlerle doludur. Aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor veya Türkiye'nin ücra köşelerine sürgüne gönderiliyor. Ülkelerinde bulunan 3 milyon Kürt, barış içinde yaşamak, özgür, kendi ırkını, dilini, geleceğini, kültürünü ve uygarlığını korumak istiyor; benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkını hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım."
Seyit Rıza Dersim Generali
Eğer Kurtuluş Savaşı sırasında çıkartılan isyanlar, cumhuriyet dönemindeki feodal kalkışmalar Alevilere mal edildiği takdirde Alevilere en büyük iftira yapılmış olur. Bir hırsızın, bir katilin, bir sapığın mezhebine bakıp "Bu Sünniymiş" diyerek ne tüm Sünniler karalanabilir, ne de "Bu Aleviymiş" diyerek tüm Aleviler.
Seyit Rıza'nın mezhebi Alevi olabilir. Ama yaptıklarının ve isyanının Alevilikle ilgisi yoktur. Yandaşları ona Alevi diye katılmamışlardır, eşkiyalıklarından, kanun-kural tanımamazlıklarından, uşaklıklarından, akrabalıklarından, aşiret dayanışmasından ve feodal zihniyetlerden dolayı katılmışlardır.
Çapulcu feodal derebeyi Seyit Rıza idama giderken "Evladı Kerbelayız, zulümdür, günahtır" demiş ya;
Zulümden şikayet eden bu eşkiyadan daha zalimi çıkmamıştır Dersim'den:
Seyit Rıza'nın oğlu Bava bir görüşmeden dönerken pusuya düşürülerek öldürülür.
Katilinin Sadoğlu aşiretinden olduğu söylenir. Seyit Rıza silahlı adamlarıyla aşiretin köyünü basar. Herkesi çoluk-çocuk-kadın-yaşlı demeden katleder.
Evleri yakar. Taş üstünde taş bırakmaz. Öyle bir kindir, öyle bir zalimliktir ki bu hırsını alamaz, köy mezarlığına bile saldırırlar. Mezar taşlarını yerlerinden söker, mezarları parçalar, dağıtırlar. Yani sağ olanların canını almakla yetinmemiş, geçmişteki ölülerine bile saldırmıştır. Üstelik katlettiği insanlar da Alevidir.
Bu bilgiyi Alevilerden saklarlar. Açığa vurulsa bir anda gözden düşecektir ama siyaseten gizlerler. O dönemin ünlü bir Alevi ozanı vardır Dersim'de, adı Sey Kaji.
Seyit Rıza, bu ozandan oğlu Bava için bir ağıt yazmasını ister. Ancak Sey Kaji kabul etmez: "Sen ki Sin'i yaktın, ben senin acına rağmen oğluna ağıt yakamam" der.
Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizlerin kışkırtmasıyla çıkarılan Koçgiri İsyanının elebaşılarından Alişer ile Baytar Nuri'yi devlete teslim etmeyip, onlarla yeni bir isyana hazırlanan çapulcu Seyit Rıza'nın İngilizlere yazdığı mektubu görelim şimdi:
Tarih: 30 Temmuz 1937
"Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığına,
Yıllardır, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor ve bu amaçla halkı eziyor, Kürtçe yayınları ve gazeteleri yasaklıyor, anadilini konuşan insanlara işkence ediyor ve sistematik olarak insanları Kürdistan'ın bereketli topraklarından söküp, Anadolu'nun çorak bölgelerine göçe zorluyor ve birçoğu oralarda telef oluyor.
Türk Hükümeti son olarak, hükümetle yapılan anlaşma gereği, bu işkencelerin dışında tutulan Dersim'e de girmeye çalıştı. Bu olay karşısında Kürtler, uzak sürgün yollarında yok olmaktansa, 1930′da Ağrı Dağında, Zilan vadisinde ve Beyazıt'ta yaptıkları gibi, kendilerini savunmak üzere silaha sarıldılar. Üç aydan beri ülkemi, acımasız bir savaş kırıp geçiriyor. Savaş araçları bakımından eşitsizliğe rağmen ve bombardıman uçaklarının yangın bombaları, zehirli gaz bombaları atmalarına rağmen, ben ve arkadaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Direncimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombalıyor, ateşe veriyor, savunmasız kadın ve çocukları öldürüyor ve böylelikle Türk Hükümeti, başarısızlığının intikamını tüm Kürdistan'da işkence yaparak almak istiyor.Hapisler, ağzına kadar masum Kürtlerle doludur. Aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor veya Türkiye'nin ücra köşelerine sürgüne gönderiliyor. Ülkelerinde bulunan 3 milyon Kürt, barış içinde yaşamak, özgür, kendi ırkını, dilini, geleceğini, kültürünü ve uygarlığını korumak istiyor; benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkını hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım."
Seyit Rıza Dersim Generali
Bu mektubun aslı Londra'da, 'Public Record Office' arşivleri arasındadır. O yüzden inkar edemiyorlar ama Seyit Rıza'yı kurtarmaya çalışan zihniyet, mektubu onun yazmadığını, Nuri Dersimi'nin yazdığını iddia ederler. Diğer yalanları gibi bu da yalandır. Mektubun altında Seyit Rıza'nın olduğu kesin olan imza vardır. Nuri Dersimi'ye yazdırtan ve imzalayan Seyit Rıza'dır.
Seyit Rıza'ya seyitlik babasından kalmıştır. Bu şeyh-seyit denen soytarılar babadan oğula, oğuldan toruna sömürür milleti.
Şeyh Sait ya da Seyit Rıza farketmiyor. Çünkü Şeyh'in karşılığı, Seyit'tir.
İkisinin de isyanı Cumhuriyetedir, devrimleredir. Gerici niteliğe sahip isyanlardır.
Seyit Rıza'ya seyitlik babasından kalmıştır. Bu şeyh-seyit denen soytarılar babadan oğula, oğuldan toruna sömürür milleti.
Şeyh Sait ya da Seyit Rıza farketmiyor. Çünkü Şeyh'in karşılığı, Seyit'tir.
İkisinin de isyanı Cumhuriyetedir, devrimleredir. Gerici niteliğe sahip isyanlardır.
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler (seyitler), dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır"denilmiş o yıllarda. Ama hala bu ünvanları sürdürmeye çabalayanlar mevcut.
DERSİM YALANI
Dersim konusu Atatürk'ü, cumhuriyeti ve devrimleri itibarsızlaştırmak amacıyla karşı devrimciler tarafından kullanılan bir tezgahtır. O yüzden katliamın olduğu 1938 yılını değil, ilk harekat kararının alındığı 4 Mayıs 1937 tarihini katliamı anma günü olarak tayin etmişlerdir. Bu tezgahın gericiler ve Kürtçüler tarafından ortak dille ortaya atılan yalanı şöyledir:
"Dersim bir çıban olarak görülüyordu. Amaç Dersimlileri Türkleştirmekti. Ama bunda başarılı olamayınca katliama karar verdiler. O amaçla 1935 Tunceli Kanununu çıkardılar. 1937′de de katliam harekatına giriştiler. Ortada bir isyan yoktu. Sanki isyan varmış gibi, isyanı bastırıyormuş gibi Dersim'i yakıp yıktılar, halkı katlettiler. Katliamdan Atatürk'ün de haberi vardı. Bizzat "vurun!" emrini Atatürk verdi. Manevi kızı Sabiha Gökçen de uçakla Dersim'i bombalayanlar arasındaydı. Dersim'in katliam planını Atatürk yaptı. Trabzon Atatürk evi'nde bu plan hala duvarda asılı durmaktadır."
"Dersim bir çıban olarak görülüyordu. Amaç Dersimlileri Türkleştirmekti. Ama bunda başarılı olamayınca katliama karar verdiler. O amaçla 1935 Tunceli Kanununu çıkardılar. 1937′de de katliam harekatına giriştiler. Ortada bir isyan yoktu. Sanki isyan varmış gibi, isyanı bastırıyormuş gibi Dersim'i yakıp yıktılar, halkı katlettiler. Katliamdan Atatürk'ün de haberi vardı. Bizzat "vurun!" emrini Atatürk verdi. Manevi kızı Sabiha Gökçen de uçakla Dersim'i bombalayanlar arasındaydı. Dersim'in katliam planını Atatürk yaptı. Trabzon Atatürk evi'nde bu plan hala duvarda asılı durmaktadır."
Sapla saman birbirine karıştırılır, tarihsel gerçekler göz ardı edilir ve sanki Tunceli Kanunu çıkarılıp Dersim'e saldırılmış ve sivil halk katledilmiş gibi gösterilir. Gerçek ise çok farklıdır.
GERÇEKLER
Dersim'de devleti tanımayan, kanunlara uymayan, başına buyruk feodal aşiret düzeni vardı. Ve devlet 10 yıl boyunca bunu düzeltebilmek için uğraştı. Bu amaçla Tunceli Kanunu çıkarıldı ve 1937 senesinde Tunceli'ye yol, köprü, okul, karakol vb. atılımlara girişildi. Buna Dersim'deki onlarca aşiretten sadece 6 tanesi karşı oldu ve aralarında anlaşarak devlete karşı koyma kararı aldılar.
21 Mart 1937 nevruzunda toplanan kalabalık isyancı grubu telgraf tellerini kesip, köprüyü yaktıktan sonra karakolu bastılar ve 33 askeri şehit ettiler. Seyit Rıza denen çapulcu derebeyi isyancıların başındaydı.
Haber Ankara'ya ulaşınca Atatürk "Sorumluluğu alıyorum, vuracağız. Başka çare kalmadı" dedi ve harekat başladı.
Şimdi bu nokta çok önemli: Harekat Ekim ayında tamamlandı ve 262 isyancı öldürüldü. 6 elebaşı idam edildi. Bunlardan biri de Seyit Rıza'ydı. Ortada katliam falan yoktu. Sivil halktan-köylülerden öldürülen yoktu. Atatürk'ün harekat planı da bu dönemdeydi.
21 Mart 1937 nevruzunda toplanan kalabalık isyancı grubu telgraf tellerini kesip, köprüyü yaktıktan sonra karakolu bastılar ve 33 askeri şehit ettiler. Seyit Rıza denen çapulcu derebeyi isyancıların başındaydı.
Haber Ankara'ya ulaşınca Atatürk "Sorumluluğu alıyorum, vuracağız. Başka çare kalmadı" dedi ve harekat başladı.
Şimdi bu nokta çok önemli: Harekat Ekim ayında tamamlandı ve 262 isyancı öldürüldü. 6 elebaşı idam edildi. Bunlardan biri de Seyit Rıza'ydı. Ortada katliam falan yoktu. Sivil halktan-köylülerden öldürülen yoktu. Atatürk'ün harekat planı da bu dönemdeydi.
Şimdi gelelim haziran 1938′e. Tertipçilerin çarpıttığı ve aradaki kalın çizgiyi yok sayıp sanki 37 ve 38 içiçeymiş gibi göstererek Atatürk'ü katliamcı olarak sundukları dönem. Bu dönemi iyi bilmek ve doğru ortaya koymak gerekir.
1938 Haziranında, 1. İsyan'dan yaklaşık bir yıl sonra birkaç aşiret yeniden isyana başlıyor. İsyan büyüyor ve hükümet yeniden müdahale kararı alıyor. Temmuz-Ağustos ayında isyan dış basına yansıyor. Dış basında hükümetin isyanı gizlediği öne sürülüyor.
O sıra Atatürk Ocak ayından beri hasta. Mayıs'tan itibaren İstanbul'a çekiliyor ve bir daha da Ankara'ya dönemiyor, yatağa düşüyor. Temmuz-Ağustos döneminde ağır hasta ve memleket meseleleriyle uğraşacak, emir-talimat verecek durumda değil. Celal Bayar-Fevzi Çakmak ikilisinin sorumluluğunda çıbanı tedavi etmek yerine kesip atmak fikriyle çok sert bir müdahale başlatılıyor. Öyle ki, ibret olsun, bir daha isyana kalkışamasınlar düşüncesiyle insanlık dışı denebilecek boyutta bir katliama girişiliyor. Sonuç: 13.000′den fazla ölü ve 11.000′den fazla sürgün. Katliam Ağustos sonu başlıyor, Ekim'de sona eriyor ki bu dönemde Atatürk kendinde değil, ölüm döşeğinde.
Ve bu katliamın iki sorumlusu ve yandaşları çok partili rejime geçişte CHP değil, DP saflarındadır.
Dersim'i bir soykırım, Atatürk'ü bir katilmiş gibi göstermeye çalışanların tertibini bozacak olan bu bilgilerdir.
O nedenle arşivlerin tamamının açılmasını istiyoruz ki gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıksın. Celal Bayar "Atatürk vurun dedi, vurdum" demiş. "Vurun" demek; "katledin" demek değildir ki. Türkçemizde "Vur deyince öldürmek" tabiri vardır ki Dersim'de yapılan da bu olmuştur. Atatürk'ün "vurun" dediğini değil, "7′den 70′e kadın-erkek öldürün, kökünü kurutun, ne pahasına olursa olsun isyanı bitirin!" şeklinde bir emri ya da emirden de vazgeçtik bu yönde bir iması dahi yoktur. Olduğunu iddia edenler bunu ortaya koyamamaktadır, yoktur çünkü. Ve büyük bir olasılıkla Atatürk, 1938'deki 2. Dersim harekatının sonuçlarından haberi bile olmadan vefat etmiştir.
KOMÜNTERN'İN DERSİM AÇIKLAMASI
Şimdi herhangi bir katliama en sert tepkiyi vermesi doğal karşılanacak olan komünist Enternasyonal'in ve o dönemde illegal mücadele veren TKP'nin genel sekreteri İsmail Bilen'in "Rundschau" dergisinin 32. sayısındaki yazısında Dersim hakkında ne söylediğine bakalım:
"İki ayı aşkın bir zamandan beri Ankara hükümeti, Dersim bölgesindeki Kürt aşiretlerinin yeni bir gerici ayaklanmasının bastırmakla uğraşıyor.
Feodal unsurlar, Kemalist Parti tarafından gerçekleştirilen reformlara rağmen bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesinde barınmayı başarmışlardır.
Bu bölgeye geçtiğimiz yıl Tunceli adı verilmişti. Dersimin hakim tabakaları yürürlükteki yasalara rağmen, kendi yasadışı ayrıcalıklarını koruyabilmişlerdir.
Halk Partisi (Kemalistler), iç pazarın gelişmesini isteyen milli burjuvazinin baskısıyla, geçen yıl Cumhuriyetçi devletin bütün ağırlığını ortaya koyarak bu çağ dışı duruma bir son vermeye karar verdi. Özel bir yasa çıkartarak ölüm cezalarını onaylamak da dahil olmak üzere geniş olağan üstü yetkilerle donatılmış askeri bir yönetimin bu kendi başına buyruk vilayet TBMM' nin yerine iş başına geçirildi. Amacı, göçebeliğe son verme ve aşiret reisleriyle (şeyhler,beyler, ağalar ve şeyhler) onların kiralık adamlarını Batı Anadolu'nun modernleşmiş vilayetlerine sürme hedefi güden bir reform planını zorla uygulamaktı.(...)
Bugün, Kemalist hükümetin enerjik reformları yüzünden kendi iktidarlarını tehdit altında hisseden feodal unsurların ümitsiz bir direnişi ile karşı karşıya bulunuyoruz.
Kemalist hükümet TBMM' de şu tedbir kararlarını aldırmayı başarmıştır.
1- Aşiretler bundan böyle tüzel kişiliğe sahip olmayacaktır.Bu karara aykırı tüm kararların, belgelerin ve hükümlerin hiç bir geçerliliği yoktur.
2-Aşiret reisinin beyin ya şeyhin tüm yetkilerine son verilmiştir.
3-Aşiretlere ait olan ve aşiret reisleriyle beylerin ve ağaların aşiret adına kendi mülkiyetlerinde bulundurdukları bütün taşınmaz mallar mülkiyetleri hangi resmi belgeye karar ya da geleneğe dayanırsa dayansın devletin mülkiyetine devredilecektir.
İsyanın arifesinde tapu kadastro idaresi feodal aşiret reislerini elinde bulunan halka ait malların incelenmesi ve saptanmasına ilişkin hükümet tedbirlerini uygulamaya başlamıştır.
Bu durumda feodalizm, kendi yasa dışı egemenliğini iktisadi temellerini tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hissetti.
İşte özellikle bu tedbir, isyana yol açan neden olmuştur.
Kitleleri kendi peşlerinde sürükleyebilmek için feodal unsurlar hükümetin silahlı kuvvetinin zayıf olduğu lafını yaydılar.
Yaydıkları söylentiye göre, hükümet, ayaklanmayı bastırmak için silahlı birlikleri göndermeye cüret ettiği takdirde İngilizlerle Fransızlar, Türkiye'ye hemen savaş açacaklardı.
Ayrıca Arapların da isyancılardan yana olduğu şeklinde haberler çıkartıldı.
Feodal unsurlar kamuoyunu bu şekilde hazırladıktan sonra bir çok aşiret kendi arasında ittifak yaptı ve "genel müfettişe" yazılı bir açıklama göndererek idari makamlarla anlaşma temeli olmak üzere utanmazca şartlar ileri sürdü.
İstedikleri şey hükümeti feodal yöneticilerin zorbalığa dayanan keyfi rejimlerini tasfiye yolunda aldığı tüm tedbirlerden vazgeçmeye zorlamaktı."
1938 Haziranında, 1. İsyan'dan yaklaşık bir yıl sonra birkaç aşiret yeniden isyana başlıyor. İsyan büyüyor ve hükümet yeniden müdahale kararı alıyor. Temmuz-Ağustos ayında isyan dış basına yansıyor. Dış basında hükümetin isyanı gizlediği öne sürülüyor.
O sıra Atatürk Ocak ayından beri hasta. Mayıs'tan itibaren İstanbul'a çekiliyor ve bir daha da Ankara'ya dönemiyor, yatağa düşüyor. Temmuz-Ağustos döneminde ağır hasta ve memleket meseleleriyle uğraşacak, emir-talimat verecek durumda değil. Celal Bayar-Fevzi Çakmak ikilisinin sorumluluğunda çıbanı tedavi etmek yerine kesip atmak fikriyle çok sert bir müdahale başlatılıyor. Öyle ki, ibret olsun, bir daha isyana kalkışamasınlar düşüncesiyle insanlık dışı denebilecek boyutta bir katliama girişiliyor. Sonuç: 13.000′den fazla ölü ve 11.000′den fazla sürgün. Katliam Ağustos sonu başlıyor, Ekim'de sona eriyor ki bu dönemde Atatürk kendinde değil, ölüm döşeğinde.
Ve bu katliamın iki sorumlusu ve yandaşları çok partili rejime geçişte CHP değil, DP saflarındadır.
Dersim'i bir soykırım, Atatürk'ü bir katilmiş gibi göstermeye çalışanların tertibini bozacak olan bu bilgilerdir.
O nedenle arşivlerin tamamının açılmasını istiyoruz ki gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıksın. Celal Bayar "Atatürk vurun dedi, vurdum" demiş. "Vurun" demek; "katledin" demek değildir ki. Türkçemizde "Vur deyince öldürmek" tabiri vardır ki Dersim'de yapılan da bu olmuştur. Atatürk'ün "vurun" dediğini değil, "7′den 70′e kadın-erkek öldürün, kökünü kurutun, ne pahasına olursa olsun isyanı bitirin!" şeklinde bir emri ya da emirden de vazgeçtik bu yönde bir iması dahi yoktur. Olduğunu iddia edenler bunu ortaya koyamamaktadır, yoktur çünkü. Ve büyük bir olasılıkla Atatürk, 1938'deki 2. Dersim harekatının sonuçlarından haberi bile olmadan vefat etmiştir.
KOMÜNTERN'İN DERSİM AÇIKLAMASI
Şimdi herhangi bir katliama en sert tepkiyi vermesi doğal karşılanacak olan komünist Enternasyonal'in ve o dönemde illegal mücadele veren TKP'nin genel sekreteri İsmail Bilen'in "Rundschau" dergisinin 32. sayısındaki yazısında Dersim hakkında ne söylediğine bakalım:
"İki ayı aşkın bir zamandan beri Ankara hükümeti, Dersim bölgesindeki Kürt aşiretlerinin yeni bir gerici ayaklanmasının bastırmakla uğraşıyor.
Feodal unsurlar, Kemalist Parti tarafından gerçekleştirilen reformlara rağmen bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesinde barınmayı başarmışlardır.
Bu bölgeye geçtiğimiz yıl Tunceli adı verilmişti. Dersimin hakim tabakaları yürürlükteki yasalara rağmen, kendi yasadışı ayrıcalıklarını koruyabilmişlerdir.
Halk Partisi (Kemalistler), iç pazarın gelişmesini isteyen milli burjuvazinin baskısıyla, geçen yıl Cumhuriyetçi devletin bütün ağırlığını ortaya koyarak bu çağ dışı duruma bir son vermeye karar verdi. Özel bir yasa çıkartarak ölüm cezalarını onaylamak da dahil olmak üzere geniş olağan üstü yetkilerle donatılmış askeri bir yönetimin bu kendi başına buyruk vilayet TBMM' nin yerine iş başına geçirildi. Amacı, göçebeliğe son verme ve aşiret reisleriyle (şeyhler,beyler, ağalar ve şeyhler) onların kiralık adamlarını Batı Anadolu'nun modernleşmiş vilayetlerine sürme hedefi güden bir reform planını zorla uygulamaktı.(...)
Bugün, Kemalist hükümetin enerjik reformları yüzünden kendi iktidarlarını tehdit altında hisseden feodal unsurların ümitsiz bir direnişi ile karşı karşıya bulunuyoruz.
Kemalist hükümet TBMM' de şu tedbir kararlarını aldırmayı başarmıştır.
1- Aşiretler bundan böyle tüzel kişiliğe sahip olmayacaktır.Bu karara aykırı tüm kararların, belgelerin ve hükümlerin hiç bir geçerliliği yoktur.
2-Aşiret reisinin beyin ya şeyhin tüm yetkilerine son verilmiştir.
3-Aşiretlere ait olan ve aşiret reisleriyle beylerin ve ağaların aşiret adına kendi mülkiyetlerinde bulundurdukları bütün taşınmaz mallar mülkiyetleri hangi resmi belgeye karar ya da geleneğe dayanırsa dayansın devletin mülkiyetine devredilecektir.
İsyanın arifesinde tapu kadastro idaresi feodal aşiret reislerini elinde bulunan halka ait malların incelenmesi ve saptanmasına ilişkin hükümet tedbirlerini uygulamaya başlamıştır.
Bu durumda feodalizm, kendi yasa dışı egemenliğini iktisadi temellerini tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hissetti.
İşte özellikle bu tedbir, isyana yol açan neden olmuştur.
Kitleleri kendi peşlerinde sürükleyebilmek için feodal unsurlar hükümetin silahlı kuvvetinin zayıf olduğu lafını yaydılar.
Yaydıkları söylentiye göre, hükümet, ayaklanmayı bastırmak için silahlı birlikleri göndermeye cüret ettiği takdirde İngilizlerle Fransızlar, Türkiye'ye hemen savaş açacaklardı.
Ayrıca Arapların da isyancılardan yana olduğu şeklinde haberler çıkartıldı.
Feodal unsurlar kamuoyunu bu şekilde hazırladıktan sonra bir çok aşiret kendi arasında ittifak yaptı ve "genel müfettişe" yazılı bir açıklama göndererek idari makamlarla anlaşma temeli olmak üzere utanmazca şartlar ileri sürdü.
İstedikleri şey hükümeti feodal yöneticilerin zorbalığa dayanan keyfi rejimlerini tasfiye yolunda aldığı tüm tedbirlerden vazgeçmeye zorlamaktı."
Yazıdan görülmektedir ki; Komünist Enternasyonal gerici feodal isyan karşısında müdahaleyi desteklemektedir. İsyanı inkar edenlere bu tarihi belge bir tokat gibidir.
SONUÇ:
Bu tezgahın ve bu tertipçilerin Dersim İsyanı'nı çarpıtmaları, gerçekleri saptırmaları ve katliamı Atatürk'e maletmeye çalışmalarının sebebi ne olabilir? Sebep açıktır: Cumhuriyetle ve Atatürk'le hesaplaşmak. Bu yalanların ve iftiraların dinciler tarafından da destek görmesinin asıl nedeni budur. Bugün açıkça Atatürk'e saldıramıyorlarsa da Dersim'le bunun yolunu açmayı amaçlamaktadırlar. Dersim'i Atatürk'e maledip milletin kafasını bulandırdıktan sonra girişecekleri diğer konu İstiklal Mahkemeleri olacak ve sözde binlerce masum insanın bu mahkemelerde yargılandığını, birçoğunun idam edildiğini ve idam emirlerinin de Atatürk tarafından verildiğini öne süreceklerdir. Bundan sonraki aşama ise devrimler olacak ve Hilafetin kaldırılması ile yeniden kurulması tartışmaları gündeme getirilecektir. Bu senaryonun sonunda varılmak istenen hedef; Atatürk'ü silmek, devrimleri rafa kaldırmak, devlet işlerinde dinin referans alındığı yeni Osmanlıcı bir siyaset izlemek ve sahte demokrasi görüntüsüyle teokratik bir düzene geçmektir.
Geçmişle yüzleşmek, yaraları sarmak ve acıları tazmin etmek böyle olmaz. Gerçekten o amacı taşıyanlar, arşivleri tümüyle açarlar. Seçme birkaç belgeyle insanlar yanlış yönlendirilmez. Araştırmacılara, gazetecilere, tarihçilere bütün belgeler, dökümanlar, kayıtlar sunulur. Ondan sonra mesele enine boyuna belgeleriyle-kanıtlarıyla tartışılır ve sorumluları ortaya çıkar. Gerekirse gıyaplarında da yargılanırlar. Ama tezgahçı-tertipçi mahkemelerle değil. Tarihçilerden, ilgili akademisyenlerden oluşan kurulla yargılanırlar. Çünkü bu mahkemeden hapis cezası çıkacak değildir. Kimlerin ne derece suçu, sorumluluğu olduğu belirlenecektir. Yoksa tertipçilere kalsa Ermeni katliamlarından bile Atatürk'ü sorumlu tutacaklardır. Hatta bazıları yapmaktadır da. Mustafa Kemal'in gençliğinde İttihat ve Terakki'ye üye olduğu, Ermeni katliamını İttihatçıların yaptığını, cumhuriyeti de İttihatçıların kurduğunu, dolayısıyla cumhuriyetçilerin Ermeni katliamcısı olduklarını söyleyebilecek derecede alçalabilmektedirler. Bilimsel tarih anlayışında onun bunun düşmanlığına, ideoloji karşıtlığı ya da taraftarlığına yer yoktur. Ön yargısız ve objektif olarak tamamen belgelerin ve kanıtların ışığında konular ele alınır ve yorumlanır. Cemaatçi, ırkçı, intikamcı ve liboş zihniyetle değil!
Dersim'i bir hesaplaşma olarak görenlerin ırkçı faşistleri "intikam!" çığlıkları atmakta ve Türklerle aynı gök altında yaşamak istemediklerini söyleyecek kadar kin saçmaktadırlar. Bunlar bu şovenliklerini Koçgiri, Şeyh Sait ve Dersim İsyanının elebaşısı olan Nuri Dersimi'nin "Kürt gençliğine Hitabe"sinden almaktadırlar. Bakın o hitabedeki şu ifadelere:
Kürdistan denilen harabezar anayurdun istihlasi için.
İntikam!...
Kürt diyarında uluyan sırtlan ve çakallar ırkının mülevves vücutlarından Kürt vatanını tathir için.
İntikam!..
"Medeniyet"denilen kahpenin peşine sığınarak bize uluyan köpekleri susturmak icin.
İntikam!...İntikam!. ..İntikam!...
Geçmişi kaşıyanlar ve millete yanlış aktaranlar bilmelidirler ki bu tavırlarıyla halkları birbirine düşürebilir ve bir iç çatışmaya yol açabilirler. Çünkü bu gözünü kin ve nefret bürümüş çapulcu sürüsü karşısında şiddetten başka, kafalarını ezmekten başka yol olmadığı düşüncesinde olan bir milliyetçi faşist potansiyel de mevcuttur. Bunların çatışması topluma da sirayet eder ve 70-75 yıl önceki bir acıyla yüzleşelim derken çok daha büyük acılar yaratılabilir.
Serdar Kaan Korkmazgil
Kemalistler.net
Geçmişle yüzleşmek, yaraları sarmak ve acıları tazmin etmek böyle olmaz. Gerçekten o amacı taşıyanlar, arşivleri tümüyle açarlar. Seçme birkaç belgeyle insanlar yanlış yönlendirilmez. Araştırmacılara, gazetecilere, tarihçilere bütün belgeler, dökümanlar, kayıtlar sunulur. Ondan sonra mesele enine boyuna belgeleriyle-kanıtlarıyla tartışılır ve sorumluları ortaya çıkar. Gerekirse gıyaplarında da yargılanırlar. Ama tezgahçı-tertipçi mahkemelerle değil. Tarihçilerden, ilgili akademisyenlerden oluşan kurulla yargılanırlar. Çünkü bu mahkemeden hapis cezası çıkacak değildir. Kimlerin ne derece suçu, sorumluluğu olduğu belirlenecektir. Yoksa tertipçilere kalsa Ermeni katliamlarından bile Atatürk'ü sorumlu tutacaklardır. Hatta bazıları yapmaktadır da. Mustafa Kemal'in gençliğinde İttihat ve Terakki'ye üye olduğu, Ermeni katliamını İttihatçıların yaptığını, cumhuriyeti de İttihatçıların kurduğunu, dolayısıyla cumhuriyetçilerin Ermeni katliamcısı olduklarını söyleyebilecek derecede alçalabilmektedirler. Bilimsel tarih anlayışında onun bunun düşmanlığına, ideoloji karşıtlığı ya da taraftarlığına yer yoktur. Ön yargısız ve objektif olarak tamamen belgelerin ve kanıtların ışığında konular ele alınır ve yorumlanır. Cemaatçi, ırkçı, intikamcı ve liboş zihniyetle değil!
Dersim'i bir hesaplaşma olarak görenlerin ırkçı faşistleri "intikam!" çığlıkları atmakta ve Türklerle aynı gök altında yaşamak istemediklerini söyleyecek kadar kin saçmaktadırlar. Bunlar bu şovenliklerini Koçgiri, Şeyh Sait ve Dersim İsyanının elebaşısı olan Nuri Dersimi'nin "Kürt gençliğine Hitabe"sinden almaktadırlar. Bakın o hitabedeki şu ifadelere:
Kürdistan denilen harabezar anayurdun istihlasi için.
İntikam!...
Kürt diyarında uluyan sırtlan ve çakallar ırkının mülevves vücutlarından Kürt vatanını tathir için.
İntikam!..
"Medeniyet"denilen kahpenin peşine sığınarak bize uluyan köpekleri susturmak icin.
İntikam!...İntikam!. ..İntikam!...
Geçmişi kaşıyanlar ve millete yanlış aktaranlar bilmelidirler ki bu tavırlarıyla halkları birbirine düşürebilir ve bir iç çatışmaya yol açabilirler. Çünkü bu gözünü kin ve nefret bürümüş çapulcu sürüsü karşısında şiddetten başka, kafalarını ezmekten başka yol olmadığı düşüncesinde olan bir milliyetçi faşist potansiyel de mevcuttur. Bunların çatışması topluma da sirayet eder ve 70-75 yıl önceki bir acıyla yüzleşelim derken çok daha büyük acılar yaratılabilir.
Serdar Kaan Korkmazgil
Kemalistler.net
6 Mayıs 2014 Salı
T5 karavan
https://www.google.com.tr/search?q=T5+karavan&es_sm=122&tbm=isch&imgil=9yrYp_d5ZxK-5M%253A%253Bhttps%253A%252F%252Fencrypted-tbn0.gstatic.com%252Fimages%253Fq%253Dtbn%253AANd9GcThGwU6DFfPGy0tUL97aI548bDqFA_usCSbzH9ZbTvuiIcTpmbc%253B800%253B531%253BQWY4Ui46tMjixM%253Bhttp%25253A%25252F%25252Ftahaozel.com%25252Fm%25252Fdoublebackten-volkswagen-transporter-t5-karavan-donusumu&source=iu&usg=__jIaGDC6oCEjK7878UQOCeRiY8vA%3D&sa=X&ei=sE5pU6zcCImkPYnrgNgP&ved=0CDQQ9QEwAQ#facrc=_&imgrc=9yrYp_d5ZxK-5M%253A%3BQWY4Ui46tMjixM%3Bhttp%253A%252F%252Fimg703.imageshack.us%252Fimg703%252F8311%252F25311639745913698762519.jpg%3Bhttp%253A%252F%252Ftahaozel.com%252Fm%252Fdoublebackten-volkswagen-transporter-t5-karavan-donusumu%3B800%3B531
5 Mayıs 2014 Pazartesi
4 Mayıs 2014 Pazar
hayatı kolaylaştıran basit şeyler
http://galeri.sozcu.com.tr/2014/foto/genel/birbirinden-ilginc-pratik-buluslar.html?pid=7
3 Mayıs 2014 Cumartesi
2 Mayıs 2014 Cuma
mimari proje hazırlanması
Mimari Proje Çeşitleri ve Açıklamaları
Mimari Proje Çalışmaları
Mimari proje çalışmasına başlamadan önce, bazı ön bilgilerin projelerinden müellif tarafından bilinmesi gereklidir. Bu çalışmalar ise proje etüt aşamasına göre üç özellikte incelenir.
-Araştırma safhası
-İnceleme safhası
-Projelendirme safhası olarak belirlenir.
-İnceleme safhası
-Projelendirme safhası olarak belirlenir.
Bu üç aşama dikkate alınarak yapılan bir yapı, bina bilgisi kurallarını ve tekniğin uygulanışını verir.
Araştırma Safhası
Araştırma safhası dört özellikten oluşur.
Araştırma safhası dört özellikten oluşur.
a)İmar Durumunu Öğrenmek: Yapılacak yapının, şehir imar planı yönetmeliği ve imar kanununa göre ne şekilde yapılacağını ifade eden belge, imar durumu belgesidir. Hiçbir yapı, belediye sınırları içinde olsun veya olmasın isteğe göre yapılamaz.
Yapının kat adedini, yapı büyüklüğünü, yoldan çekme mesafesini, yapı nizamını (bitişik, ayrık, blok, v.b.) öğrenmek, imar durumunu öğrenmek ile bilinir. Bu bilgiyi arsa sahibi, arsa belediye hudutları içinde ise belediyeye bir dilekçe ile müracaat ederek öğrenir. İmar planı sınırları dışında ise, imar yasasına göre yapımı gerçekleştirilir. Dolayısıyla araştırma safhasında proje çalışmalarından önce bu bilgilerin öğrenilmesi gereklidir.
b) Bina Programını Hazırlamak: Bu aşama istek ve ihtiyaç listesini oluşturur. Binanın fonksiyonel (konut, ticaret, büro, okul, v.b.) kullanılışı ile beraber, binayı kullanan kişi sayısı, istenen mahal birimleri sayısının tespiti yapılır. Bu program, imar durumunu belediyeden alan mal sahibi ile müştereken hazırlanır.
c) Yapılacak Binanın Çevresinde İşlerliği Araştırmak: Bina kullanışı ve programa saptandıktan sonra, bu binanın mevcut arsasının çevresi etüt edilir. Bina hangi tür kullanışa sahip ise (otel, okul, ticaret v.b.) bu özellikteki işlerlik incelenir. Mesela, imar durumunda ticaret bölgesine ayrılmış bir alandaki arsa sahibinin isteği olan iş hanı binasının işlerliği, çevre özellikleri doğrultusunda araştırılır. İşlemeyen bina türü şeklinde bir sonuç çıkarsa daha başka ticaret yapısı önerilebilir.
d) Mal Sahibinin Ortaya Koyabileceği Sermayenin Miktarını Saptamak Bu aşama, program sınırlar ve yapı kalitesini belirler. Çünkü mal sahipleri daimi büyük program tasarlayıp, kaliteli birinci sınıf bir inşaat yapmayı arzu ederler. Mal sahibinin bina yapımı için mevcut parası, programda yapılması istenen bina tipi ve yapı kalitesi eşdeğerde olması gerekir. Bu kurallara dikkat edilmez ise yapı yarım kalır, projelendirme tam gerçekleşemez. Bunun için mal sahibi bu aşamada ikaz edilir. Dolayısıyla projelendirme, mal sahibinin sermayesine göre yapılır.
Yapının kat adedini, yapı büyüklüğünü, yoldan çekme mesafesini, yapı nizamını (bitişik, ayrık, blok, v.b.) öğrenmek, imar durumunu öğrenmek ile bilinir. Bu bilgiyi arsa sahibi, arsa belediye hudutları içinde ise belediyeye bir dilekçe ile müracaat ederek öğrenir. İmar planı sınırları dışında ise, imar yasasına göre yapımı gerçekleştirilir. Dolayısıyla araştırma safhasında proje çalışmalarından önce bu bilgilerin öğrenilmesi gereklidir.
b) Bina Programını Hazırlamak: Bu aşama istek ve ihtiyaç listesini oluşturur. Binanın fonksiyonel (konut, ticaret, büro, okul, v.b.) kullanılışı ile beraber, binayı kullanan kişi sayısı, istenen mahal birimleri sayısının tespiti yapılır. Bu program, imar durumunu belediyeden alan mal sahibi ile müştereken hazırlanır.
c) Yapılacak Binanın Çevresinde İşlerliği Araştırmak: Bina kullanışı ve programa saptandıktan sonra, bu binanın mevcut arsasının çevresi etüt edilir. Bina hangi tür kullanışa sahip ise (otel, okul, ticaret v.b.) bu özellikteki işlerlik incelenir. Mesela, imar durumunda ticaret bölgesine ayrılmış bir alandaki arsa sahibinin isteği olan iş hanı binasının işlerliği, çevre özellikleri doğrultusunda araştırılır. İşlemeyen bina türü şeklinde bir sonuç çıkarsa daha başka ticaret yapısı önerilebilir.
d) Mal Sahibinin Ortaya Koyabileceği Sermayenin Miktarını Saptamak Bu aşama, program sınırlar ve yapı kalitesini belirler. Çünkü mal sahipleri daimi büyük program tasarlayıp, kaliteli birinci sınıf bir inşaat yapmayı arzu ederler. Mal sahibinin bina yapımı için mevcut parası, programda yapılması istenen bina tipi ve yapı kalitesi eşdeğerde olması gerekir. Bu kurallara dikkat edilmez ise yapı yarım kalır, projelendirme tam gerçekleşemez. Bunun için mal sahibi bu aşamada ikaz edilir. Dolayısıyla projelendirme, mal sahibinin sermayesine göre yapılır.
İnceleme Safhası
Arsa üzerinde yapılacak inceleme ve araştırmalardır. Bunlar ise;
- Arsa konumu
- Arsanın yeri
- Topografik durum
- Jeolajik durum
- Arsadaki yön tayini
- İklim durumu
- Bölgedeki geleneksel malzeme durumu
- Arsa konumu
- Arsanın yeri
- Topografik durum
- Jeolajik durum
- Arsadaki yön tayini
- İklim durumu
- Bölgedeki geleneksel malzeme durumu
Şeklinde sıralanabilir. İleride projelendirme konularında da ele alınacak önemli etkenler olarak sıralayabiliriz. Bu aşamada bu bilgileri elde ettikten sonra projelendirmeye geçilebilir.
Projelendirme Safhası
Araştırma ve inceleme safhaları tamamlandıktan sonra proje etüdüne geçilir. Bu safha eskiz karalamaları ile tasarlanır ve geliştirilir. Bu çalışma paralelinde vaziyet planı etüdüne yürütülür. Fonksiyondan plan belirledikçe görünüş, kesit aşamaları ele alınır. Plan kesin boyutlara ulaşınca vaziyet planı, plan, kesit ve proje çalışmalarına geçilir. Bu son kısım olan detaylandırma proje ile bütünleşince, projelendirme bitmiş olur.
Bu aşamada projelendirme yapmak için, yalnız bina bilgisindeki bilgiler yeterli olmamaktadır. Bina bilgisinin yanı sıra yapı bilgisi, malzeme bilgisi, statik gibi bazı teknik bilgilerin önceden öğrenilmiş olması gerekir.Böylece bütün teknik bilgilerin paralelinde hazırlanan proje, uygulanabilir ve kullanışlı bir binanın yapımını sağlamış olur.Projelendirme safhasındaki projelerin hazırlanışlarına göre, sırası ile şu ölçeklerde çalışmalar yapılır.
Bu aşamada projelendirme yapmak için, yalnız bina bilgisindeki bilgiler yeterli olmamaktadır. Bina bilgisinin yanı sıra yapı bilgisi, malzeme bilgisi, statik gibi bazı teknik bilgilerin önceden öğrenilmiş olması gerekir.Böylece bütün teknik bilgilerin paralelinde hazırlanan proje, uygulanabilir ve kullanışlı bir binanın yapımını sağlamış olur.Projelendirme safhasındaki projelerin hazırlanışlarına göre, sırası ile şu ölçeklerde çalışmalar yapılır.
Vaziyet Planı – 1/500 veya 1/200
Avan Proje – 1/200 veya 1/100
Kati Proje – 1/100 veya 1/50
Tatbikat Projesi – 1/50
Detay projesi – 1/20, 1/10, 1/5, ½ , 1/1
Avan Proje – 1/200 veya 1/100
Kati Proje – 1/100 veya 1/50
Tatbikat Projesi – 1/50
Detay projesi – 1/20, 1/10, 1/5, ½ , 1/1
Projelerdeki özellik ve büyüklüğe göre yukarıdaki plan isimleri ve ölçekleri kullanılır. Detaylar ise iki aşamada ele alınır. Sistem detayı 1/20, detay 1/10, nokta detayı 1/5, ½, 1/1 olarak kullanılır. İlerideki konularda bu özellik daha detaylı olarak incelenecektir.
Mimari proje, inşa edilecek binanın biçimini, boyutunu, çevresiyle uyumunu, estetik görünümünü, iç mekanlarının boyutları ile birbiriyle bağlantısını ve her birinin işlevsel niteliğini belirlemektedir. Dolayısıyla, mimar projeler, belirtilen konularda gerekli mesleki bilgiler ile donatılmış bulunan mimarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Mimari proje üç temel faktörün etkisinde şekillenmektedir. Bunlar, bina sahibinin istekleri, inşaatın yapılacağı arsanın imar durumu ve mimarın mesleki bilgisi ve deneyimidir. Bina sahibi, inşa ettirmek istediği binayı hangi amaçla kullanacağı, iç mekanlarının boyutların, sayısı, ince yapı elemanlarının cinsi ve niteliği ile ilgili her türlü istek ve beklentilerini yazılı hale getirerek mimara vermektedir. Bu istek listesine “program” da denilmektedir. İnşaatın yapılacağı arsa, mimar için bir sabit veri niteliğindedir. Yani arsanın boyutu ve o arsaya inşa edilecek binanın toplam inşaat alanı belirlenmiş bulunmaktadır. Arsa ile ilgili gerekli bilgiler, imar durum belgesinde verilmektedir. Dolayısıyla mimari projeye başlamadan önce temin edilmesi gereken önemli doküman, arsanın topoğrafik yapısı ya da manzarası özellikli ise, mimar tarafından mutlaka yerinde görülmesi gerekmektedir. Her meslekte olduğu gibi, projeyi hazırlayacak mimarın mesleki deneyimi ve özellikle projesini üstleneceği bina projeleri konusundaki her türlü çabayı gösterecek çalışma disiplinine sahip olması çok önemli olmaktadır.
Mimari proje, inşa edilecek binanın biçimini, boyutunu, çevresiyle uyumunu, estetik görünümünü, iç mekanlarının boyutları ile birbiriyle bağlantısını ve her birinin işlevsel niteliğini belirlemektedir. Dolayısıyla, mimar projeler, belirtilen konularda gerekli mesleki bilgiler ile donatılmış bulunan mimarlar tarafından hazırlanmaktadır.
Mimari proje üç temel faktörün etkisinde şekillenmektedir. Bunlar, bina sahibinin istekleri, inşaatın yapılacağı arsanın imar durumu ve mimarın mesleki bilgisi ve deneyimidir. Bina sahibi, inşa ettirmek istediği binayı hangi amaçla kullanacağı, iç mekanlarının boyutların, sayısı, ince yapı elemanlarının cinsi ve niteliği ile ilgili her türlü istek ve beklentilerini yazılı hale getirerek mimara vermektedir. Bu istek listesine “program” da denilmektedir. İnşaatın yapılacağı arsa, mimar için bir sabit veri niteliğindedir. Yani arsanın boyutu ve o arsaya inşa edilecek binanın toplam inşaat alanı belirlenmiş bulunmaktadır. Arsa ile ilgili gerekli bilgiler, imar durum belgesinde verilmektedir. Dolayısıyla mimari projeye başlamadan önce temin edilmesi gereken önemli doküman, arsanın topoğrafik yapısı ya da manzarası özellikli ise, mimar tarafından mutlaka yerinde görülmesi gerekmektedir. Her meslekte olduğu gibi, projeyi hazırlayacak mimarın mesleki deneyimi ve özellikle projesini üstleneceği bina projeleri konusundaki her türlü çabayı gösterecek çalışma disiplinine sahip olması çok önemli olmaktadır.
Mimar, proje çalışmasına başlamadan önce aşağıda belirtilen belge ve bilgileri derlemektedir:
-Bina sahibinin istekleri
-İnşaat yapılacak arsanın imar durumu belgesi
-Arsanın plankotesi
-Yörenin iklim koşulları ile ilgili bilgiler
-İnşaat yapılacak arsanın imar durumu belgesi
-Arsanın plankotesi
-Yörenin iklim koşulları ile ilgili bilgiler
Özelliği olan bina projesi hazırlanıyorsa, söz konusu bina tiplerine ilişkin fonksiyon şemaları, yapı elemanı ve bina bilgisi ile ilgili kaynak ve dokümanlar
Bulunduğu yörede geçerli imar yönetmeliği, otopark yönetmeliği
Yukarıda belirtilen ön hazırlıktan sonra başlatılan proje çalışmaları genellikle iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Önce, ön proje hazırlamakta ve ön proje ortaya konan çözümlerin yeterli görülmesi halinde, uygulama projesinin hazırlanmasına başlanılmaktadır. Bu aşamalarda yapılan çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.
Bulunduğu yörede geçerli imar yönetmeliği, otopark yönetmeliği
Yukarıda belirtilen ön hazırlıktan sonra başlatılan proje çalışmaları genellikle iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Önce, ön proje hazırlamakta ve ön proje ortaya konan çözümlerin yeterli görülmesi halinde, uygulama projesinin hazırlanmasına başlanılmaktadır. Bu aşamalarda yapılan çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.
a)Fonksiyon (İşlev) Şemasının kurulması
Yapının programında belirlenen hususlar fazla ayrıntılara girilmeden sistemleştirilir. Yani yapının amacına en iyi şekilde hizmet edebilmesi için iç hacim bağlantıları belirlenir.
b) Eskizler
Fonksiyon şeması, şehircilikle ilgili çevre verileri; güneş, rüzgar, yaya-taşıt ulaşım durumları; topografya, manzara, tarihi-turistik-sosyal veriler göz önünde bulundurularak yapılan çalışmalardır. Kroki niteliğinde olan eskiz çalışmaları yapının cephe ve perspektif çizimleriyle yürütülmelidir. Bu çalışmalar yeterli fikri olgunluğa eriştikten sonra ölçekli olarak çizilerek tekrar gözden geçirilir.
c) Ön Proje – Avan Proje
Fikir projesi ya da avan projesi olarak adlandırılan bu projenin hazırlanmasında mimar, kendisine verilen ve yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bilgi,, belge ve bulguları göz önünde tutarak bir dizi sistematik çalışma gerçekleştirerek inşa edilmek istenen bina ile ilgili tasarım ortaya koymaktadır. Bu çalışmalar sonucunda (kendince) uygun olan tasarımı proje haline getirerek yapı sahibinin görüş ve beğenisine sunmaktadır. Bu proje üzerinde yapılan tartışmalar sonucu, mal sahibinin değişik önerileri varsa, bunların olabilirliği üzerinde durulmakta ve mümkün görülen değişiklikler ek çalışmalarla tamamlanmaktadır.
Ön proje, inşa edilecek yapıyı fiziki boyutları, estetik görünümü kullanılış şekli ve amacı bakımından genel hatlarıyla anlatabilecek ayrıntıda hazırlanmaktadır. Ön proje genellikle aşağıda içerikleri özetlenmiş olan paftalardan oluşmaktadır. Bunlardan durum planı, binanın büyüklüğüne göre 1/200 – 1/1000 ölçeğinde diğer paftalar ise çoğunlukla 1/100 ölçeğinde çizilmektedir.
Ön proje, inşa edilecek yapıyı fiziki boyutları, estetik görünümü kullanılış şekli ve amacı bakımından genel hatlarıyla anlatabilecek ayrıntıda hazırlanmaktadır. Ön proje genellikle aşağıda içerikleri özetlenmiş olan paftalardan oluşmaktadır. Bunlardan durum planı, binanın büyüklüğüne göre 1/200 – 1/1000 ölçeğinde diğer paftalar ise çoğunlukla 1/100 ölçeğinde çizilmektedir.
Genel Durum Planı:
Durum planında, yapının arsası, binanın arsa içindeki yeri, konumu ve boyutları hakkında bilgi verilmektedir. Bu çerçevede, durum planında, parselin boyutları, komşu parseller ve yollar ile ilgili ilişkisi, binanın üst görünüşü ve parsel sınırlarına olan mesafeleri, şematik olarak çizilmiş iki kesiti yer almaktadır.
Kat Planları
Binada bulunan ve farklı olan her katın planı çizilmektedir. Kat planında yer alan bağımsız bölümlerin iç ölçüleri verilmekte, her birinin kullanım amacı belirtmekte ve çoğunlukla da bağımsız alanları boyutları belirlenirken söz konusu alanlarda boyutları belirlenirken söz konusu alanlarda yer alması düşünülen hareketli ve sabit eşyalar ölçekli olarak çizilmek suretiyle bağımsız bölümlerin kullanım etkinliği hakkında bilgi verilmiş olmaktadır.
-Yapının iç ve dış ölçüleri ölçülendirme kurallarına göre eksiksiz yazılır.
-Yapı elemanlarının hepsi özel işaretleri ve gerekli ayrıntılarıyla belirlenir.
-Plan ölçeği ve kuzey yönü belirtilir
-Planda bulunan bütün hacimler kullanılma amaçlarına göre isimlendirilir.
-Hacimler ve (varsa) daireler numaralandırılır.
-Normal ve düşük döşeme kaba ve ince kotları yazılır.
-Hacimlerin döşeme tavan ve duvar kaplama çeşitleri yazılır.
-Kesit yerleri belirtilir.
-Tek katlı yapıların zemin katlarında çok katlı yapıların son kat planlarında (şayet binada çatı varsa) saçak ve mahya kırılma hatları belirtilir.
-(Tesisat uç malzemeleri gibi) sabit elemanlar işlenir.
-Yapı elemanlarının hepsi özel işaretleri ve gerekli ayrıntılarıyla belirlenir.
-Plan ölçeği ve kuzey yönü belirtilir
-Planda bulunan bütün hacimler kullanılma amaçlarına göre isimlendirilir.
-Hacimler ve (varsa) daireler numaralandırılır.
-Normal ve düşük döşeme kaba ve ince kotları yazılır.
-Hacimlerin döşeme tavan ve duvar kaplama çeşitleri yazılır.
-Kesit yerleri belirtilir.
-Tek katlı yapıların zemin katlarında çok katlı yapıların son kat planlarında (şayet binada çatı varsa) saçak ve mahya kırılma hatları belirtilir.
-(Tesisat uç malzemeleri gibi) sabit elemanlar işlenir.
3. Görünüşler
Binanın bütün cephelerinin görünüşleri çizilerek kütlesi ve hatlarıyla dışarıdan algılanış şekli ortaya konulmaktadır. Görünüş resimlerinde şu bilgiler verilir.
-Kapı ve pencere görünüşlerine, elemanın açılış yönü işlenir.
-Sahanlık, kapı, pencere, saçak, çatı ve benzeri yerlerin kotları yazılır.
-Yağmur oluğu ve borusu varsa dilatasyon derzleri gösterilir.
-Çatı eğimi yazılır. Bacanın çatıdaki yeri ve kotu belirtilir.
-Cephenin kaplama gereci yazılır.
-Sahanlık, kapı, pencere, saçak, çatı ve benzeri yerlerin kotları yazılır.
-Yağmur oluğu ve borusu varsa dilatasyon derzleri gösterilir.
-Çatı eğimi yazılır. Bacanın çatıdaki yeri ve kotu belirtilir.
-Cephenin kaplama gereci yazılır.
4. Kesitler
Kesitler, yapıyla ilgili düşey ölçülendirmeleri yapabilmek yapı sistemi ve yapı elemanları hakkında daha ayrıntılı bilgi vermek amacıyla çizilirler. Binanın en iki kesiti çizilerek kat yükseklikleri ve toplam yapı yüksekliği verilmektedir. Kesit resimlerin kusursuz olması için aşağıda açıklanana hususları kapsamaları gerekir.
-Normal döşeme, düşük döşeme, sahanlık, çatı ve gerekli yerlerin kotları ve bazı kısımların ayrıca ince kotları belirtilir.
-Kat yükseklikleri, kapı, pencere, perapet, korkuluk, asma tavan ve benzeri kısımların ölçüleri yazılır.
-Yapı elemanları gerektiği şekilde belirtilir.
-Büyük yapılarda kesitleri kolayca anlaşılır hale getirmek için oda isimleri yazılır.
-Çatının genel şekli, eğimi, bacaların çatı çıkışları belirtilir.
-Döşemede kullanılan kaplama gereçleri ve gerekli ölçüleri yazılır.
Kesit resmin altına, hangi kesme düzlemine göre alındığı (A – B, I – I,
a – b, vb.) yazılır.
-Kat yükseklikleri, kapı, pencere, perapet, korkuluk, asma tavan ve benzeri kısımların ölçüleri yazılır.
-Yapı elemanları gerektiği şekilde belirtilir.
-Büyük yapılarda kesitleri kolayca anlaşılır hale getirmek için oda isimleri yazılır.
-Çatının genel şekli, eğimi, bacaların çatı çıkışları belirtilir.
-Döşemede kullanılan kaplama gereçleri ve gerekli ölçüleri yazılır.
Kesit resmin altına, hangi kesme düzlemine göre alındığı (A – B, I – I,
a – b, vb.) yazılır.
5. Dış ve İç Perspektif
Binanın dış görünüşü ve iç mekanlarının özelliği olan bölümlerini daha iyi anlatabilmek için gerekli görülürse projede yeteri kadar perspektif çizime yer verilmektedir.
6.Maket
Cephelerde, kapı veya pencerelerde vs. elemanlar ile ilgili herhangi bir ayrıntı vermeden sadece bina kütlesi yada kütlelerin parsel içinde ki yeri ve konumu hakkında bilgi verilen makete kütle maketi denilmektedir. Maket, yapının dıştan algılanışı ve zeminle ilişkisini somutlaştırmada önemli bir araç olmaktadır. Özelliği bulunan binaların ön projeleriyle kütle maketleri de mutlaka yapılmaktadır. Ancak arsası engebeli olan sıradan binaların ön projeleri aşamasında da arsanın topografik yapısı ile binanın zemine uygulanışını gösteren kütle maketinin yapılması, uygulama projesinin hazırlanması ve yapının aplikasyonu aşamasında oldukça yararlar sağlanmaktadır.
d) Kesin Proje
Ön Proje, üzerinde yapılan değerlendirme çalışmaları sonuçlanıp, uygulanmasına karar verildikten sonra önerilen değişiklikler de dikkate alınarak ve daha çok ayrıntı içerecek şekilde çizilmektedir. Proje çiziminde bu aşamaya kesin proje denilmektedir. Yapının uygulama projesinin hazırlanmasının zaman alacağı, uygulama projesi hazırlanması sürerken inşaatın başlatılıp bazı imalatların yapılmasının mümkün olduğu durumlarda kesin projedeki bilgilerden yararlanılmaktadır. Ayrıca, kesin proje aşamasında çalışmalar, mimar ile mühendislerin işbirliği ile yürütülmektedir. Böylece mimari projede öngörülen ve farklı mühendislik alanların ilgilendiren imalat ve donanımların uygulanabilirliği gözden geçirilerek, varsa değişiklik önerilerinin uygulama projesine yansıtılması sağlanmaktadır. Dolayısıyla, kesin proje, ön projede ortaya konan çözümlerin daha da somutlaştırılmasına, gözden kaçan bazı yetersizliklerin giderilmesine olanak sağlamaktadır.
Kesin proje, durum planı, kat planları, görünüşler ve kesit paftalarından oluşmaktadır. Genellikle 1/100 ölçeğinde çizilmektedir. Ancak, halen uygulamada özelliği olan yapıların projeleri dışında, kesin proje uygulamasına sık rastlanılmamaktadır.
Kesin proje, durum planı, kat planları, görünüşler ve kesit paftalarından oluşmaktadır. Genellikle 1/100 ölçeğinde çizilmektedir. Ancak, halen uygulamada özelliği olan yapıların projeleri dışında, kesin proje uygulamasına sık rastlanılmamaktadır.
e. Uygulama (Tatbikat) Projesi
Uygulama projesi, proje çalışmasının son aşamasıdır. Dolayısıyla uygulama projesinde, inşa edilecek yapı ile ilgili her türlü ayrıntının, uygulama projesine işlenmesi gerekmektedir. Yazılan her rakam ve çizilen her çizgi kesinlik ifade eder. Bu aşamada, yapı ile ilgili beklentilerin eksik ya da yanlış anlamaya olanak vermeyecek şekilde projeye yansıtılmış olması, imalatın denetlenmesine olanak sağlamakta ve işin tarafları arasında çıkabilecek anlaşmazlıkları en aza indirmektedir. Uygulama projesi, resmi işlemlerde ruhsat projesi olarak işlem görür. Bu projelerin ölçeği 1:50 olur. Bazen büyük projelerin uygulama projesi 1:100 de olabilir. Uygulama projesinde yer alan paftaların aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
1. Durum (Vaziyet) Planı:
Yapının arsa içindeki durumu ve arsa çevre ile ilişkisi hakkında genel bilgi vermek amacıyla çizilen plandır. Durum planında şu hususlar belirtilir.
-Yapı kitlesi, plan görünüşü veya perspektif olarak çizilir iç ayrıntı gösterilmez ve kitle istenirse taranır.
-Yapı giriş yeri, arsa içindeki giriş yolu, garaj yolu, diğer gezinti yolları gösterilir.
-Garaj, bahçıvan veya kapıcı evi, kömürlük gibi tamamlayıcı yapılar varsa çizilir.
-Kuyu, sarnıç, fosseptik çukuru gibi yer altı yapıları, arsada mevcut olan ağaçlar gösterilir.
-Arsa köşeleri ve gerekli diğer yerlerin kotların (nivoları) kabul edilen sıfır kotuna göre kotlandırılır.
-Yapı birden çok bloklar halinde ise her yapı bloğunun ismi veya işareti kendi bloğu üzerinde veya yanına yazılır.
-Arsanın parsel numarası, komşu parsel numaralarıyla beraber gösterilir.
-Yapının komşu arsalara ve yola olan ölçüsü, yapının kitle ölçüsü, arsa dışındaki yolun adı ve genişliği yazılır.
-Komşu yapılar kendi arsalarında gösterilip, kaç katı oldukları belirtilir.
-Yapı kitlesi üzerinde kesit yerleri gösterilip, plan dışında kalmak üzere iki kesiti çizilir.Kesitlerde yapı katlarının ve arazi ile kesiştiği yerlerin kotları yazılır.
-Yapının kuzey yönü işaretlenir.
-Çizim ile gösterilenlerden başka, vaziyet planında, paftanın uygun yerine yapılacak tablolar yardımıyla yapı ile ilgili (kat alanı, yapı toplam alanı, yapı cinsi, yapı bedeli, meslek odalarınca istenen bilgiler, yapı kadastro kayıtları vb.) bilgiler verilir.
-Yapı giriş yeri, arsa içindeki giriş yolu, garaj yolu, diğer gezinti yolları gösterilir.
-Garaj, bahçıvan veya kapıcı evi, kömürlük gibi tamamlayıcı yapılar varsa çizilir.
-Kuyu, sarnıç, fosseptik çukuru gibi yer altı yapıları, arsada mevcut olan ağaçlar gösterilir.
-Arsa köşeleri ve gerekli diğer yerlerin kotların (nivoları) kabul edilen sıfır kotuna göre kotlandırılır.
-Yapı birden çok bloklar halinde ise her yapı bloğunun ismi veya işareti kendi bloğu üzerinde veya yanına yazılır.
-Arsanın parsel numarası, komşu parsel numaralarıyla beraber gösterilir.
-Yapının komşu arsalara ve yola olan ölçüsü, yapının kitle ölçüsü, arsa dışındaki yolun adı ve genişliği yazılır.
-Komşu yapılar kendi arsalarında gösterilip, kaç katı oldukları belirtilir.
-Yapı kitlesi üzerinde kesit yerleri gösterilip, plan dışında kalmak üzere iki kesiti çizilir.Kesitlerde yapı katlarının ve arazi ile kesiştiği yerlerin kotları yazılır.
-Yapının kuzey yönü işaretlenir.
-Çizim ile gösterilenlerden başka, vaziyet planında, paftanın uygun yerine yapılacak tablolar yardımıyla yapı ile ilgili (kat alanı, yapı toplam alanı, yapı cinsi, yapı bedeli, meslek odalarınca istenen bilgiler, yapı kadastro kayıtları vb.) bilgiler verilir.
Durum planı ölçeği genellikle 1:500 olur. Ancak proje büyüklüğüne göre 1:1000, 1:2000 ölçeklide olabilir.
2. Kaba Yapı Paftaları:
Bu çizimler, kat planları, görünüşler ve kesitlerden oluşmaktadır. Genellikle 1/50 ölçeğinde çizilmektedir.
Kat planlarında, binanın farklı olan her katının planı çizilerek, iç mekanlarının boyutları, kullanım amaçları, kapı ve pencerelerinin yeri ve ölçüleri, duvar kalınlıkları, zemin kodları, tesisat ve malzemelerin yeri ve bağımsız bölüm kodları verilmektedir.
Binanın tüm cephelerinin görünüşleri çizilerek, her görünüşte, cephe kaplamasının çeşidi, kapı ve pencere doğramalarının şekli, pencere kanatlarının açılış yönü belirtilmektedir.
Birisi merdivenlerden geçmek koşuluyla en az iki düşey kesit çizilerek, yapının taşıyıcı sistemi, döşeme ve kat yükseklikleri, kapı, pencere, lento yükseklikleri, kaba ve ince yapı kodları, yalıtım, ön görülen elemanlarda yalıtımın türü, merdiven elemanları ve gerekli ölçüleri ayrıntılı olarak verilmektedir.
Kat planlarında, binanın farklı olan her katının planı çizilerek, iç mekanlarının boyutları, kullanım amaçları, kapı ve pencerelerinin yeri ve ölçüleri, duvar kalınlıkları, zemin kodları, tesisat ve malzemelerin yeri ve bağımsız bölüm kodları verilmektedir.
Binanın tüm cephelerinin görünüşleri çizilerek, her görünüşte, cephe kaplamasının çeşidi, kapı ve pencere doğramalarının şekli, pencere kanatlarının açılış yönü belirtilmektedir.
Birisi merdivenlerden geçmek koşuluyla en az iki düşey kesit çizilerek, yapının taşıyıcı sistemi, döşeme ve kat yükseklikleri, kapı, pencere, lento yükseklikleri, kaba ve ince yapı kodları, yalıtım, ön görülen elemanlarda yalıtımın türü, merdiven elemanları ve gerekli ölçüleri ayrıntılı olarak verilmektedir.
3. Sistem Kesiti:
Sistem kesiti, kaba yapıdan detaya geçiş paftasıdır. Genellikle 1/25 ölçeğinde çizilen sistem kesiti, binanın temelinden çatısına kadar taşıyıcı elemanların teşkilini ve bunların tamamlayıcı yapı elemanları ile birleşim noktaları ön plana çıkarmak bakımından oldukça yararlı bir proje bölümüdür. Gerekli görülmesi halinde birden fazla sayıda sistem kesiti çizilmektedir. Sistem kesiti üzerinde, daha ayrıntılı açıklanması gereken yerler işaretlenip ilgili detayın bulunduğu paftanın kodu yazılarak iki pafta arasında bilgi akışı sağlanmaktadır.
4. Yer (Mahal) Listesi:
Planda (numaralanan) hacimlerin döşeme, duvar, tavan, kapı, pencere, merdiven gibi elemanların hangi malzeme ile yapılacağı ve/veya kaplanacağının açıklandığı listedir. Projenin diğer aşamalarında yeterince açıklanmayan hususlar bu listede toplu olarak verilmekte, böylece binanın, ince yapı elemanlarının teşkili konusunda mimarın öngörüleri belirtilmiş olmaktadır. Yer listesinde, ince yapı elemanlarının imalatı ile ilgili detayların verdiği pafta numarası da verilerek iki pafta arasında organik bağ sağlanmış olmaktadır. Örneğin, yer listesinde, son kat tavan döşemesi tanımlanırken “döşeme bet + ısı ve su yalıtımı” denilmişse, bu açıklamanın sonunda, yalıtım detayının pafta numarası (D.P. No: …..) şeklinde açıklanmaktadır.
5. Detaylar:
Detay çizimlerinde, daha önceki paftalarda yeterince açıklanamayan yapı elemanı ve bileşenlerin teşkilinde kullanılan üretim teknolojisi ve malzeme niteliği tanımlanmaktadır. Bir bina projesinde hangi detayların çizileceği, yapının özelliğine ve konfor düzeyine göre değişmektedir. Ancak sıradan bir bina projesinde bile, kapı ve pencere doğramaları, döşeme, duvar ve tavan kaplamaları, küpeşte ve korkuluk teşkili, döşeme, duvar ve çatıda uygulanacak her türlü yalıtım ile ilgili detaylar yer almaktadır. Detay ölçeği 1/25, 1/20, 1/10, 1/5, ½ veya 1/1 olabilmektedir. Örneğin, kapı ve pencerelerin görünüş ve yeterli sayıda kesiti 1/20 çizildikten sonra, kesitler üzerinde işaretlenen nokta detaylar ½ veya 1/1 ölçeğinde çizilmektedir.
Detay çizimleri, uygulama aşamasında yararlanabilecek son müracaat belgeleri olduğundan, detaylarda açıklanmamış ya da tereddüte neden olacak hususların kalmaması gerekmektedir. Ayrıca, detay çizimlerinde, yapılacak imalatta kullanılması ön görülen malzeme ve işçilikler ile ilgili kapsamlı tanımlar yapmak yerine, söz konusu açıklamanın yapıldığı teknik şartnameye atıfta bulunmak hem pratik hem de proje ile teknik şartname arasında organik bağın kurulmasına olanak sağlamaktadır.
f. Taşıyıcı Sistem Projesi:
İnşaat mühendisi tarafından hazırlanmaktadır. Şekli ve boyutları mimari projede belirlenmiş olan yapının, yeterince sağlam olarak inşa edilip kullanılabilmesi için, taşıyıcı elemanların hangi malzeme ile hangi kesit ölçüsü ile yapılaması gerektiği belirlenmekte ve bu tespitler proje haline getirilmektedir.
Mimari proje öngörüleri, ekonomik faktörler ve yapının inşa edileceği zeminin özelliklerinden kaynaklanan etkenler göz önünde tutularak, bina, yığına ve karkas tarzında ve ahşap, çelik, beton veya betonarme elemanlarla ya da karma (kombine) olarak yapılabilmektedir.
Proje çalışmasına başlama aşamasında, inşaat mühendisi tarafından, önce, aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler sağlanmaktadır:
Mimari proje öngörüleri, ekonomik faktörler ve yapının inşa edileceği zeminin özelliklerinden kaynaklanan etkenler göz önünde tutularak, bina, yığına ve karkas tarzında ve ahşap, çelik, beton veya betonarme elemanlarla ya da karma (kombine) olarak yapılabilmektedir.
Proje çalışmasına başlama aşamasında, inşaat mühendisi tarafından, önce, aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler sağlanmaktadır:
-Yapının inşaat tarzı, boyutları ve kullanım amacı
-Yapının inşa edileceği arsanın zemin emniyet gerilmesi raporu
-Rüzgar ve kar yükünün hesabında özellikle dikkate alınması gereken faktörler
-Yörenin deprem riski ve deprem yönetmeliğinin öngördüğü hesap koşulları
-Yapının inşa edileceği arsanın zemin emniyet gerilmesi raporu
-Rüzgar ve kar yükünün hesabında özellikle dikkate alınması gereken faktörler
-Yörenin deprem riski ve deprem yönetmeliğinin öngördüğü hesap koşulları
Sağlanan bu bilgiler ve belgeler göz önünde tutularak yapının taşıyıcı sistemi tasarlanmakta ve yapılan statik hesapların sonuçlarına göre de söz konusu taşıyıcı elemanlar boyutlandırılmaktadır. Sonra da, taşıyıcı sistemi teşkil eden temel kolon, kiriş yada duvar, döşeme (varsa) çatı ve merdiven vb. elemanlar inşa edilmelerine olanak verecek gerekli ayrıntıları içerecek şekilde projelendirilmektedir.
Taşıyıcı eleman boyutlarının belirlenmesi amacıyla yapılan statik hesaplar, projenin bir eki olarak, proje ile birlikte işlem göreceğinden, kolayca izlenip denetlenmelerine olanak verecek bir doküman şeklinde sunulmaktadır.
Taşıyıcı sistem projelerinde yer alacak paftalar, binanın inşaat tarzına göre değişmektedir. Örneğin, betonarme karkas tarzında inşa edilecek bir binanın taşıyıcı sistem projesinde aşağıdaki paftalar yer almaktadır.
Taşıyıcı eleman boyutlarının belirlenmesi amacıyla yapılan statik hesaplar, projenin bir eki olarak, proje ile birlikte işlem göreceğinden, kolayca izlenip denetlenmelerine olanak verecek bir doküman şeklinde sunulmaktadır.
Taşıyıcı sistem projelerinde yer alacak paftalar, binanın inşaat tarzına göre değişmektedir. Örneğin, betonarme karkas tarzında inşa edilecek bir binanın taşıyıcı sistem projesinde aşağıdaki paftalar yer almaktadır.
1. Temel Planı:
Temel planı, 1/50 ölçeğinde çizilerek, binanın temel sisteminin plan görünüşü, kolon yerleri, temel yada sömelin boyutları, aks aralıkları ve en az iki yönden alınmış kesitte temel elemanlarının yükseklikleri verilmekte, birbirinden farklı olan her temel elemanın 1/20 ölçeğinde detayları çizilerek kullanılması öngörülen donatıların, çapı, kıvrım ve kanca boyları ile toplam boyları, aralığı yada sayısı; filiz donatısının boyu, etriyelerin açınımı, kıvrılma boyları ve toplam boyları verilmektedir.
2. Kolon Aplikasyonu:
Bu paftada, kolonların aks aralıkları, kesit ölçüleri verilmekte, kullanılması öngörülen boyuna donatımın çapı ve sayısı, etriye çapı; aynı paftada ekinde ayrıca boyuna donatıların filiz boyu ve toplam boyu, etriye aralıkları, etriye açınımları ve toplam boyları, varsa etriye sıkıştırma bölgelerinin yeri ve sıklaştırma aralığı şematik çizim üzerinde gösterilmekte; donatı ya da kesit ölçüsü bakımından aynı olan kolonlara aynı tanım numarası verilerek (S1, S2 ….. şeklinde) kotlandırılmaktadır. Genellikle, kolon kesit ölçüleri 1/20, aks aralıkları 1/50 ölçeğinde çizilerek, donatıların ayrıntılı olarak gösterilmesine olanak sağlamaktadır.
3. Döşeme Kalıp Planı:
Birbirinden farklı her döşemenin planı görüşünü 1/50 ölçeğinde çizilmektedir. Planda, döşeme ölçüleri ve kodları verilmekte; kirişler ve üzerinde kesit ölçüleri gösterilmekte; duman, havalandırma bacaları ve ışıklık gibi döşemede bırakılması gereken her türlü boşluğun boyutları ve yeri belirtilmekte en az iki yönden alınan kesit üzerinde döşeme ve kiriş yükseklikleri verilmektedir. Ayrıca, plak döşemeler (D), dişlinervürlü-döşemeler (N), kirişler (K) harfleri ile sembolize edilerek tanımlanmaktadır. Kalıp planları, döşemenin teşkilinde uygulanacak kalıp içi ölçülerini vermek ve beton içerisinde bırakılacak boşluklar için kalıp aşamasında gerekli önlemleri alarak ileride ek işlerim çıkmasını önlemektedir.
4. Döşeme Teçhizat Planları:
Farklı her döşemenin planı, kalıp planına benzer şekilde çizilmekte, ancak kalıp planından farklı olarak, baca ve benzer boşluklar gösterilmeyip, döşemelerde kullanılması öngörülen donatının çapı, aralığı, büküm mesafeleri kanca boyları ve toplam boyları ayrıntılı olarak verilmektedir. Uygulamada, zaman kazanmak düşüncesiyle, farklı her kat için bir plan çizerek, kalıp ve teçhizat planlarındaki bilgilerin hepsi aynı plan üzerinde gösterilmektedir. Ancak, fazla bilginin işlenmesi nedeniyle oldukça karmaşık hal alan plandaki kalıp hataları ya da döşemede bırakılacak boşlukların unutulması gibi durumlar, inşaat aşamasında çok fazla zaman kaybına ve sıkıntılara neden olabilmektedir.
5. Kiriş Detayları:
Kalıp planında adlandırılması yapılmış olan her farklı kirişin detay paftasında, 1/20 ölçeğinde boy ve yeteri sayıda en kesitleri çizilmektedir. Kesitlerde kirişlerin mesnet açıklığı, kesit ölçüsü verilmekte, kullanılması öngörülen donatılar, kesitlerde ve kesit ve kesit altı açınımlarındaki çapı, sayısı, büyük ve toplam boyu verilerek açıklanmalıdır. Etriye aralıkları, varsa, sıklaştırma mesafeleri ayrıca verilmektedir.
Betonarme projelerinde en çok kullanılan donatıların noksanlık, kullanılan donatıların, büküm boyu, sayısı ya da aralıklarının belirtilmesi ile ilgili olmaktadır. Örneğin, B.A. projelerinin pek çoğunda, nervür kirişlerinde konacak (çiroz) etriyelerinin büküm şekli ve boyutları verilmemekte, kolon donatılarının filiz boyları ve toplam boyları, etriye sıklaştırılmasını başlama mesafeleri ve sıklaştırma aralığı, kolon kiriş noktalarından etriye yerleştirimi gösterilmemektedir. Benzer şekilde, döşeme donatılarında, donatı sayısı ve ilk donatının mesnettin neresine konulacağının belirtileceği yerde, donatı aralıklarının yazılmasıyla yetinilmektedir. Projenin hazırlanması aşamasında küçük bir gayretle giderilebilecek olan bu eksikler, inşaat aşamasında, demirci ustasının hesap yapmasına ve zaman zaman donatı yeri ve sayısı ile ilgili inisiyatif kullanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, projede verilmeyen bir bilginin, uygulama düzeyini denetlemek kolay ya da mümkün olmamaktadır.
Betonarme projelerinde en çok kullanılan donatıların noksanlık, kullanılan donatıların, büküm boyu, sayısı ya da aralıklarının belirtilmesi ile ilgili olmaktadır. Örneğin, B.A. projelerinin pek çoğunda, nervür kirişlerinde konacak (çiroz) etriyelerinin büküm şekli ve boyutları verilmemekte, kolon donatılarının filiz boyları ve toplam boyları, etriye sıklaştırılmasını başlama mesafeleri ve sıklaştırma aralığı, kolon kiriş noktalarından etriye yerleştirimi gösterilmemektedir. Benzer şekilde, döşeme donatılarında, donatı sayısı ve ilk donatının mesnettin neresine konulacağının belirtileceği yerde, donatı aralıklarının yazılmasıyla yetinilmektedir. Projenin hazırlanması aşamasında küçük bir gayretle giderilebilecek olan bu eksikler, inşaat aşamasında, demirci ustasının hesap yapmasına ve zaman zaman donatı yeri ve sayısı ile ilgili inisiyatif kullanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, projede verilmeyen bir bilginin, uygulama düzeyini denetlemek kolay ya da mümkün olmamaktadır.
g. Tesisat Projeleri:
Binanın kullanımını sağlayan donanımın inşa edilmesi amacıyla hazırlanan projeler, genel olarak “tesisat projeleri” olarak adlandırılmaktadır. Ancak, proje hazırlanmasında görev alan teknik elemanların niteliğine göre tesisat projeleri, makine ve elektrik grubu projeler olarak iki grupta toplanmaktadır.
Makine grubu projeler, makine mühendislerince hazırlanmaktadır. Bir bina inşaatı için bu gruptan hangi projelerin yer alacağı, üretilecek yapıda öngörülen konfor şartlarına ve yapının özelliğine göre değişmektedir. Ancak, bu grupta sayılabilecek tesisat projelerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
Makine grubu projeler, makine mühendislerince hazırlanmaktadır. Bir bina inşaatı için bu gruptan hangi projelerin yer alacağı, üretilecek yapıda öngörülen konfor şartlarına ve yapının özelliğine göre değişmektedir. Ancak, bu grupta sayılabilecek tesisat projelerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
-Temiz ve pis su tesisatı projesi
-Isıtma tesisatı projesi
-Sıcak su tesisatı projesi
-Soğutma tesisatı projesi
-İklimlendirme tesisatı projesi
-Asansör projesi
-Isıtma tesisatı projesi
-Sıcak su tesisatı projesi
-Soğutma tesisatı projesi
-İklimlendirme tesisatı projesi
-Asansör projesi
Şüphesiz binanın özelliğine göre, bazı tesisatlar bir projede birleştirilmektedir. Örneğin ısıtma ve soğutmanın klima ile sağlanacağı ön görülen bir binada, ısıtma ve soğutma tesisatı aynı projede çözülmüş olmaktadır. Bu projelerin hazırlanmasında kullanılan hesaplamalarda proje eki kabul edilerek projeyle birlikte sunulmaktadır. Bu projelerin hazırlayacak makine mühendislerin, başka, imar yönetmeliği olmak üzere asansör yönetmeliği, yakıt üretiminde ekonomi sağlanması ve hava kirliliği yönetmeliği hava kalitesinin korunması yönetmeliği, ilgili standartlar ve dokümanlar inceleyerek ön hazırlık yapması gerekmektedir.
Elektrik grubu tesisat projeleri ise elektrik mühendislerince hazırlanmaktadır. Binanın özelliğine göre hazırlanacak elektrik tesisatı projelerinin niteliği,ü kapsamı ve çeşidi değişmektedir. Binada kullanılan elektrik araçlarının akım gücü, bu konuda önemli olan belirleyici olmaktadır. Sonuçta, elektrik kullanımı gerektiren tüm hizmet şekilleri için (aydınlatma, haberleşme, vb. ) tesisat projeleri, gerekli olması halinde trafo ve paratoner projeleri hazırlanmaktadır.
Ayrıca binada özel cihazların veya donanımın kullanılmasını gerektiren(güvenlik,haberleşme gibi bina otomasyonu kapsamında yer alan)hizmetler söz konusu olduğunda,elektronik ve elektrik mühendislerinin müşterek hazırlayacakları projeler olabilmektedir.
Tesisat projelerinin eksiksiz olabilmesi için,inşa edilecek yapıda,yapıyı kullanmak ve konfor sağlamak amacına yönelik hangi donanımların yer alacağının eksiksiz olarak belirlenmesi gerekmektedir.Bu işin de yapı sahibinin projeye başlama aşamasında yapı ile ilgili istek listesini hazırlaması sırasında yapılması gerekmektedir.Bu konudaki ihmaller,inşaat aşamasında veya bina bittikten sonra .eşitli problemlere ve ek harcamalara neden olmaktadır.Örneğin,binada kablolu televizyon hizmetinden yararlanılacağının belirtilmesi halinde,projesi hazırlanıp gerekli kablolar sıva altında ve uygun yerlere konulabilecekken,aynı iş bina bittikten sonra yapıldığında,pek çok yerler kırılıp delinmekte ve kablolar sıva üzerinden çekilmek zorunda kalınmaktadır.Veya binada kullanımı söz konusu elektrik araçları,proje aşamasında tam olarak belirlenmesi halinde,kullanılan sıva altı veya sıva üstü tesisat.gerekli elektrik akımı için yeterli olmamakta ve tesisatı yenilemek için ek harcamalar gerekmekte ve cihazlarda arızalara neden olmaktadır.Benzer şekilde,binada sıcak su temini için şofben ve güneş enerjisi tesisatının birlikte düşünülmekte olduğu önceden belirtilmediğinden ,bina kullanılmaya başlandığında sisteme şofbeni yerleştirmek,şofbenin yeri,baca bağlantısı vs. konularda sorunlar çıkmakta,sıhhi ve estetik olmayan çözümlere yönelinmektedir.
Elektrik grubu tesisat projeleri ise elektrik mühendislerince hazırlanmaktadır. Binanın özelliğine göre hazırlanacak elektrik tesisatı projelerinin niteliği,ü kapsamı ve çeşidi değişmektedir. Binada kullanılan elektrik araçlarının akım gücü, bu konuda önemli olan belirleyici olmaktadır. Sonuçta, elektrik kullanımı gerektiren tüm hizmet şekilleri için (aydınlatma, haberleşme, vb. ) tesisat projeleri, gerekli olması halinde trafo ve paratoner projeleri hazırlanmaktadır.
Ayrıca binada özel cihazların veya donanımın kullanılmasını gerektiren(güvenlik,haberleşme gibi bina otomasyonu kapsamında yer alan)hizmetler söz konusu olduğunda,elektronik ve elektrik mühendislerinin müşterek hazırlayacakları projeler olabilmektedir.
Tesisat projelerinin eksiksiz olabilmesi için,inşa edilecek yapıda,yapıyı kullanmak ve konfor sağlamak amacına yönelik hangi donanımların yer alacağının eksiksiz olarak belirlenmesi gerekmektedir.Bu işin de yapı sahibinin projeye başlama aşamasında yapı ile ilgili istek listesini hazırlaması sırasında yapılması gerekmektedir.Bu konudaki ihmaller,inşaat aşamasında veya bina bittikten sonra .eşitli problemlere ve ek harcamalara neden olmaktadır.Örneğin,binada kablolu televizyon hizmetinden yararlanılacağının belirtilmesi halinde,projesi hazırlanıp gerekli kablolar sıva altında ve uygun yerlere konulabilecekken,aynı iş bina bittikten sonra yapıldığında,pek çok yerler kırılıp delinmekte ve kablolar sıva üzerinden çekilmek zorunda kalınmaktadır.Veya binada kullanımı söz konusu elektrik araçları,proje aşamasında tam olarak belirlenmesi halinde,kullanılan sıva altı veya sıva üstü tesisat.gerekli elektrik akımı için yeterli olmamakta ve tesisatı yenilemek için ek harcamalar gerekmekte ve cihazlarda arızalara neden olmaktadır.Benzer şekilde,binada sıcak su temini için şofben ve güneş enerjisi tesisatının birlikte düşünülmekte olduğu önceden belirtilmediğinden ,bina kullanılmaya başlandığında sisteme şofbeni yerleştirmek,şofbenin yeri,baca bağlantısı vs. konularda sorunlar çıkmakta,sıhhi ve estetik olmayan çözümlere yönelinmektedir.
h.Yalıtım projesi:
İnsanların biyolojik yapısını olumsu etkileyen faktörlerden korunmuş mekanların sağladığı rahatlığa”biyolojik konfor”denilmektedir.Yaşanılan mekanların,olması gerekenden farklı düzeyde sıcak yada soğuk,rutubetli ve gürültülü olması,söz konusu ortaların biyolojik konforunu düşürmektedir.Konfor düzeyini olumsuz etkileyen faktörlerden korunmak amacıyla binaların sistem ve bileşenlerinde alınan önlemlere yalıtım(izolasyon,tecrit)denilmektedir.Gerekli yalıtımların yapılmadığı binalar,yapının çabuk yıpranmasına,ısıtma ve soğutma enerjisi israfına ,çevre kirlenmesine neden olmaları yanında,onları kullanan insanların beden ve ruh sağlığını da olumsuzetkilemektedirler.Bu nedenle,gelişmiş ülkelerde ,yalıtım,yapı üretiminin ayrılmaz parçası kabul edilmekte,gerekli yalıtımlar proje hazırlanmasının ilk aşamalarında tasarlanmaktadır.
Ülkemizde,binalarda gerekli yalıtım önlemlerinin alınmaması,oldukça önemli boyutlarda kaynak israfına neden olmaktadır.Örneğin,bugün için,binaların döşeme,çatın duvar ve pencerelerinde yalıtım yapılması ,ısıtma ve soğutma sistemlerinde otomatik kontrol uygulanması gibi sıradan önlemlerle ,ısıtma ve soğutma enerjisinden %40 tasarruf sağlanabileceği hesaplanmaktadır.Bu basit önlemlerin alınmamış olması bile,her yıl yüz binlerce trilyon TL.değerinde enerjinin israf edilmesine ve bununla birlikte çevre kirliliğine,enerji kaynaklarının tükenmesi ve insan sağlığının bozulmasına da neden olmaktadır.
Halen Türkiye’de 30.10.1981 tarih ve 17499 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış yönetmelik gereğince ,binalarda ısı yalıtımı uygulaması zorunluluğu bulunmaktadır.Bu nedenle binalarda temel ruhsatı alınabilmesi için,ilgili belediyeye,diğer projelerle birlikte ısı yalıtım projesinin de sunulması gerekmektedir.Isı yalıtım projesi ,makine mühendislerince hazırlanmaktadır.Projesi yapılan binaların iç mekanlarında bulunan pencere alanları yapı elemanlarının teşkili Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayınlanmış bulunan (04.01.1983 tarih ve R.G.No:17918 )genelgesi ekinde seçenekler uyuyorsa ,ayrıca ısı yalıtım projesi hazırlamak yerine,”Isı Yalıtım Raporunun düzenlenmesi yeterli olmaktadır.Aksi halde ayrıca ısı yalıtım projesi hazırlamak gerekmektedir.
Isı yalıtım hesaplarının TS.825’e uygun olması gerektiği,yukarıdaki adı geçen yönetmelikte belirtilmiştir.Ayrıca projenin hazırlanmasında kullanılan hesap yöntemi ve sonuçlarının bulunduğu dokümanlar da,proje eki sayıldığından,proje ile sunulacak şekilde düzenlenmektedir.
Bir yapıda ısı yalıtımı uygulanacaksa,bunun ,mimari projenin hazırlanması aşamasında dikkate alınması gerekmektedir.Ancak bazı boyutlandırmalar makine mühendisinin öngöreceği yalıtım malzemesi ve yalıtım tarzı bilinmeden de yapılamaz.Örneğin dış duvarda ısı yalıtımı uygulaması öngörülmüşse,yalıtım malzemesi duvarın dış yada iç tarafına veya içerisine(sandviç)şeklindekonulabilir.Ayrıca ,yalıtım malzemesinin kalınlığı ve cinsi de,mimari projenin hazırlanması aşamasında üstlenen mimarın,daha ön proje aşamasında ,yalıtım projesi hazırlayacak makine mühendisiyle işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Çoğunlukla ısı yalıtım gereçleri,su ile temas ettiğinde yalıtkanlık özelliklerini büyük ölçüde kaybetmektedirler.Bu nedenle ısı yalıtımları sudan korumak gerekmektedir.Bunedenle ısı yalıtımı uygulanırken,su ve buhar yalıtımı ile ilgili temel ilkelerde gözönünde tutulmalıdır.Aksi halde,ısı yalıtımının fayda sağlaması bir yana,kullanıldığı yerde çeşitli sorunlara neden olmakta ve ayrıca yapılan harcamalarda boşa gitmiş olmaktadır.Diğer önemli bir hususta ,yalıtım projesi hazırlayan makine mühendisinin ,yalıtım detaylarını oluştururken ve kullanmayı önereceği yalıtım malzemesini belirtirken ,söz konusu gerecin diğer yapı gereçleri ile birlikte kullanımı ya da inşaatın gerçekleştirme tekniğine uygunluğu konusunda mimar ve inşaat mühendisi ile birlikte olmasının çok yönlü yararlar sağlayacağının bilinmesidir.Bazen hazırlanan yalıtım detayları teorik olarak yeterli olmasına karşın, uygulama aşamasında çeşitli güçlükler doğmakta ya da olması gerektiği gibi uygulanamamaktadır.
Bir inşaatın teknik uygulama sorumlusu olan mimar veya inşaat mühendisi, yapıdaki tüm imalatların projesine uygun yapılmasından sorumlu olmaktadır. Bir yapıda öngörülmüş bulunan herhangi bir yalıtımın uygulamam aşamasında çok dikkatli bir şekilde izlenerek, işçilik hatalarına imkan verilmemesi gerekmektedir. Aksi halde, küçük uygulama hataları, yalıtımın tümünü etkisiz hale getirebilmektedir. Ancak, yalıtımın denetlenebilmesi, yalıtım malzemelerinin genel özelliklerini genel hatlarıyla bilinmesiyle mümkün olmaktadır. Bu nedenle, mimarlar ve inşaat mühendislerinin de, yapılarda uygulanmakta olan yalıtımların, tasarım ve uygulamalarına yönelik temel bilgileri ana hatlarıyla da olsa mutlaka öğrenmeleri gerekmektedir.
Ülkemizde binalarda ısı yalıtımı yapılması zorunlu olmakla birlikte, bu zorunluluk maalesef istenilen düzeyde uygulamaya yansımamaktadır. Bunun çeşitli nedenli bulunmakla birlikte, önemli nedenlerden birisi, yapı sahibinin, yalıtım uygulaması nedeniyle yapı maliyetindeki küçük artışa katlanmak istemeyişidir. Oysa, yalıtım uygulanması nedeniyle (yapılan) ilk yatırım maliyeti, yapı kullanılmaya başlandıktan kısa bir süre sonra geri kazanılmakta ve yalıtımın sağladığı çok yönlü faydalardan yapının ömrü boyunca yararlanılmaktadır. Bu hususun yapı sahiplerine anlatılması ve onların bu konuda ikna edilmesi sorumluluğu, yapı üretimi içinde yer alan her teknik elemanın görevi olmaktadır.
Ülkemizde,binalarda gerekli yalıtım önlemlerinin alınmaması,oldukça önemli boyutlarda kaynak israfına neden olmaktadır.Örneğin,bugün için,binaların döşeme,çatın duvar ve pencerelerinde yalıtım yapılması ,ısıtma ve soğutma sistemlerinde otomatik kontrol uygulanması gibi sıradan önlemlerle ,ısıtma ve soğutma enerjisinden %40 tasarruf sağlanabileceği hesaplanmaktadır.Bu basit önlemlerin alınmamış olması bile,her yıl yüz binlerce trilyon TL.değerinde enerjinin israf edilmesine ve bununla birlikte çevre kirliliğine,enerji kaynaklarının tükenmesi ve insan sağlığının bozulmasına da neden olmaktadır.
Halen Türkiye’de 30.10.1981 tarih ve 17499 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış yönetmelik gereğince ,binalarda ısı yalıtımı uygulaması zorunluluğu bulunmaktadır.Bu nedenle binalarda temel ruhsatı alınabilmesi için,ilgili belediyeye,diğer projelerle birlikte ısı yalıtım projesinin de sunulması gerekmektedir.Isı yalıtım projesi ,makine mühendislerince hazırlanmaktadır.Projesi yapılan binaların iç mekanlarında bulunan pencere alanları yapı elemanlarının teşkili Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yayınlanmış bulunan (04.01.1983 tarih ve R.G.No:17918 )genelgesi ekinde seçenekler uyuyorsa ,ayrıca ısı yalıtım projesi hazırlamak yerine,”Isı Yalıtım Raporunun düzenlenmesi yeterli olmaktadır.Aksi halde ayrıca ısı yalıtım projesi hazırlamak gerekmektedir.
Isı yalıtım hesaplarının TS.825’e uygun olması gerektiği,yukarıdaki adı geçen yönetmelikte belirtilmiştir.Ayrıca projenin hazırlanmasında kullanılan hesap yöntemi ve sonuçlarının bulunduğu dokümanlar da,proje eki sayıldığından,proje ile sunulacak şekilde düzenlenmektedir.
Bir yapıda ısı yalıtımı uygulanacaksa,bunun ,mimari projenin hazırlanması aşamasında dikkate alınması gerekmektedir.Ancak bazı boyutlandırmalar makine mühendisinin öngöreceği yalıtım malzemesi ve yalıtım tarzı bilinmeden de yapılamaz.Örneğin dış duvarda ısı yalıtımı uygulaması öngörülmüşse,yalıtım malzemesi duvarın dış yada iç tarafına veya içerisine(sandviç)şeklindekonulabilir.Ayrıca ,yalıtım malzemesinin kalınlığı ve cinsi de,mimari projenin hazırlanması aşamasında üstlenen mimarın,daha ön proje aşamasında ,yalıtım projesi hazırlayacak makine mühendisiyle işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Çoğunlukla ısı yalıtım gereçleri,su ile temas ettiğinde yalıtkanlık özelliklerini büyük ölçüde kaybetmektedirler.Bu nedenle ısı yalıtımları sudan korumak gerekmektedir.Bunedenle ısı yalıtımı uygulanırken,su ve buhar yalıtımı ile ilgili temel ilkelerde gözönünde tutulmalıdır.Aksi halde,ısı yalıtımının fayda sağlaması bir yana,kullanıldığı yerde çeşitli sorunlara neden olmakta ve ayrıca yapılan harcamalarda boşa gitmiş olmaktadır.Diğer önemli bir hususta ,yalıtım projesi hazırlayan makine mühendisinin ,yalıtım detaylarını oluştururken ve kullanmayı önereceği yalıtım malzemesini belirtirken ,söz konusu gerecin diğer yapı gereçleri ile birlikte kullanımı ya da inşaatın gerçekleştirme tekniğine uygunluğu konusunda mimar ve inşaat mühendisi ile birlikte olmasının çok yönlü yararlar sağlayacağının bilinmesidir.Bazen hazırlanan yalıtım detayları teorik olarak yeterli olmasına karşın, uygulama aşamasında çeşitli güçlükler doğmakta ya da olması gerektiği gibi uygulanamamaktadır.
Bir inşaatın teknik uygulama sorumlusu olan mimar veya inşaat mühendisi, yapıdaki tüm imalatların projesine uygun yapılmasından sorumlu olmaktadır. Bir yapıda öngörülmüş bulunan herhangi bir yalıtımın uygulamam aşamasında çok dikkatli bir şekilde izlenerek, işçilik hatalarına imkan verilmemesi gerekmektedir. Aksi halde, küçük uygulama hataları, yalıtımın tümünü etkisiz hale getirebilmektedir. Ancak, yalıtımın denetlenebilmesi, yalıtım malzemelerinin genel özelliklerini genel hatlarıyla bilinmesiyle mümkün olmaktadır. Bu nedenle, mimarlar ve inşaat mühendislerinin de, yapılarda uygulanmakta olan yalıtımların, tasarım ve uygulamalarına yönelik temel bilgileri ana hatlarıyla da olsa mutlaka öğrenmeleri gerekmektedir.
Ülkemizde binalarda ısı yalıtımı yapılması zorunlu olmakla birlikte, bu zorunluluk maalesef istenilen düzeyde uygulamaya yansımamaktadır. Bunun çeşitli nedenli bulunmakla birlikte, önemli nedenlerden birisi, yapı sahibinin, yalıtım uygulaması nedeniyle yapı maliyetindeki küçük artışa katlanmak istemeyişidir. Oysa, yalıtım uygulanması nedeniyle (yapılan) ilk yatırım maliyeti, yapı kullanılmaya başlandıktan kısa bir süre sonra geri kazanılmakta ve yalıtımın sağladığı çok yönlü faydalardan yapının ömrü boyunca yararlanılmaktadır. Bu hususun yapı sahiplerine anlatılması ve onların bu konuda ikna edilmesi sorumluluğu, yapı üretimi içinde yer alan her teknik elemanın görevi olmaktadır.
i. Çevre Düzenleme Projesi (Peyzaj)
Mimarisi ve çevresi bakımından özelliği bulunan binaların projelendirilmesi aşamasında, bilinçli ve konunun uzmanı olan elemanlarca çevre düzenleme projesi hazırlanmaktadır. Ruhsat alınması için bu projenin hazırlama zorunluluğu bulunmamakla birlikte, kentlerin görüntüsünü güzelleştirmek konusunda belediyelerin çabaları ve toplumun olumlu desteği, sıradan binalarda bile çevre düzenleme projeleri hazırlanması eğilim yaygınlaşmaktadır.
Çevre düzenleme projeleri, peyzaj mimarları tarafından hazırlanmaktadır. Ancak, geniş bölgeyi kapsayan düzenlemelerde, şehir planlamacıyla peyzaj mimarının zaman zaman işbirliği yapmaları, oluşturulan çözümlerin daha tatmin edici olmasına katkı sağlanmaktadır.
Çevre düzenleme projeleri, peyzaj mimarları tarafından hazırlanmaktadır. Ancak, geniş bölgeyi kapsayan düzenlemelerde, şehir planlamacıyla peyzaj mimarının zaman zaman işbirliği yapmaları, oluşturulan çözümlerin daha tatmin edici olmasına katkı sağlanmaktadır.
j. Çevresel Etki Değerlendirilmesi (Ç.E.D.) Raporu
2872 sayılı Çevre Yasası ve ona dayalı olarak 23 Haziran 1997 tarih ve 23028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış bulunan “Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği” gereğince, sanayi tesislerinin projelendirme çalışmalarını başlamadan önce, söz konusu tesisin talep edilen yere yapılması durumunda çevreye olan etkilerini belirlemek amacıyla bir raporun büyüklüğü kadar sanayi tesisleri için, ÇED ön raporu hazırlamakla yetinilmektedir. Ayrıca 1000 adet ve daha fazla konut içeren projeler için de ÇED raporunun düzenlenmesi zorunluluğunu bulunmaktadır. Hazırlanan ÇED raporunun sonucu olumlu olması halinde, yapının inşaat projelerinin hazırlanmasına başlanılmaktadır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)






