AKCİĞERLERİMİZİ TEMİZLEMEK İÇİN TARİFİMİZ BURADA
Ah o akciğerlerimiz yok mu?
Sigara içiyoruz. Alışmışız bir kere, bırakamıyoruz. Sevdiklerimiz içiyor, yanından kalkamıyoruz. Yolda yürüyoruz, pöööff bir aracın egzosundan bir duman boşalıveriyor. Alışveriş merkezleri ya da işyerlerinde temiz hava bulmak zor, hele camları yoksa. o hava kaç kere solunmuş kimbilir... Sinemalar da öyle. Listeye buyrun Siz ekleyin.
Halbuki akciğerlerimizi temizlesek neler neler olur!
- Rahat nefes alırız,
- Akciğer esnekliği ve kapasitesi artar,
- Hırıltı ve öksürük azalır,
- Kalp krizi riskinin düşer,
- Akciğer kanseri riski düşer,
- Tüm vücudun toksinlerden arınma kapasitesi yükselir,
- Bağışıklık sisteminin güçlenir,
- Sigarayı bırakmak kolaylaşır:)
Hoş olmaz mı?
O zaman vereceğimiz tarife geçelim:
KEÇİBOYNUZU ÇAYI
Malzemeler
500 ml alkali içme suyu
7-8 keçiboynuzu
Önce 500 ml suyu kaynatın. 7-8 adet keçi boynuzunu küçük küçük kırın ve kaynamakta olan suya atın. Hafif ateşte 5-6 dakika kadar kapağı kapalı olarak kaynatın. 15 dakika dinlendirin.
Daha sonra keçiboynuzlarını sudan çıkarın. (Bu parçaları istenirseniz yiyebilirsiniz). Çayınız hazır.
KULLANIM ŞEKLİ
Bu çayı içerken lütfen sigaradan uzak durun.
Zor! Evet. Olsun. Değer:)
Keçiboynuzu çayınızı size uygun olan şekilde 2'ye ya da 3'e bölerek sabah-akşam veya sabah-öğlen-akşam yemeklerinden önce içebilirsiniz.
Akciğerleriniz, temizleme ihtiyacı hissettiğinizde veya soğukalgınlığı ya da grip gibi bir nedenle akciğerlerinizde herhangi bir rahatsızlık olan bir dönemde çayınızı en az bir hafta boyunca içmenizde fayda var.
İkinci haftadan itibaren de, ihtiyacınıza göre tamamen iyileşene kadar çayınızı içmeye devam edebilirsiniz:)
30 Eylül 2013 Pazartesi
TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ.
Türk açılımı istiyoruz! Açıklamayı lütfen okuyun ve mümkünse paylaşın...
-Güneydoğuda herif 30 çocuk sahibi olacak…
- Sonrada bu çocuklarını terörist sempatizanı yapacak…
- Çalışmayıp yan gelip yatacak…
-Benim maaşımdan veya küçük esnaftan %30 vergi alacaksın…
-SSK primim bir emekli maaşı kadar olacak…
-Ben bu herifin bebelerine büyüyünce, Askerime Polisime kurşun sıksın diye mi bakacağım…
-TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ…!!!
-Ben bir çocuğa bakmak için deli gibi çalışacağım…
-Bu ülkeye hiç bir katkıları olmayan,
-Bu güzel ülkemin, Türkiye’min vatandaşı olmak hakkını bir kenara iten,
-Kendi kendilerine ırkçılık yapan,
-30 tane palesi için devlet ona çocuk yardımı yapacak…
-TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ…!!!
-Vergisiz kaçak petrol kullanacaklar…
-Ben de vergi üstüne vergi vereceğim…
-Ben bu kadar SSK primi ödeyeceğim…
-Hastanelerden zar zor faydalanacağım…
-TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ…!!!
-Ben sesimi yükseltemezken…
-Eylem yapamazken…
-Düşüncemi ifade edemezken…
-İşçi, memur yürüyüş yapıp hak arayamazken…
-O adam çıkıp bayrak yakacak…
-Bölünme isteyecek…
-Etrafı yakıp yıkacak…
-Her şeyi Devletten bekleyecek,
-Daha fazla demokrasi ve özgürlük isteyecek…
-Gece 02:00′de İzmir’deki bir insan Diyarbakır’a gidemezken, Diyarbakır’lı her saat İzmir’e gelebiliyorsa,
hangisinin özgürlüğü kısıtlı.
-Polisleri taşlayan bu itlere karşı, polislerin insan hakları diye eli bağlanacak…
-Elektrik, su ve doğalgaz borcunu geciktirsen hemen kesilen ve bir dünya faiz ödeyen biz…
-Devlet arazisine bir gecede çöküp oraya ev yapmayan biz…
-Zar-zor, borç-harç ev alıp birde bunun takır takır vergisini ödeyen biz…
-pkk ve yandaşlarının kullandığı kaçak elektrik parasını ödeyen biz…
-Elektriğe, suya, gaza para vermeyip bedava arazide ev kurup oturan PKK’lı…
-TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ…!!!
-Demokrasiden bahsedip, teröre yol açmak ?
-İnsan öldürüp, hak talep etmek?
-Bu ne yaman çelişki….?!!!!
BU GERÇEKLERİ TÜRK OLAN HER KARDEŞİMİZ YÜKSEK SESLE DİLE GETİRSİN!!!
PAYLAŞSIN…!!!
29 Eylül 2013 Pazar
DAMAT ÇALIKOLDİNG
ADRESE TESLİM İHALE ŞARTNAMELERİ....
HAYALDİ...AKP İLE GERÇEK OLDU...!
ERDOĞAN ,ÇALIK'IN ÖZEL TEMSİLCİSİ...!
ÇALIK'IN EN ÖNEMLİ ORTAĞI İSE...
TİNTO HOLDİNG'İN SAHİBİ:ROTHSCHILD HANEDANI.!
BAŞBAKANIN DAMADININ YÖNETTİĞİ...
ÇALIK HOLDİNG HAKKINDA...
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ... ?
1-) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek tutarlı (14,5 Katrilyon) teşvik,Başbakan'ın Damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir
2-) Rusya'yla yapılan uluslararası anlaşmalar milli çıkarlarımıza göre değil Çalık Şirketine para kazandırmak için yapılmıştır.
3-) Her yıl 16 ton altın çıkarılan Erzincan İliç altın madeni Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketi'ne verilmiştir.
4-) Samsun-Adana-Ceyhan petrol boru hattı işi Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir.
5-) Samsun,Ordu,Çorum,Amasya,Sinop il ve ilçelerinde elektrik dağıtım şirketi (YEDAŞ) özelleştirmesi Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmistir.Çalık bu Şirket üzerinden Hazine'yi dolandırmış ve nitelikli dolandırıcılıktan soruşturma başlatılmıştır.
6-) TOKİ'nin inşaat ihaleleri,Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ait GAP İnşaat şirketine verilmiştir.
7-) Çiftçiye kredi veremeyen Ziraat Bankası esnafa kredi veremeyen Halk Bankası Çalık'a 1 Milyar Dolar düşük faizli kredi vermiştir.
İzmir'de RES,Rize'de HES yapım işi Başbakan'ın damadın yönettiği çalık şirketine verilmiştir.
9-) Türk Telekom Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ortak edilip Arnavutluk Telekom şirketi alınmıştır.
10-) Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık şirketi Kuzey Irak'ta 1 Milyar Dolarlık enerji santralı yapım ihalesi almıştır.
SONUÇ;
1-) Siz "...Yeter artık çalmayın..."demediğiniz sürece bu yağma düzeni sürecek...Dün babanız,bugün siz,yarın cocuklarınız sömürülecek,
2-) Kazancınız yetmiyorsa,maaşlarınız düşükse,iş bulamıyorsanız ve birileri çok zengin oluyorsa geliriniz bunların cebinde demektir.
3-) Hırsızları savunanlar da,hırsızlar kadar günahkardır.
****EN ÖNEMLİSİ****
Satılan Telekom sizindi...
TEDAŞ sizindi..
BOTAŞ sizindi...
Madenler sizindi...
Siz bugün mülksüz yabancılarsınız...
Çünkü Vatanınız satıldı...
Siz uyurken Vatan toprakları yabancılara satıldı...
Bankalar yabancılara gitti...
Şirketleriniz yabancılara verildi...
Siz artık yabancısınız...
Sizler uyurken yabancılara olan borcunuz 360 Milyar Dolar daha arttı...
Lozan'da İsmet Paşa'nın geri adım atmadığı konu,kapitülasyonlar ve yabancıların elindeki şirketlerdi....
Kapitülasyonlar geri geldi...
[GHOST]
ADRESE TESLİM İHALE ŞARTNAMELERİ....
HAYALDİ...AKP İLE GERÇEK OLDU...!
ERDOĞAN ,ÇALIK'IN ÖZEL TEMSİLCİSİ...!
ÇALIK'IN EN ÖNEMLİ ORTAĞI İSE...
TİNTO HOLDİNG'İN SAHİBİ:ROTHSCHILD HANEDANI.!
BAŞBAKANIN DAMADININ YÖNETTİĞİ...
ÇALIK HOLDİNG HAKKINDA...
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ... ?
1-) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek tutarlı (14,5 Katrilyon) teşvik,Başbakan'ın Damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir
2-) Rusya'yla yapılan uluslararası anlaşmalar milli çıkarlarımıza göre değil Çalık Şirketine para kazandırmak için yapılmıştır.
3-) Her yıl 16 ton altın çıkarılan Erzincan İliç altın madeni Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketi'ne verilmiştir.
4-) Samsun-Adana-Ceyhan petrol boru hattı işi Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir.
5-) Samsun,Ordu,Çorum,Amasya,Sinop il ve ilçelerinde elektrik dağıtım şirketi (YEDAŞ) özelleştirmesi Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmistir.Çalık bu Şirket üzerinden Hazine'yi dolandırmış ve nitelikli dolandırıcılıktan soruşturma başlatılmıştır.
6-) TOKİ'nin inşaat ihaleleri,Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ait GAP İnşaat şirketine verilmiştir.
7-) Çiftçiye kredi veremeyen Ziraat Bankası esnafa kredi veremeyen Halk Bankası Çalık'a 1 Milyar Dolar düşük faizli kredi vermiştir.
İzmir'de RES,Rize'de HES yapım işi Başbakan'ın damadın yönettiği çalık şirketine verilmiştir.
9-) Türk Telekom Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ortak edilip Arnavutluk Telekom şirketi alınmıştır.
10-) Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık şirketi Kuzey Irak'ta 1 Milyar Dolarlık enerji santralı yapım ihalesi almıştır.
SONUÇ;
1-) Siz "...Yeter artık çalmayın..."demediğiniz sürece bu yağma düzeni sürecek...Dün babanız,bugün siz,yarın cocuklarınız sömürülecek,
2-) Kazancınız yetmiyorsa,maaşlarınız düşükse,iş bulamıyorsanız ve birileri çok zengin oluyorsa geliriniz bunların cebinde demektir.
3-) Hırsızları savunanlar da,hırsızlar kadar günahkardır.
****EN ÖNEMLİSİ****
Satılan Telekom sizindi...
TEDAŞ sizindi..
BOTAŞ sizindi...
Madenler sizindi...
Siz bugün mülksüz yabancılarsınız...
Çünkü Vatanınız satıldı...
Siz uyurken Vatan toprakları yabancılara satıldı...
Bankalar yabancılara gitti...
Şirketleriniz yabancılara verildi...
Siz artık yabancısınız...
Sizler uyurken yabancılara olan borcunuz 360 Milyar Dolar daha arttı...
Lozan'da İsmet Paşa'nın geri adım atmadığı konu,kapitülasyonlar ve yabancıların elindeki şirketlerdi....
Kapitülasyonlar geri geldi...
[GHOST]
HAYALDİ...AKP İLE GERÇEK OLDU...!
ERDOĞAN ,ÇALIK'IN ÖZEL TEMSİLCİSİ...!
ÇALIK'IN EN ÖNEMLİ ORTAĞI İSE...
TİNTO HOLDİNG'İN SAHİBİ:ROTHSCHILD HANEDANI.!
BAŞBAKANIN DAMADININ YÖNETTİĞİ...
ÇALIK HOLDİNG HAKKINDA...
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ... ?
1-) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek tutarlı (14,5 Katrilyon) teşvik,Başbakan'ın Damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir
2-) Rusya'yla yapılan uluslararası anlaşmalar milli çıkarlarımıza göre değil Çalık Şirketine para kazandırmak için yapılmıştır.
3-) Her yıl 16 ton altın çıkarılan Erzincan İliç altın madeni Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketi'ne verilmiştir.
4-) Samsun-Adana-Ceyhan petrol boru hattı işi Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine verilmiştir.
5-) Samsun,Ordu,Çorum,Amasya,Sinop
6-) TOKİ'nin inşaat ihaleleri,Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ait GAP İnşaat şirketine verilmiştir.
7-) Çiftçiye kredi veremeyen Ziraat Bankası esnafa kredi veremeyen Halk Bankası Çalık'a 1 Milyar Dolar düşük faizli kredi vermiştir.
İzmir'de RES,Rize'de HES yapım işi Başbakan'ın damadın yönettiği çalık şirketine verilmiştir.
9-) Türk Telekom Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık Şirketine ortak edilip Arnavutluk Telekom şirketi alınmıştır.
10-) Başbakan'ın damadının yönettiği Çalık şirketi Kuzey Irak'ta 1 Milyar Dolarlık enerji santralı yapım ihalesi almıştır.
SONUÇ;
1-) Siz "...Yeter artık çalmayın..."demediğiniz sürece bu yağma düzeni sürecek...Dün babanız,bugün siz,yarın cocuklarınız sömürülecek,
2-) Kazancınız yetmiyorsa,maaşlarınız düşükse,iş bulamıyorsanız ve birileri çok zengin oluyorsa geliriniz bunların cebinde demektir.
3-) Hırsızları savunanlar da,hırsızlar kadar günahkardır.
****EN ÖNEMLİSİ****
Satılan Telekom sizindi...
TEDAŞ sizindi..
BOTAŞ sizindi...
Madenler sizindi...
Siz bugün mülksüz yabancılarsınız...
Çünkü Vatanınız satıldı...
Siz uyurken Vatan toprakları yabancılara satıldı...
Bankalar yabancılara gitti...
Şirketleriniz yabancılara verildi...
Siz artık yabancısınız...
Sizler uyurken yabancılara olan borcunuz 360 Milyar Dolar daha arttı...
Lozan'da İsmet Paşa'nın geri adım atmadığı konu,kapitülasyonlar ve yabancıların elindeki şirketlerdi....
Kapitülasyonlar geri geldi...
[GHOST]
28 Eylül 2013 Cumartesi
MİLGEM ! PROJESİ.
ALLAH yalancıları mutlaka cezalandıracaktır !!!
AKP hükümeti döneminde; MİLGEM projesinde çalışan komutanlar tutuklandı, projenin kaynak kodları dava dosyalarına konuldu, siyasi nedenlerle ihalesi iptal edildi. Başbakan Erdoğan'ın katkısı ise MİLGEM'in suya indirilişinde çalışmak oldu.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kırşehir konuşmasında MİLGEM'i övdü, hükümetin başarısı olarak sundu.
AKP hükümeti döneminde; MİLGEM projesinde çalışan komutanlar tutuklandı, projenin kaynak kodları dava dosyalarına konuldu, siyasi nedenlerle ihalesi iptal edildi. Başbakan Erdoğan'ın katkısı ise MİLGEM'in suya indirilişinde çalışmak oldu.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kırşehir konuşmasında MİLGEM'i övdü, hükümetin başarısı olarak sundu.
ÖLEN İNSANIN NASIL GİTTİĞİNİ! ANCAK ALLAH BİLİR.
TC Kadir Dinçer YAVV !! ( bu kelimeyi sevmediğim halde maksatlı kullanıyorum!..yavv!!!...böyle bir konuşma şekli olamaz!. helede tv de...)...işte her daim anlatmak istediğim bu!...bunlarrrr! müslüman değil !...olsalar bilirler ki; bir insan göçerken ! önce insan olmalı! ve nasıl göçtüğünü ALLAH ' tan başkası bilemez!..gaybı! ancak ve ancak ALLAH (CC) bilir...İNSAN hangi amellerinden sorgulanır! nasıl bir amelle gider! müslümanmıdır (bilinen kadarıyle inanmıyor! olabilir !)..son nefesini nasıl vermiştir?..GAYB' dır !.....böyle değilse! şu müslüman geçinenler yorumlasın! yazdığımı.....bunlarrr! dini siyasete alet edenlerdirr!..yalancı müslümanlardırr, göstermelik! riyakar, ılımlı islamdırrlarrr!.....abd askerlerinin sağ salim evlerine dönmeleri için dua! edeceksin!...bu adama etmeyeceksin!. çünkü inanmıyordu ! diyeceksin!...NERDEN BİLİYORSUN BE GAFİL!.....sen kimsin ????.
26 Eylül 2013 Perşembe
KURANDA İSTANBUL İŞARET EDİLİYORMU?

Kur’an-ı Kerim’de Bekke (Mekke), Yesrib, Mısır, Mescid-i Harâm, Mescid-i Aksâ, mukaddes vadi Tuvâ, Sînâ Dağı, Huneyn, Bedir, Medyen gibi önemli şehir ve mekânların adı geçmektedir. Bazı mekânların da açıkça adı geçmez, ancak bir takım kelimelerle kendilerine işaret edilir. Mesela “arz”, “beled”, “diyar”, “karye”, “mekân” vb. kelimeler kullanılarak, Mekke, Medine, Mısır, Tih Çölü, Harran, Şam bölgesi, Hz. Süleyman’ın rüzgârla gittiği yer, Kudüs gibi mekânlara işaret edilmiştir. Türkiyemiz sınırları içinde bulunan Antakya şehrine de “Ashâbü’l-karye” ifadesiyle işaret edildiği belirtilmektedir.
Acaba bu kadar çok şehir ve beldeye, ya açık bir şekilde veya zımnen işaret etmiş olan Kur’an, İstanbul’a da işaret etmiş olabilir mi? Öncelikle şunu belirtelim ki İstanbul, bugün olduğu gibi o zamanlar da çok önemli bir merkezdi. Bundan dolayı Hz. Peygamber pek çok hadisinde, İstanbul’un eski adı “Kostantîniyye”den bahsederek bu şehrin önemine dikkat çekmiştir. Bilgisayar ortamında hadis kitapları arasında yaptığımız taramada, Kostantîniyye’nin 175 kez geçtiğini gördük. Bunların en meşhurlarından birinde Peygamberimiz (sav), İstanbul’u fethedecek asker ve komutanın yüceliğine işaret etmiş ve onları gıyaben övmüştür (Ahmed b. Hanbel, IV, 335).
İşte bu şekilde önemli bir merkez olan İstanbul’un Kur’an’da geçip geçmediğine baktığımızda, açık veya bir simgeyle işaret edilen mekânlar arasında onun yer almadığını görmekteyiz. Ancak bazı kişiler, Sebe sûresi 15. ayette geçen “beldetün tayyibetün” (güzel bir belde) ifadesinin İstanbul’a işaret ettiğini söylemişlerdir. Bunu da ebced adı verilen hesaptan hareketle tespit ettiklerini belirtmişlerdir. Söz konusu ayette geçen harfler ve sayısal değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir:
Görüldüğü gibi “beldetün tayyibetün”ü oluşturan harflerin sayısal değerlerini topladığımızda, karşımıza 857 rakamı çıkmaktadır. Bu ise hicri tarih olarak, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yıl olan miladi 1453’e tekabül etmektedir. Buna göre ayetteki “beldetün tayyibetün” ibaresi İstanbul’u göstermektedir.
Rivayete göre, Edirne’de Sultan II. Murad, huzurunda bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî’ye (v. 833/1429), “Şu İstanbul’u fethetmeyi çok istiyorum; lakin bilmem nasip olur mu?” diye sorar. Hacı Bayrâm bir müddet sessiz kalır, tefekküre dalar. Sonra da sultana şu şekilde cevap verir: “Hayır sultanım, bunu ne sen görürsün, ne de ben!” Ardından ayağa kalkar, o zamanlar henüz dünyaya gelmiş bir bebek olan Fatih’i göstererek “Ama” der, “Şu beşikte yatan yiğit ile bizim köse (Akşemsettin) görse gerek.”
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin bunu bir keşif olarak söylediği belirtilir. Bazı kaynaklarda ise onun ebced hesabını kullanarak İstanbul’un fethedileceği tarihi tesbit ettiği söylenir. Buna göre Hacı Bayrâm, yukarıda gösterildiği üzere, Sebe sûresi 15. ayette geçen “beldetün tayyibetün” ifadesinin ebced hesabına göre değerinin 857 olduğunu tespit eder; bununla İstanbul’a işaret edildiğini ve fethinin, bu ibarenin gösterdiği tarihte olacağını söyler. Gerçekten de onun dediği gibi olur. Sultan Murad, çok uğraşmasına ve çabalamasına rağmen İstanbul’u alamaz; ancak oğlu Sultan Mehmet, hicri 857 - miladi 1453 yılında, yani Hacı Bayrâm-ı Velî’nin daha önce belirttiği tarihte İstanbul’u fetheder.
Bazı kaynaklarda “beldetün tayyibetün” terkibindeki harflerin ebced hesabıyla değerini 857 olarak tespit edip, bunun İstanbul’un fethedileceği tarihi gösterdiğini söyleyen ilk kişinin Molla Câmî (v. 898/1492) olduğu belirtilmektedir. Sebe sûresi 15. ayetin tefsirinde Muhammed Hamdi Yazır “beldetün tayyibetün” ibaresinin, açık bir şekilde ve ilgili âlimlerin ittifakıyla İstanbul’un fethine işaret ettiğini belirttikten sonra, bunun “Molla Câmî merhumun bir hediyesi olmak üzere maruf” olduğunu söylemektedir.
Türk müfessirlerin tefsirlerine baktığımızda büyük bir kısmında bu konuya temas edilmediğini görmekteyiz. Nitekim Fatih’in ünlü hocalarından Molla Gürânî’nin (893/1488) yazmış olduğu Ğâyetü’l-Emânî adlı tefsirde böyle bir bilgi yoktur. Hüsameddin Ali el-Bitlisî’nin (v. 900/1495) Câmiu’t-Tenzîl ve’t-Te’vîl; ünlü Osmanlı şeyhülislamı Ebussuûd Efendi’nin (v. 982/1574) İrşâdü’l-Akli’s-Selîm; İsmail Hakkı Bursevîi’nin (v. 1138/1726) Rûhu’l-Beyân ve Fatih’ten sonra yaşamış daha başka Türk müfessirlerin tefsirlerinde de böyle bir bilgiye rastlamadık. Hatta “beldetün tayyibetün” terkibi üzerinde duran Bursevî, terkiple Bursa şehrinin kastedildiğini söylemektedir. Bununla birlikte Bağdatlı ünlü müfessir Mahmûd Âlûsî (v. 1270/1853) meşhur tefsiri Rûhu’l-Meânî’de, Sebe sûresi 15. âyeti tefsir ederken, “beldetün tayyibetün” terkibinin İstanbul’un fethini gösterdiğine işaret etmiştir.
Bazı âlimler de Müzzemmil sûresi 20. ayette geçen ve “diğerleri” anlamına gelen “âherûn” kelimesinin İstanbul’un fethedildiği tarihi gösterdiğini söylemişlerdir. Ayette “Diğerleri (âherûn) Allah yolunda çarpışacaklardır” denmektedir. İşte bu âyetle, İstanbul’a ve İstanbul’u fethedecek olanlara işaret edildiği belirtilmektedir:
Bunların toplamı da görüldüğü gibi İstanbul’un fetih tarihi olan hicri 857 yılını göstermektedir.
Ayrıca “innâ fetehnâ leke fethen mübînen” ve “le tüftehanne’l-Kostantîniyyetü” ibarelerindeki harflerin ebced hesabına göre değerlerinin toplamı, miladi 1453’ü gösterdiği, dolayısıyla bu iki ibarenin de İstanbul’a işaret ettiği iddia edilmiştir.
Bunların yanında Rûm sûresinin başında belirtilen hususa dikkat çekilerek, bunun da İstanbul’a işaretle irtibatı kurulabilir. Bilindiği gibi sûrenin başında Rumların mağlup oldukları, ancak yakın bir zamanda galip gelecekleri belirtilmektedir. Âyette Rumların önce kendilerine mağlup oldukları, ama sonradan yenecekleri toplum olarak Farısiler (İranlılar) murat edilmiştir. Bu sûrede, dönemin iki büyük devletinin arasındaki savaşa dikkat çekilmesinde ve bunların Müslümanların nazarında büyük gösterilmesinde, gizli bir şekilde buraların ileride Müslümanlara nasip kılınacağına dair bir işaret olduğu söylenebilir. Esasen Peygamberimiz de daha sonraları beyan ettiği bazı hadislerinde bu iki bölgenin Müslümanlara nasip kılınacağını belirtmiştir. Nitekim öyle de olmuştur; bir süre sonra, önce Fars Devleti, ardından da Rum (Bizans) İmparatorluğu Müslümanların eline geçmiştir. Rum devleti, o zamanki başkenti Konstantin (İstanbul) ile özdeş olduğuna göre, âyette “Rumlara, dolayısıyla da Rumların başkenti olan İstanbul’a dikkat çekilmektedir” denilebilir.
Ne var ki, bunların tümünde bir takım zorlamaların olduğu aşikârdır. Üzerinde ittifak edilen “beldetün tayyibetün” terkibinde bile bir zorlama görünmektedir. Zira terkipteki “ye” harfi şeddelidir ve iki harf olarak kabul edilmesi gerekir; oysa hesaplamada bir harf olarak kabul edilmiştir. Şayet “ye” iki harf olarak kabul edilirse 867 tarihi ortaya çıkar ki, bu da İstanbul’un fetih tarihi değildir. Gerçi bazı durumlarda şeddeli harfin tek harf olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir; ancak bunun belli ve net bir kuralının olmaması, işi keyfiliğe dönüştürmektedir. Öte yandan “diğerleri” anlamına gelen “âherûn” kelimesinin İstanbul ile nasıl bir irtibatı var? Bunu anlamak zordur. Bununla beraber “harfleri tutuyor” diye böyle bir irtibat kurulmuştur. Fetih sûresinin ilk ayetiyle Peygamberimiz’in hadisindeki harfler de yine tamamen zorlama yöntemlerle İstanbul’un fetih tarihiyle irtibatlandırılmıştır.
Sonuç olarak Kur’an’da sarahaten İstanbul’a işaret edildiğini söylemek mümkün değildir. Zımnen işarete gelince, bu konuda farklı şeyler söylenebilir. Elverir ki bunlar, Kur’an’ın genel prensiplerine ve ruhuna aykırı olmasın.
Kur’an’da açıkça işaret edilmemiş olmakla beraber pek çok hadiste net olarak İstanbul’a işaret edilmiş ve önemine dikkat çekilmiştir. İstanbul eskiden olduğu gibi bugün de dünyanın en önemli kentlerinden biridir. Fethin 557. yılında Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, Müslümanların eline geçtiği günden bu yana, İslam’ın da kültür ve medeniyet başkenti olmayı sürdürmektedir. İçinde bulundurduğu tarihi, dini eserler ve ilim âlemine sunduğu hizmetler bakımından dünyanın hiçbir şehrinin İstanbul ile boy ölçüşemeyeceğini söyleyebiliriz. Bu açıdan o her zaman önemlidir ve her zaman önemli kalmaya devam edecektir. Bize düşen, Kur’an’da İstanbul’u aramaktan ziyade, İstanbul’da Kur’an’ın sınırlarını çizdiği hayat esasları çerçevesinde yaşayabilmektir.
İstanbul! İyi ki sen varsın; iyi ki fethedildin ve iyi ki kültürlerin başkentisin. Sende yaşamak en büyük saadettir; “gülenin şöyle dursun, ağlayanın bile bahtiyardır” senin.
Prof. Dr. Hidayet AYDAR
KURANDA İSTANBUL İŞARET EDİLİYORMU?

Kur’an-ı Kerim’de Bekke (Mekke), Yesrib, Mısır, Mescid-i Harâm, Mescid-i Aksâ, mukaddes vadi Tuvâ, Sînâ Dağı, Huneyn, Bedir, Medyen gibi önemli şehir ve mekânların adı geçmektedir. Bazı mekânların da açıkça adı geçmez, ancak bir takım kelimelerle kendilerine işaret edilir. Mesela “arz”, “beled”, “diyar”, “karye”, “mekân” vb. kelimeler kullanılarak, Mekke, Medine, Mısır, Tih Çölü, Harran, Şam bölgesi, Hz. Süleyman’ın rüzgârla gittiği yer, Kudüs gibi mekânlara işaret edilmiştir. Türkiyemiz sınırları içinde bulunan Antakya şehrine de “Ashâbü’l-karye” ifadesiyle işaret edildiği belirtilmektedir.
Acaba bu kadar çok şehir ve beldeye, ya açık bir şekilde veya zımnen işaret etmiş olan Kur’an, İstanbul’a da işaret etmiş olabilir mi? Öncelikle şunu belirtelim ki İstanbul, bugün olduğu gibi o zamanlar da çok önemli bir merkezdi. Bundan dolayı Hz. Peygamber pek çok hadisinde, İstanbul’un eski adı “Kostantîniyye”den bahsederek bu şehrin önemine dikkat çekmiştir. Bilgisayar ortamında hadis kitapları arasında yaptığımız taramada, Kostantîniyye’nin 175 kez geçtiğini gördük. Bunların en meşhurlarından birinde Peygamberimiz (sav), İstanbul’u fethedecek asker ve komutanın yüceliğine işaret etmiş ve onları gıyaben övmüştür (Ahmed b. Hanbel, IV, 335).
İşte bu şekilde önemli bir merkez olan İstanbul’un Kur’an’da geçip geçmediğine baktığımızda, açık veya bir simgeyle işaret edilen mekânlar arasında onun yer almadığını görmekteyiz. Ancak bazı kişiler, Sebe sûresi 15. ayette geçen “beldetün tayyibetün” (güzel bir belde) ifadesinin İstanbul’a işaret ettiğini söylemişlerdir. Bunu da ebced adı verilen hesaptan hareketle tespit ettiklerini belirtmişlerdir. Söz konusu ayette geçen harfler ve sayısal değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir:
Görüldüğü gibi “beldetün tayyibetün”ü oluşturan harflerin sayısal değerlerini topladığımızda, karşımıza 857 rakamı çıkmaktadır. Bu ise hicri tarih olarak, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yıl olan miladi 1453’e tekabül etmektedir. Buna göre ayetteki “beldetün tayyibetün” ibaresi İstanbul’u göstermektedir.
Rivayete göre, Edirne’de Sultan II. Murad, huzurunda bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî’ye (v. 833/1429), “Şu İstanbul’u fethetmeyi çok istiyorum; lakin bilmem nasip olur mu?” diye sorar. Hacı Bayrâm bir müddet sessiz kalır, tefekküre dalar. Sonra da sultana şu şekilde cevap verir: “Hayır sultanım, bunu ne sen görürsün, ne de ben!” Ardından ayağa kalkar, o zamanlar henüz dünyaya gelmiş bir bebek olan Fatih’i göstererek “Ama” der, “Şu beşikte yatan yiğit ile bizim köse (Akşemsettin) görse gerek.”
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin bunu bir keşif olarak söylediği belirtilir. Bazı kaynaklarda ise onun ebced hesabını kullanarak İstanbul’un fethedileceği tarihi tesbit ettiği söylenir. Buna göre Hacı Bayrâm, yukarıda gösterildiği üzere, Sebe sûresi 15. ayette geçen “beldetün tayyibetün” ifadesinin ebced hesabına göre değerinin 857 olduğunu tespit eder; bununla İstanbul’a işaret edildiğini ve fethinin, bu ibarenin gösterdiği tarihte olacağını söyler. Gerçekten de onun dediği gibi olur. Sultan Murad, çok uğraşmasına ve çabalamasına rağmen İstanbul’u alamaz; ancak oğlu Sultan Mehmet, hicri 857 - miladi 1453 yılında, yani Hacı Bayrâm-ı Velî’nin daha önce belirttiği tarihte İstanbul’u fetheder.
Bazı kaynaklarda “beldetün tayyibetün” terkibindeki harflerin ebced hesabıyla değerini 857 olarak tespit edip, bunun İstanbul’un fethedileceği tarihi gösterdiğini söyleyen ilk kişinin Molla Câmî (v. 898/1492) olduğu belirtilmektedir. Sebe sûresi 15. ayetin tefsirinde Muhammed Hamdi Yazır “beldetün tayyibetün” ibaresinin, açık bir şekilde ve ilgili âlimlerin ittifakıyla İstanbul’un fethine işaret ettiğini belirttikten sonra, bunun “Molla Câmî merhumun bir hediyesi olmak üzere maruf” olduğunu söylemektedir.
Türk müfessirlerin tefsirlerine baktığımızda büyük bir kısmında bu konuya temas edilmediğini görmekteyiz. Nitekim Fatih’in ünlü hocalarından Molla Gürânî’nin (893/1488) yazmış olduğu Ğâyetü’l-Emânî adlı tefsirde böyle bir bilgi yoktur. Hüsameddin Ali el-Bitlisî’nin (v. 900/1495) Câmiu’t-Tenzîl ve’t-Te’vîl; ünlü Osmanlı şeyhülislamı Ebussuûd Efendi’nin (v. 982/1574) İrşâdü’l-Akli’s-Selîm; İsmail Hakkı Bursevîi’nin (v. 1138/1726) Rûhu’l-Beyân ve Fatih’ten sonra yaşamış daha başka Türk müfessirlerin tefsirlerinde de böyle bir bilgiye rastlamadık. Hatta “beldetün tayyibetün” terkibi üzerinde duran Bursevî, terkiple Bursa şehrinin kastedildiğini söylemektedir. Bununla birlikte Bağdatlı ünlü müfessir Mahmûd Âlûsî (v. 1270/1853) meşhur tefsiri Rûhu’l-Meânî’de, Sebe sûresi 15. âyeti tefsir ederken, “beldetün tayyibetün” terkibinin İstanbul’un fethini gösterdiğine işaret etmiştir.
Bazı âlimler de Müzzemmil sûresi 20. ayette geçen ve “diğerleri” anlamına gelen “âherûn” kelimesinin İstanbul’un fethedildiği tarihi gösterdiğini söylemişlerdir. Ayette “Diğerleri (âherûn) Allah yolunda çarpışacaklardır” denmektedir. İşte bu âyetle, İstanbul’a ve İstanbul’u fethedecek olanlara işaret edildiği belirtilmektedir:
Bunların toplamı da görüldüğü gibi İstanbul’un fetih tarihi olan hicri 857 yılını göstermektedir.
Ayrıca “innâ fetehnâ leke fethen mübînen” ve “le tüftehanne’l-Kostantîniyyetü” ibarelerindeki harflerin ebced hesabına göre değerlerinin toplamı, miladi 1453’ü gösterdiği, dolayısıyla bu iki ibarenin de İstanbul’a işaret ettiği iddia edilmiştir.
Bunların yanında Rûm sûresinin başında belirtilen hususa dikkat çekilerek, bunun da İstanbul’a işaretle irtibatı kurulabilir. Bilindiği gibi sûrenin başında Rumların mağlup oldukları, ancak yakın bir zamanda galip gelecekleri belirtilmektedir. Âyette Rumların önce kendilerine mağlup oldukları, ama sonradan yenecekleri toplum olarak Farısiler (İranlılar) murat edilmiştir. Bu sûrede, dönemin iki büyük devletinin arasındaki savaşa dikkat çekilmesinde ve bunların Müslümanların nazarında büyük gösterilmesinde, gizli bir şekilde buraların ileride Müslümanlara nasip kılınacağına dair bir işaret olduğu söylenebilir. Esasen Peygamberimiz de daha sonraları beyan ettiği bazı hadislerinde bu iki bölgenin Müslümanlara nasip kılınacağını belirtmiştir. Nitekim öyle de olmuştur; bir süre sonra, önce Fars Devleti, ardından da Rum (Bizans) İmparatorluğu Müslümanların eline geçmiştir. Rum devleti, o zamanki başkenti Konstantin (İstanbul) ile özdeş olduğuna göre, âyette “Rumlara, dolayısıyla da Rumların başkenti olan İstanbul’a dikkat çekilmektedir” denilebilir.
Ne var ki, bunların tümünde bir takım zorlamaların olduğu aşikârdır. Üzerinde ittifak edilen “beldetün tayyibetün” terkibinde bile bir zorlama görünmektedir. Zira terkipteki “ye” harfi şeddelidir ve iki harf olarak kabul edilmesi gerekir; oysa hesaplamada bir harf olarak kabul edilmiştir. Şayet “ye” iki harf olarak kabul edilirse 867 tarihi ortaya çıkar ki, bu da İstanbul’un fetih tarihi değildir. Gerçi bazı durumlarda şeddeli harfin tek harf olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir; ancak bunun belli ve net bir kuralının olmaması, işi keyfiliğe dönüştürmektedir. Öte yandan “diğerleri” anlamına gelen “âherûn” kelimesinin İstanbul ile nasıl bir irtibatı var? Bunu anlamak zordur. Bununla beraber “harfleri tutuyor” diye böyle bir irtibat kurulmuştur. Fetih sûresinin ilk ayetiyle Peygamberimiz’in hadisindeki harfler de yine tamamen zorlama yöntemlerle İstanbul’un fetih tarihiyle irtibatlandırılmıştır.
Sonuç olarak Kur’an’da sarahaten İstanbul’a işaret edildiğini söylemek mümkün değildir. Zımnen işarete gelince, bu konuda farklı şeyler söylenebilir. Elverir ki bunlar, Kur’an’ın genel prensiplerine ve ruhuna aykırı olmasın.
Kur’an’da açıkça işaret edilmemiş olmakla beraber pek çok hadiste net olarak İstanbul’a işaret edilmiş ve önemine dikkat çekilmiştir. İstanbul eskiden olduğu gibi bugün de dünyanın en önemli kentlerinden biridir. Fethin 557. yılında Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, Müslümanların eline geçtiği günden bu yana, İslam’ın da kültür ve medeniyet başkenti olmayı sürdürmektedir. İçinde bulundurduğu tarihi, dini eserler ve ilim âlemine sunduğu hizmetler bakımından dünyanın hiçbir şehrinin İstanbul ile boy ölçüşemeyeceğini söyleyebiliriz. Bu açıdan o her zaman önemlidir ve her zaman önemli kalmaya devam edecektir. Bize düşen, Kur’an’da İstanbul’u aramaktan ziyade, İstanbul’da Kur’an’ın sınırlarını çizdiği hayat esasları çerçevesinde yaşayabilmektir.
İstanbul! İyi ki sen varsın; iyi ki fethedildin ve iyi ki kültürlerin başkentisin. Sende yaşamak en büyük saadettir; “gülenin şöyle dursun, ağlayanın bile bahtiyardır” senin.
Prof. Dr. Hidayet AYDAR
KURANI KERİMDE TÜRKLERDEN BAHİS VARMI?
KUR'AN-I KERİM'DE
TÜRKLER
KUR'AN-I KERİM'DE TÜRKLER
KUR'AN-I KERİM'in Kehf Suresi'nin 95'nci ayeti mealen şöyledir: "Onlar dediler ki Ey Zelkarneyn Ye'cüc ve Me'cüc yer yüzünü ifsat etmektedir.Bizimle onların arasına bir set yapman için sana vergi verelim mi?" Büyük Türk Milliyetçisi ve müfessir Vani Mehmet Efendi "Arais-ül Kur'an" isimli tefsirinde Zülkarneyn'in Türk Milleti'nin büyük atası Oğuz Han olduğunu söyler.Bu zatın fikrini yine bir Türk Milliyetçisi Rüstem Paşa, "Tevarih-i Ali Osman" isimli eserinde teyit eder.
Maide Suresi'nin 57'nci Ayeti de mealen şöyledir : "Ey Müminler, içinizden bazıları dininden döndüğü takdirde , ALLAH yakında öyle bir millet getirecek ki; Onları sever.Onlar da O nu severler.Onlar müminlere karşı mütevazı ve kafirlere karşı serttirler." Bu ayette "Onlar" diye bahsedilen milletin TÜRKLER olduğu bu şeref ve değerin Türk Milleti'ne ait olduğunu Peygamberimiz'in şu hadisleri doğrulamaktadır:
1- Türkler bir gün Ümmetimin en hayırlısı olacaklardır.
2- Türkler size ilişmedikçe, onlara sakın ilişmeyin.
3- Ümmetimin idaresi bir gün Türkleri'in eline geçecektir.
Peygamberimiz sahabelerine yaptığı tavsiyede: "Türk Dilini öğreniniz çünkü onların hakimiyeti uzun sürecektir."
Kur'an-ı Kerimde'ki Maide Suresi ayet 57-58; Feth Suresi ayet 16; Muhammed Suresi ayet 38'de, bahsolunan Büyük Türk Milliyetçileri'nin dünya Milletleri'ne karşı haykırdığı TÜRKLÜK Şuurunu teyit eder.
Sebe Suresi'nin 16'ncı ayeti ise mealen şöyledir.Rabbinizin rızkından yiyin.O'na şükredin.Çok güzel temiz bir belde. Bu ayette tarif edilen yerin İstanbul ve çevresi olduğunu, yine bu ayette gizli bir anlam açıklar."Çok güzel ve temiz bir belde" cümlesinin arapça karşılığı "Belde-i Tayyibi" terkibidir.Bu terkib ebced hesabı ile çözümlendiğinden İstanbul'un Hicri Fetih tarihi olan 878 tarihi çıkar.
Ayrıca İstanbul'un Fethinin Türklere nasip olacağını Şu hadisten daha iyi anlıyoruz: Anadolu'ya saldıran ve sonunda başaramayarak üzgün dönen bir arap komutanına hitaben Peygamberimiz(s.a.v) "Üzülmeyin Diyar-ı Rum'u Ümmetim Türkler fethedecektir."
HADİS:
Büyük TÜRK Bilgini Kaşgarlı Mahmut "Divan-ı Lügat-ı Türk" isimli eserinde Oğuz Türkleri'nin kısa zamanda büyük zaferler kazanacağını, hiç bir milletin kendisine karşı duramayacağını, dünya Milletleri'nin idaresinin ALLAH(C.C.) tarafından TÜRKLER'e verilmiş olduğunun şu hadiste belirtildiğini söyler: (ALLAH(C.C.) Türkler için demiştir ki) : "Benim TÜRK Adlı Ordum vardır.Onları Doğuda oturturum, kızdığım kavmin üzerine saldırtırım." TÜRK Destanlarında cihan hakimiyeti fikrinin sık sık rastlandığı, Büyük TÜRK Hükümdarı Atilla'nın, Avrupa'da asırlarca Tanrı'nın Kırbacı olarak bilinmesi bu fikirle birleşir...
KUR'AN-I KERİM'in Kehf Suresi'nin 95'nci ayeti mealen şöyledir: "Onlar dediler ki Ey Zelkarneyn Ye'cüc ve Me'cüc yer yüzünü ifsat etmektedir.Bizimle onların arasına bir set yapman için sana vergi verelim mi?" Büyük Türk Milliyetçisi ve müfessir Vani Mehmet Efendi "Arais-ül Kur'an" isimli tefsirinde Zülkarneyn'in Türk Milleti'nin büyük atası Oğuz Han olduğunu söyler.Bu zatın fikrini yine bir Türk Milliyetçisi Rüstem Paşa, "Tevarih-i Ali Osman" isimli eserinde teyit eder.
Maide Suresi'nin 57'nci Ayeti de mealen şöyledir : "Ey Müminler, içinizden bazıları dininden döndüğü takdirde , ALLAH yakında öyle bir millet getirecek ki; Onları sever.Onlar da O nu severler.Onlar müminlere karşı mütevazı ve kafirlere karşı serttirler." Bu ayette "Onlar" diye bahsedilen milletin TÜRKLER olduğu bu şeref ve değerin Türk Milleti'ne ait olduğunu Peygamberimiz'in şu hadisleri doğrulamaktadır:
1- Türkler bir gün Ümmetimin en hayırlısı olacaklardır.
2- Türkler size ilişmedikçe, onlara sakın ilişmeyin.
3- Ümmetimin idaresi bir gün Türkleri'in eline geçecektir.
Peygamberimiz sahabelerine yaptığı tavsiyede: "Türk Dilini öğreniniz çünkü onların hakimiyeti uzun sürecektir."
Kur'an-ı Kerimde'ki Maide Suresi ayet 57-58; Feth Suresi ayet 16; Muhammed Suresi ayet 38'de, bahsolunan Büyük Türk Milliyetçileri'nin dünya Milletleri'ne karşı haykırdığı TÜRKLÜK Şuurunu teyit eder.
Sebe Suresi'nin 16'ncı ayeti ise mealen şöyledir.Rabbinizin rızkından yiyin.O'na şükredin.Çok güzel temiz bir belde. Bu ayette tarif edilen yerin İstanbul ve çevresi olduğunu, yine bu ayette gizli bir anlam açıklar."Çok güzel ve temiz bir belde" cümlesinin arapça karşılığı "Belde-i Tayyibi" terkibidir.Bu terkib ebced hesabı ile çözümlendiğinden İstanbul'un Hicri Fetih tarihi olan 878 tarihi çıkar.
Ayrıca İstanbul'un Fethinin Türklere nasip olacağını Şu hadisten daha iyi anlıyoruz: Anadolu'ya saldıran ve sonunda başaramayarak üzgün dönen bir arap komutanına hitaben Peygamberimiz(s.a.v) "Üzülmeyin Diyar-ı Rum'u Ümmetim Türkler fethedecektir."
HADİS:
Büyük TÜRK Bilgini Kaşgarlı Mahmut "Divan-ı Lügat-ı Türk" isimli eserinde Oğuz Türkleri'nin kısa zamanda büyük zaferler kazanacağını, hiç bir milletin kendisine karşı duramayacağını, dünya Milletleri'nin idaresinin ALLAH(C.C.) tarafından TÜRKLER'e verilmiş olduğunun şu hadiste belirtildiğini söyler: (ALLAH(C.C.) Türkler için demiştir ki) : "Benim TÜRK Adlı Ordum vardır.Onları Doğuda oturturum, kızdığım kavmin üzerine saldırtırım." TÜRK Destanlarında cihan hakimiyeti fikrinin sık sık rastlandığı, Büyük TÜRK Hükümdarı Atilla'nın, Avrupa'da asırlarca Tanrı'nın Kırbacı olarak bilinmesi bu fikirle birleşir...
NECİP FAZIL PROFİLİ.!....(GERÇEĞİ)
güzel derlenmiş bir yazı...eksiği var !..94 lerdenberi belediyeler kanalıyla beslenip, şişirilmiş!, bir necip fazıl klasiği iile halka yalanlar, beyin yıkama şeklinde! artırılmıştır...tüm ilgili yorum ve yazılarımda bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışıyorum...maraşlı olması ve feto gibi! çok taraftar bulması nedeniyle ,araştırmayan kafalara hitap edemiyoruz...oradada bilmemkaçıncı necip fazıl bulvarı vardır! tıpkı istanbulda birden çok fazla! olduğu gibi...beytülmalı kabul etmiş! ( yemeyi ) menderes zamanında belli bir proğram uğruna! örtülü ödenekle semirtilmiştir!...aynen, kürt said gibi! feto gibi ! ..180 derecelik dönüşler vardır!...bunlar ATATÜRK' e iftara ettikleri putlaştırma yakıştırmasını, bu zatlar için alasını yapmışlar vede yapıyorlar...genç nesilleri kindar ve dindar yetiştirmek için, bu sözde şiirlerle zehirliyorlar...doğruyu aramaktan, bulmaktan yoksun bir nesil yetiştiriyorlar !.....

NECİP FAZIL DİYE YIRTINANLARA ..
BİR HAİNİN PROFİLİ...
Şu Necip Fazıl...
AKP iktidarı ve AKP’li belediyeler, Necip Fazıl’ı putlaştırma, idealize etme, idolleştirme faaliyetlerine hız verdiler. Önceki gece O’nun adına düzenlenmiş bir yazı yarışmasının ödül töreni vardı, Başbakan “Üstadından” abartılı övgülerle söz etti. Bu söz etme, AKP iktidara gelir gelmez, açılan bilinçli ve sitemli kampanyanın bir parçasıydı.. Bu kampanyanın öncülüğünü belediyeler yapıyor. Örnekleyeyim: Kocaeli’nin neredeyse tüm ilçelerinde Necip Fazıl Caddesi var. İzmit Yahya Kaptan’da Sabancı Caddesi’nin adı değiştirilip Necip Fazıl yapıldı. Sabancı’nın 500 metre ötede Brissa ve Enerjisa fabrikaları var, Necip Fazıl’ın Kocaeli ile ilgisi nedir, sormak gerek bunlara. Yalnız sormak da yetmez, anlaşılan Kısakürek’in ayıplarını da vurmak gerek bunların yüzüne...
Amerikancılığından başlayalım mı?
Amerikancılığı
17 Temmuz 1959 tarihli Büyük Doğu Dergisi’nde şöyle yazıyordu bu şair: “Amerikan politikasını korumakla mükellefiz... Amerikan siyasetini tutmak biricik yol... Amerika’dan nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalı. Yoksa bir Amerikan bahriyelisinin, iki yana açık bacakları arasında mütalaa ettiği kadından ileri geçemeyiz. Dış siyasetimizde Amerikan siyaseti ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını kendimize tecezzi etmez (birbirinden ayrılmaz) bir siyaset vahidine (tekliğine) göre ayarlamakta büyük ve her işe hâkim bir mânâ gizlidir.”
Evet, iyi mi? Sizde ne derler bunu yazana?
Belgeli ayıpları...
“Hazreti Ali” adlı kitabında, “ne şiş yansın ne kebap” politikası güder: “Ali kesinlikle haklıdır, fakat Muaviye haksız değildir” diyerek.
Ama sıra Dersim’e gelince, “Son Devrin Din Mazlumları” adlı kitabında iftiralar yağdırır Cumhuriyet’e:
“Dayandığı tek sebep de bir takım âsâyişsizlik ve itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu’yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir. Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler dışı bir yığın olarak din mazlumluğunun en çarpıcı levhasını seyredebilirsiniz.”
DP devrinde, hapse tıkılınca “Biz erkeğiz Menderes, olamayız muannes (dişi)” diyen, sonra dışarı salınıp örtülü ödenek aktarımlarıyla cebi doldurulunca, ağız değiştiren bu adam, 27 Mayıs ihtilalinin lideri Cemal Gürsel’e yazdığı mektupta bakın neler diyordu:
“Pek Sayın Cemal Gürsel,
Şu anda Balmumcu’da nezâret altında bulunuyorum. Hiçbir suçumun olmadığı kanaatindeyim. Ama beni suçlu görüyorsanız, ben sizden ve şanlı Türk Ordusu mensuplarından özür dilerim. Politikanın ne olduğunu artık anlamış bulunuyorum. Sizler en iyi müdâhaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız. Demokrat Parti kötü idâresiyle zaten bunu hak etmişti. Ben çok hastayım. Beni zindandan kurtarabilirsiniz. Esâsen nâmusum, şerefim üzerine yemin ederim ki, serbest kaldıktan sonra hayâtımın sonuna kadar politika ile ilgili hiçbir yazı yazmayacağım. Siz büyüklük gösterip de beni af edin, beni kurtarın, dâima sizlerin emrinde olacağım.”
Bu mektup 15 Eylül 1968 tarihli Ekspres gazetesinde yayımlanmıştır.
Necip Fazıl, demokrasiye dönülünce, Gürsel’e verdiği sözü tutmadı, politikayla ilgili yazdı da yazdı. Bir de “Benim Gözümde Menderes” diye bir kitap yazdı. 12 Eylül ihtilali olunca, yine ustaca döndü NFK, Büyük Doğu’nun kapağına Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan’ın fotoğrafını koydu, üstüne bir çarpı çekip “Bir çapraz çizgi ile çözüldü muadele (denklem)” dedi.
Ramazan ve oruç
Altan Deliorman, “Tanıdığım Atsız” adlı kitabında anlatıyor. Necip Fazıl, Yeni İstanbul Gazetesi’nde yazarlık yapmaktadır. Aylardan Ramazandır, vakitlerden öğle vakti. Necip Bey, bir tepsi içindeki öğlen yemeğini yemektedir. Birden gazete görevlileri içeri girer misafirleri olduğunu, içeri aldıklarını odaya gelmekte olduklarını söylerler. Laf ağızlarında kalır, ziyaretçiler içeri damlar. Necip Fazıl hemen yemek tepsisini karşı masada oturan arkadaşının önüne sürer ve misafirlerine “İşte bunlar böyledirler, ne Ramazan bilirler ne oruç, ne olur kusura bakmayın” der.
Arkadaşı şaşkın şaşkın yüzüne bakmaktadır...
Şimdiii... Gerçek Necip Fazıl bu...
Bir de maskeli Necip Fazıl var, onu da internette dinciler tarafından hararetle paylaşılan bir anısından, kendi kaleminden okuyalım da görün:
“Çocuktum. 6-7 yaşlarında var yoktum. Bir Ramazan günüydü. Çemberlitaş’ta oturduğumuz büyük konaktan sokağa çıktım. İleride, bir sehpaya oturttuğu tablasından çoluk çocuğa şeker meker satan birini gördüm. 10 para mı, 20 para mı, ne verdiğimi hatırlayamadığım bir horoz şekeri satın aldım. Şekeri eme eme konağa dönmek üzereydim ki, üzerime hamal kılıklı bir adam çullandı. Yarı ciddi, yarı şakacı bir edâ ile haykırdı:
-Şu bacaksıza da bak! Sokakta, elâlemin karşısında yiyor!
Ödüm patlamıştı sanki... Şekeri yere attım ve evime doğru koşmaya başladım.
Adam beni kapıya kadar kovaladı. Konağın açık kapısını bu herifin suratına çarparcasına kapatıncaya kadar adeta baygınlık geçirdim.
Şimdi, masum çocuklara değil, Ramazan günü açıkça ve iftihar edercesine sigaralarını tüttüren her vasıf dışı insanlara o hamal kılığı içindeki saffet ve hassasiyetle hitap etmek istiyorum:
Günahınızı niçin ALLAH’la aranızda bırakmıyor ve sanki onun reklâmını yaparcasına, zedelediğiniz ALLAH hakkına kul hakkını da ekliyorsunuz? Eskiden Ermenisi, Rumu, Yahudisi bu kul hakkına tecavüz etmemek için Ramazanlarda Müslümanların karşısında oruca aykırı bir harekette bulunmazlardı. Düşünün, sizin derekeniz ne olmalı! Hamalın kovaladığı çocuk bugün 75 yaşında ama, kovalayanın soyundan kimse kalmadı.”
CHP’den adaylığı
Geçenlerde bir genç kardeşim, Necip Fazıl’ın 1940 yılında CHP’ye yaptığı milletvekilliği adaylık başvurusunun belgesini yolladı bana (yukarıda). Çok net değil, bayağı eskimiş bir belge, ama yine de okunuyor. Tek parti dönemine demediğini bırakmayan “Üstad” , tek partiye sığınmış bir zamanlar...
Ve şimdi sıkı durunuz, Habertürk Gazetesi’nde 2 Ocak 2013 tarihinde, Abdullah KILIÇ imzasıyla ve Özel Haber anonsuyla yayımlanan haberde, Necip Fazıl’ın Adnan Menderes’e kendisine yardımlar edilmesi için nasıl onursuzca yalvardığını ve bu yalvarma mektuplarının örtülü ödenek belgeleri arasında bulunduğunu şöyle aktarmaktaydı.
Meraklısına bu haberin erişim adresini verelim sonra da haberi:
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/808111-necip-fazildan-menderese-yalvaran-mektuplar
Menderes’e mektuplar
‘Benim yaptığımı yapanlara hükümetler servet yağdırır’
HABERTÜRK, Menderes’in Yassıada’da yargılandığı “Örtülü Ödenek” dosyasına ilişkin çarpıcı belgelere ulaştı. Ünlü yazarların Menderes’e yazdığı mektuplarda bazen yalvaran, bazen üstü kapalı tehdit içeren ifadeler yer alıyor. Necip Fazıl “Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır” diyor
1960 ihtilalinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur’un, Yassıada’da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere Habertürk ulaştı. Örtülü ödeneğin nereye harcandınağı dair belge tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen Menderes, tüm harcamaları Müsteşar Korur’dan kayıt altına almasını istemiş, şahsi harcamaları da kendi banka hesabından karşılanmasını emretmişti.
Kahverengi bavul
Darbeden sonra evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bavul bulundu. Açılan bu bavulda, gizli tutulması gereken makbuz ve mektuplar da çıktı. İşte o belgelerden bazıları, Örtülü Ödenek Davası’na konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımlardı. Sanatçılara yapılan yardımlarla ilgili makbuzların yanısıra, o sanatçıların Menderes’e yardım talebiyle yazdığı mektuplar da ortaya çıktı.
Kimler yok ki
Menderes’e gönderilen mektuplar arasında başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı’nın mektupları dikkat çekiyor. İşte o mektuplardan bazıları:
21 Ocak 1954-Muhterem Efendim
- “Muhterem efendim” diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü’ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.
26 Aralık 1956 -‘Her şeyi uğrunuza risk ettim
“Müsteşar Bey’den 2500 lira ve ’Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim’cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara’nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”
14 Ocak 1958 ‘Hesabı nasıl vereceksiniz?’
“Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah’a, Türk Milletine ve ” Allah bir “ diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübalağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum.”
14 Haziran 1958 ‘10 bin lira lûtfedilirse’
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lira tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kafalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içinde yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz.
BENZİN - MAZOT ! UÇURUMU!
MİLLET UCUZ DİYE LPG YE YÖNELDİ! ONU ZAMLANDIRDILAR!,,DİZELE YÖNELDİ! ONU ZAMLANDIRDILAR!...MİLLET NEYE MECBURSA ONA VERGİ ZAMMI YAPIYORLAR MİLLETİN CEBİNDEN ÇALAN, CEBİNİ GÖZETEN, ne NE DENİR? HIRSIZMI! DENİR? HARAMİMİ! DENİR? BİLMİYORUM......AKEPEKAKA GELDİĞİNDE! YANILMIYORSAM BENZİN- DİZEL ARASI 1.3..VEYA 1.5 LİRA İDİ !!...ŞİMDİ İNDİ 300 KURUŞA!!. NEREDE İSE EŞİTLEYECEKLER!...NEYE DOĞRU MECBURİ YÖNELME VARSA ! ONA Z A M !!!..SOYGUN DÜZENİ!...
24 Eylül 2013 Salı
FEYS REKLAMLARI AYARLARINIZI MUTLAKA DEĞİŞTİRİN !
BUNU YAPMAYANLAR ACİLEN YAPIN ! CUMAYA KADAR MUTLAKA YAPIN..27 EYLUL CUMA !....
DİKKAT ! PORNO SİTELERİNDE DAHİ RESMİNİZİN PAYLAŞILMASI SERBEST KILINDI!!!!!!!
ALMANIZ GEREKEN TEDBİRE GELİNCE;
Facebook Cuma gününden itibaren tüm özel resimlerimizi reklam kuruluşları ile yayınlama hakkına sahip olacak!
O yüzden profilinizdeki reklam bölümünü Kilitlemeniz gerekiyor.
Bunun İçin:
* 1- "Hesap" bölümünden ...
"Hesap ayarları"na girin.
* 2- Facebook reklamları'na basın.
* 3- "Üçüncü şahıs reklam ayarlarını düzenle" ye ve yine aynı yerdeki "Sosyal reklamlar ayarlarını düzenle" ye girin!
* 4- Her 2 girdiğiniz bölümde "Sadece arkadaşlarım" yazan yeri "Hiç kimse"ye çevirin.
* 5- " Değişiklikleri kaydet"e basın!
AYRICA PROFİLİNİZDE BU YAZIYI PAYLAŞIN Kİ ARKADAŞLARINIZDA HABERDAR OLSUN.
ALMANIZ GEREKEN TEDBİRE GELİNCE;
Facebook Cuma gününden itibaren tüm özel resimlerimizi reklam kuruluşları ile yayınlama hakkına sahip olacak!
O yüzden profilinizdeki reklam bölümünü Kilitlemeniz gerekiyor.
Bunun İçin:
* 1- "Hesap" bölümünden ...
"Hesap ayarları"na girin.
* 2- Facebook reklamları'na basın.
* 3- "Üçüncü şahıs reklam ayarlarını düzenle" ye ve yine aynı yerdeki "Sosyal reklamlar ayarlarını düzenle" ye girin!
* 4- Her 2 girdiğiniz bölümde "Sadece arkadaşlarım" yazan yeri "Hiç kimse"ye çevirin.
* 5- " Değişiklikleri kaydet"e basın!
AYRICA PROFİLİNİZDE BU YAZIYI PAYLAŞIN Kİ ARKADAŞLARINIZDA HABERDAR OLSUN.
ASTIM ' a da faydalı
KASİNLİKLE FAYDALI BİR TERKİP...UYGULANMASINDA YARAalıR VAR...
ÖKSÜRÜĞÜ OLANLARIN DİKKATİNE ASTIM, ALERJİK ASTIM,..
Saf zeytinyağında bir gün bekletilmiş kuru incirden sabahları aç karnına 2 adet yemelerini ve yeniden 2 tane inciri gene zeytinyağına koyarak ertesi günü yiyerek bu kürü en az 6 ay devam etmeliler.(aralık vermeden)
Tazesi de malum tembel mideyi çalıştırıyor,bağırsakları yumuşatıyor,sinirleri kuvvetlendiriyorboğaz ağrılarını kesiyor çıbanları olgunlaştırıyor,bronşları yumuşatıyor.
Ayrıca incir ağacının dallarındaki süt ise siğilleri geçiriyor.
Bilgilendirmek için LÜTFEN PAYLAŞALIM!
Allah şifa versin
ÖKSÜRÜĞÜ OLANLARIN DİKKATİNE ASTIM, ALERJİK ASTIM,..
Saf zeytinyağında bir gün bekletilmiş kuru incirden sabahları aç karnına 2 adet yemelerini ve yeniden 2 tane inciri gene zeytinyağına koyarak ertesi günü yiyerek bu kürü en az 6 ay devam etmeliler.(aralık vermeden)
Tazesi de malum tembel mideyi çalıştırıyor,bağırsakları yumuşatıyor,sinirleri kuvvetlendiriyorboğaz ağrılarını kesiyor çıbanları olgunlaştırıyor,bronşları yumuşatıyor.
Ayrıca incir ağacının dallarındaki süt ise siğilleri geçiriyor.
Bilgilendirmek için LÜTFEN PAYLAŞALIM!
Allah şifa versin
22 Eylül 2013 Pazar
ORDU KARIŞIYORMU ?
ORDUDA İÇTEN İÇE BİR KAYNAMA OLDUĞU ÖTEDENBERİ YAZILI BASINDA DİLLENDİRİLİYOR AMA! NE DERECE DOĞRU BİLİNMİYOR...BU YAZI DOĞRU OLABİLİRMİ! ! ZAMAN GÖSTERECEK.
PAYLAŞALIM !
TSK DE ALT'TAN BUYUK BİR BASKI GELİYOR GENEL KURMAY BAŞKANI İSTİFA EDEBİLİR VE BUNU AKP BASINDA SAKLAYACAK.
BİR SUİKAST KORKUSU NEDENİYLE GENEL KURMAY BAŞKANININ KORUMALARI BELİRGİN SAYIDA ARTIRILDI.
TSK İÇİN DE FETOCU KANAT VE VATANSEVERLER ARASINDA GERGİNLİK GİTTİKÇE ARTIYOR....
GENELKURMAY BAŞKANININ KORUMA SAYISI
ÖNÜMÜZDEKİ ASKERİ ŞURA DA BÜYÜK BİR KIYIM YAPACAKLAR !
AMA ONA KADAR HAREKETLENMELER OLACAK.
GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE JANDARMA GENEL KOMUTANI UYARI YAPMIŞTI.
ORDU İÇİNDE YÜKSEK RÜTBELİ VATANSEVER SUBAYLAR İSTİFA ETMEYECEKLER
TSK İÇİNDE MÜCADELELERİNİ SÜRDÜRECEKLER BU KARARI ALDILAR.
GENEL KURMAY BAŞKANININ İSTİFA ETMESİ OLASILIĞI VAR !
FETOCU POLİS VE MİT TSK YA KARŞI YENİ BİR DALGA DAHA BAŞLATACAK.
FETOCU CAMİA VE AKP KARŞI KARŞIYADIR !!!
FETOCULAR BİR AKP KARŞITI BİR BİLDİRİ YAYINLAYACAKLAR !
İSTANBUL VE DİĞER BUYUK İLLERDE BOMBALI EYLEMLER OLACAK !
BUNU BARIŞI İSTEMEYENLER YAPTI DİYE BASINA DEMEÇ VERECEKLER BUNU KULLANACAKLAR !
AVRUPA PARLAMENTOSU TÜRKİYE DEKİ BÖLÜNMEYİ DESTEKLEYEN BİR AÇIKLAMA YAPACAK.
Kaynak: Cumhuriyet
PAYLAŞALIM !
TSK DE ALT'TAN BUYUK BİR BASKI GELİYOR GENEL KURMAY BAŞKANI İSTİFA EDEBİLİR VE BUNU AKP BASINDA SAKLAYACAK.
BİR SUİKAST KORKUSU NEDENİYLE GENEL KURMAY BAŞKANININ KORUMALARI BELİRGİN SAYIDA ARTIRILDI.
TSK İÇİN DE FETOCU KANAT VE VATANSEVERLER ARASINDA GERGİNLİK GİTTİKÇE ARTIYOR....
GENELKURMAY BAŞKANININ KORUMA SAYISI
ÖNÜMÜZDEKİ ASKERİ ŞURA DA BÜYÜK BİR KIYIM YAPACAKLAR !
AMA ONA KADAR HAREKETLENMELER OLACAK.
GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE JANDARMA GENEL KOMUTANI UYARI YAPMIŞTI.
ORDU İÇİNDE YÜKSEK RÜTBELİ VATANSEVER SUBAYLAR İSTİFA ETMEYECEKLER
TSK İÇİNDE MÜCADELELERİNİ SÜRDÜRECEKLER BU KARARI ALDILAR.
GENEL KURMAY BAŞKANININ İSTİFA ETMESİ OLASILIĞI VAR !
FETOCU POLİS VE MİT TSK YA KARŞI YENİ BİR DALGA DAHA BAŞLATACAK.
FETOCU CAMİA VE AKP KARŞI KARŞIYADIR !!!
FETOCULAR BİR AKP KARŞITI BİR BİLDİRİ YAYINLAYACAKLAR !
İSTANBUL VE DİĞER BUYUK İLLERDE BOMBALI EYLEMLER OLACAK !
BUNU BARIŞI İSTEMEYENLER YAPTI DİYE BASINA DEMEÇ VERECEKLER BUNU KULLANACAKLAR !
AVRUPA PARLAMENTOSU TÜRKİYE DEKİ BÖLÜNMEYİ DESTEKLEYEN BİR AÇIKLAMA YAPACAK.
Kaynak: Cumhuriyet
BARİ SATILAN ÜLKENİ SORGULA.
Yaşadığın
DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN,
BARİ ÜLKENİ SORGULA .
DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN,
BARİ ÜLKENİ SORGULA .
BİR ÖĞÜNDE YEDİĞİN EKMEK KADAR VATAN SEVGİN VARSA OKUYUN PAYLAŞIN KİTLELER BİLİNÇLENSİN !!
TÜRKİYE GERÇEKLERİ
YAKIŞIR OĞLUMUZA
Babası başbakan olduğu yıllarda o'nu bir işadamı, hayrına ABD'de okutuyordu. Olsun !..
Birkaç yıl önce ABD başkanı BUSH o'na Dünya Bankasında iş bulmuştu. Olsun !..
Evvelce evi, arabası falan yoktu.Şimdi trilyonluk evleri, arabaları hatta gemicikleri var.Olsun !..
... Aşağıdaki gibi bir ''bakkal dükkanına'' ihtiyacı vardı, Allah onu da verdi !..
OLSUN, YAKIŞIR OĞLUMUZA !..
Babasının televizyonlara çıkıp :
''Mahallelerdeki bakkal dükkanlarını kapatın'' demesinin sebebi şimdi anlaşılıyor.
---------------------------------------------
(Tezgah böyle hazırlanır. )
YAKIŞIRRRR BEEE !.. Kimin oğlu o !..
BİM marketlerini Başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
Bakkallar kapanıyor,
Bildiğimiz gibi ilaçlar da artık, marketlerde de satılacak.
Tabi her markette değil. Şimdilik sadece BİM Marketlerinde.
Bugünkü bu görüntünün temelleri taa iki yıl öncesinden atılmaya başlanmıştı.
Bildiğimiz gibi 2-3 yıl öncesi itibariyle BİM marketleri bu kadar yoğun değildi.
Ama, Bugün 30 bin nüfuslu küçük bir ilçede bile, 6-7 bazılarında 8-9 şubesi olan BİM marketleri, bu ilaç paradigmasının uzantısı olarak çoğaltılması işlemi şuurlu şekilde gerçekleşti.
Bildiğimiz gibi Cüneyd Zapsu denen biri BİM hisselerini sattı ve bu satış akabinde en büyük payı
Sayın Başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
Hani şu 26 yaşında 13 tane şirketin CEO sunu yapabilecek beceri ve kapasite(!)deki oğlu...
Ve bunun diğer temelleri hükümet ile Eczacılar arasında bir ay öncesinde yaklaşık 2000 kalem ilaç üzerinde fiyat anlaşmazlığı yüzünden çıkan sonuçta atıldı.
Mahalle bakkallarıda teker teker kapatlıyor. Vergi indirimi, Kredi, Af , YOOOKKK onlara.
Veeeeeeeeee, ne diyelim, (Tezgah böyle hazırlanır. )
Vatana Millete Hayırlı Uğurlu Olsun .......
Şimdi biliyon dimi,
BİM e verdiğin her kuruş, Erdoğan ailesinin cebine giriyor.
2.NOT AŞAĞIDA OKUYUN LÜTFEN…………….
Rakı, Amerikalı'nın.
Finansbank Yunanlı'nın ...
Oyakbank Hollandalı'nın.
Denizbank Belçikalı'nın.
Türkiye Finans Kuveytli'nin.
TEB Fransız'ın.
Cbank İsrailli'nin.
MNG Bank Lübnanlı'nın.
Alternatif Bank Yunanlı'nın.
Dışbank Hollandalı'nın.
Şekerbank Kazak'ın.
Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın.
Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un.
Beymen'in yarısı Amerikalı'nın.
Enerjisa'nın yar ısı Avusturyalı'nı n.
Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın.
Eczacıbaşı İlaç, Çek'in.
İzocam, Fransız'ın.
TGRT (Fox) Amerikalı'nın.
Demirdöküm Alman'ın.
Döktaş Fransız'ın.
Süper FM Kanadalı'nın.
Hepsi TÜRKtü.
Sadece 4,5 yıl önce.
Çok önemli ....
B O R
ASIL DEĞERİ 9 (DOKUZ) trilyon DOLAR DIKKAT 9 MILYAR VEYA
9 MİLYON DEGIL
9 trilyon DOLAR ...
ABD SADECE 40 KIRK MİLYON dolara KAPATACAK.
YAZIKLAR OLSUN ....
KAPTIRANA, verene SUSUP SEYREDENE ... .
Hepinizin Bildiği GİBİ ETİBANK öZELLESTİRİLECEK. .
(VE ALICISI AMERIKA
VE BOR İŞLETMELERİ ETİBANK bünyesinde.
Konulan FİYAT 40 MİLYON $.
Yaşadığın
DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN,
BARİ ÜLKENİ SORGULA .
TÜRKİYE GERÇEKLERİ
YAKIŞIR OĞLUMUZA
Babası başbakan olduğu yıllarda o'nu bir işadamı, hayrına ABD'de okutuyordu. Olsun !..
Birkaç yıl önce ABD başkanı BUSH o'na Dünya Bankasında iş bulmuştu. Olsun !..
Evvelce evi, arabası falan yoktu.Şimdi trilyonluk evleri, arabaları hatta gemicikleri var.Olsun !..
... Aşağıdaki gibi bir ''bakkal dükkanına'' ihtiyacı vardı, Allah onu da verdi !..
OLSUN, YAKIŞIR OĞLUMUZA !..
Babasının televizyonlara çıkıp :
''Mahallelerdeki bakkal dükkanlarını kapatın'' demesinin sebebi şimdi anlaşılıyor.
---------------------------------------------
(Tezgah böyle hazırlanır. )
YAKIŞIRRRR BEEE !.. Kimin oğlu o !..
BİM marketlerini Başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
Bakkallar kapanıyor,
Bildiğimiz gibi ilaçlar da artık, marketlerde de satılacak.
Tabi her markette değil. Şimdilik sadece BİM Marketlerinde.
Bugünkü bu görüntünün temelleri taa iki yıl öncesinden atılmaya başlanmıştı.
Bildiğimiz gibi 2-3 yıl öncesi itibariyle BİM marketleri bu kadar yoğun değildi.
Ama, Bugün 30 bin nüfuslu küçük bir ilçede bile, 6-7 bazılarında 8-9 şubesi olan BİM marketleri, bu ilaç paradigmasının uzantısı olarak çoğaltılması işlemi şuurlu şekilde gerçekleşti.
Bildiğimiz gibi Cüneyd Zapsu denen biri BİM hisselerini sattı ve bu satış akabinde en büyük payı
Sayın Başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
Hani şu 26 yaşında 13 tane şirketin CEO sunu yapabilecek beceri ve kapasite(!)deki oğlu...
Ve bunun diğer temelleri hükümet ile Eczacılar arasında bir ay öncesinde yaklaşık 2000 kalem ilaç üzerinde fiyat anlaşmazlığı yüzünden çıkan sonuçta atıldı.
Mahalle bakkallarıda teker teker kapatlıyor. Vergi indirimi, Kredi, Af , YOOOKKK onlara.
Veeeeeeeeee, ne diyelim, (Tezgah böyle hazırlanır. )
Vatana Millete Hayırlı Uğurlu Olsun .......
Şimdi biliyon dimi,
BİM e verdiğin her kuruş, Erdoğan ailesinin cebine giriyor.
2.NOT AŞAĞIDA OKUYUN LÜTFEN…………….
Rakı, Amerikalı'nın.
Finansbank Yunanlı'nın ...
Oyakbank Hollandalı'nın.
Denizbank Belçikalı'nın.
Türkiye Finans Kuveytli'nin.
TEB Fransız'ın.
Cbank İsrailli'nin.
MNG Bank Lübnanlı'nın.
Alternatif Bank Yunanlı'nın.
Dışbank Hollandalı'nın.
Şekerbank Kazak'ın.
Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın.
Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un.
Beymen'in yarısı Amerikalı'nın.
Enerjisa'nın yar ısı Avusturyalı'nı n.
Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın.
Eczacıbaşı İlaç, Çek'in.
İzocam, Fransız'ın.
TGRT (Fox) Amerikalı'nın.
Demirdöküm Alman'ın.
Döktaş Fransız'ın.
Süper FM Kanadalı'nın.
Hepsi TÜRKtü.
Sadece 4,5 yıl önce.
Çok önemli ....
B O R
ASIL DEĞERİ 9 (DOKUZ) trilyon DOLAR DIKKAT 9 MILYAR VEYA
9 MİLYON DEGIL
9 trilyon DOLAR ...
ABD SADECE 40 KIRK MİLYON dolara KAPATACAK.
YAZIKLAR OLSUN ....
KAPTIRANA, verene SUSUP SEYREDENE ... .
Hepinizin Bildiği GİBİ ETİBANK öZELLESTİRİLECEK. .
(VE ALICISI AMERIKA
VE BOR İŞLETMELERİ ETİBANK bünyesinde.
Konulan FİYAT 40 MİLYON $.
Yaşadığın
DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN,
BARİ ÜLKENİ SORGULA .
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


